17 Aralık tarihinde Manas'ın yöneticisi,
Sayın Şener Bulut'un ev sahipliğinde şehrimizin yetiştirdiği
şiir dostları ile bir araya geldik. Her on beş günde bir,
bir araya gelme kararının alındığı ilk toplantıydı bu. Kanal
23'ün gönderdiği kameralar ışığında damla damla dizelerle
şiirler terennüm edildi. Milli duygular sanki şırınga
edilmiş gibi damarlarda gezindi. Bazen gözlerimiz doldu,
bazen dudaklarımız titredi.
Fırat Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinden
Doç. Dr. Sayın Tarık Özcan'ın yaptığı açılış konuşmasında,
şiirin ve şairin önemine değinildi. Mehmet Akif Ersoy'un
eline tüfek almadığı; ancak şiirleriyle vatan şairi olduğu
dile getirilerek şair ve şiirin toplumumuzdaki önemi
anlatıldı.
Manas'ın şair ablası, Sayın Berika Küçük
Hanımefendinin kendini tasvir eden duygusal ve bir o kadar
da akıcı şiiri, gözleri yaşartmaya yetti de arttı bile.
Emekli eğitimci şair dostum, Sayın Hadi
Önal'ın şiir hakkındaki sözleri, genç şairlerimizi bu çatı
altına davet edişi kendisine has doyumsuz üslubuyla güne
damgasını varmaya kâfi geldi.
Bendeniz de bunca usta içerisinde naçizane
yazdığım "Sabah Ezanı" adlı şiirimi okuduğumda dudaklarımın
titrediğini, bir ilkokul öğrencisi gibi heyecanlandığımı
haklı olarak hissettim.
Şair dostum Hüseyin Poyraz'ın okuduğu şiir
hakikaten enfesti.
Şiirden söze geçildiğinde Elazığ Lisesi
Müdürü Sayın Lütfü Parlak'ın gerek günümüz Türkiye'sinde
yaşanılan, gerekse geçmişte atalarımızın yaşadığı çileli
ömürlerini, milliyetçilik duygularını dizeleriyle dile
getirdiklerini, ülke sevgisi, insan sevgisi gibi toplumsal
kavramların tatlı ve bir o kadar da anlamlı söyleyişine
doyum olamayacağını anladık. Bu söyleşi orada bulunanlar
üzerinde büyük bir etki yaptı.
Daha sonra Yüksek Makine Mühendisi üstat,
Sayın Zekeriya Bican'ın okuduğu ve mahiyetini de o derece
etkili bir şekilde anlattığı Sakarya'da on beş yaşında
şehitlik mertebesine eren "MEHMET'TEN CEVAP" adlı şiiri güne
damgasını vurmaya yetti. Orada bulunan şairlerimizin
gözlerinin yaşardığını gördüm ve şiirin önemini bir kere
daha anlamış oldum.
Mahalli sanatçımız Sayın Paşa Demirbağ'ın
estürmansız olarak Fuzuli'nin bir gazelini, eski canlılığını
hiç kaybetmeden okuması dinlemeye değerdi.
Şiirin ve Edebiyatın ustası Sayın Mithat
Yılmaz ise, yan odada bilgisayarının başında çalışırken
zaman zamanda bizleri dinlemekle yetindi. Elbet bunda bir
hikmet vardır diye düşündük.
Yılların eskitemediği şair ağabeyimiz Reşat
Gündüz'ün orada bulunması da bizlere büyük bir onur ve moral
oldu. Geride kalan bu hoş sedada
İsmini zikretmediğim diğer değerli
şairlerimiz unutkanlığıma versinler.
İnşallah on beş gün sonra daha geniş bir
katılımla kaldığımız yerden devam edeceğiz. Bütün bu
güzelliklerin bir bölümü akşam saat yirmide Kanal 23'ten
halka sunuldu.
Ben burada bu oluşumu organize eden, bu
oluşuma katılan, ekrana taşıyan, tüm şiir dostlarına en
kalbi teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum.
Sayın üstat Zekeriya Bican'ın " Mehmet'ten
Cevap" isimli o nefis şiirini yerim kalmadığından
okuyucularıma sunamadım; ona
üzülüyorum.