Büyük önder! “
Hayatta tam zevk ve mutluluk, ancak gelecek kuşakların
şerefi, varlığı, mutluluğu için çalışmakla bulunabilir.”
Diyor. Hayat, korkunç dehlizlerde çaresizce mücadele etmek
değil, çare üreterek karanlıklardan kurtulabilmektir elbet.
Yarınlar için en büyük servet, geçmişi görebilecek en büyük
aynaya sahip olmaktır.
Bugünlerin
yaşaması ve devamlılığı, hiç şüphesiz ki elimizdeki
belgelere bilgilere bağlıdır. Çocuklarımıza
bırakabileceğimiz en önemli servetin para, mal, mülk
olduğuna inanırız çoğumuz. Hiç de öyle değil… Onurlu bir
mazi, haysiyetli bir kişilik, dürüst bir hayat bir insan
için en önemli bir beklentidir. Bunların dışında bugünü
yarına, yarını daha geleceğe taşımanın en önemli malzemesi
ya da köprüsü, hiç şüphesiz kitaplarıdır, tarihi
belgeleridir.
Sevgili dostum
Mithat YILMAZ Bey, çok önemli bir sorumluluğu iliklerinde
yaşayarak, Elazığ ile ilgili, Elazığlı şairler ile ilgili,
ya da Elazığ ve Harput ile ilgili yazılmış şiirler ile
ilgili, çok güzel bir antoloji hazırlanmış. Tarih bilinci
yüksek, edebi şuuru açık bir hizmeti yerine getirirken,
sorumluluğunun zirvelerinde olduğunu bilmiş, buna göre
yıkılmaz bir kal’a niteliğindeki bilgilerini belgelerini
konuşturmuştur. Elazığ adına, Elazığlılar adına önemli bir
hizmeti gerçekleştirip bizlere ve bizden sonrakilere sunan
Mithat YILMAZ Bey kardeşime sizler ve kendi adıma minnet ve
şükran borçluyum.
Büyük bir emeğin
ürünü olan “ Şiir Şiir Elazığ “ adlı kitap bir dönem için
“Ufuk” aralayacak, bir dönem için ise gençliğimize teşvik
olacaktır. 429 esas sayfadan “ kaynaklar” bölümü ile
“ içindekiler “
bölümü de sayılırsa 439 sayfadan meydana gelen bu hacimli
kitap, bir dönemin bülbüllerini diğer dönemdeki şairlerle
buluşturan bir kitap niteliğinde. Elazığ sevgisinin yapı
tesisi, usta şairlerin koyduğu her tuğla ile biraz daha
sevimli hale gelmiştir. Sevgili Mithat YILMAZ’ın özenle
seçtiği şairlerde görülen en önemli özellik. “ TOPRAK ANAYI
“ yı hasretle kucaklamış olmalarıdır.
Yazarları belli
olmayan ve Elazığ’a ait anonim şiirlerin yada bestelenmiş
türkülerin bir başka katkısı olmuş antolojiye…. Sonra eski
ve yeni şairlerin aynı gönül ikliminde buluşturulmuş olması,
nesilden nesile ya da gönülden gönüle devam eden bir
sevdanın yakınlaşması şeklindedir.
Alfabetik sıranın
dikkate alınmamış olmasından özellikle Mithat YILMAZ’ın
gönül perdesinin gölgesi vardır.
Mithat YILMAZ
kişiliğindeki zarafeti, nezaketi, ince duyarlılığını böyle
bir düzenlemede de göstermiştir. Nazikliğini ve
mütevazılığini bildiğim için, kıymetli dostumun isimleri
harmanlayıp bu sebeple kişilik yarışının doğmasına mani
olmuştur. Yani “ Sen” ve “Ben” önceliğine engel olmuştur. Bu
tırmanışın, insan zaaflarına göre şekilleneceğini önceden
keşfeden ve bunun için tedbir alan sayın YILMAZ’ı kutlamak
gerek….Kitabındaki bütün şairler güzel, bütün şairler
seviyelidir. Ancak ben de Mithat YILMAZ uyanıklığı ile
hareket ederek şairlerin isimlerinden değil şiirlerinden söz
edersem kimse darılmamalıdır.
Vatan vatan deyip
sanma dururum/ Gurbet kapısına kilit vururum/ Başka yerde
değil sende ölürüm/ Mezarım Harput’tur bil memleketim
dörtlüğü ile ne olursan olsun memleket özlemini memlekette
gidermenin ısrarı ile hareket eden şaire bir başka şair bu
şehrin kıymetini bilmeyip ayrılanlara şöyle seslenir. Rahmet
o mamureyi aziz kılan erlere / Esef olsun yüzüstü bırakıp
gidenlere….
Bir başka şair;
Özün, sözün destanlaşan tarihtir/Mertlikle cömertlik sende
tarihtir/ Seninle yaşamak güzel talihtir, derken. Bezme gel
saki; kurulsun dost için divanımız/ Şem’alar yansın,
donansın, supha dek ayvanımız/ Harput ahengiyle ağlar vecde
gelmiş ruhlar/ Evliya burcunda titrer ses duyup vicdanımız…
Görüldüğü üzere
gönül servetimizi dil ve musiki zenginliğimizle izah etmeye
çalışan, dönemler arası çarkın frekanslarını buluşturan
Mithat YILMAZ işte böyle bir eseri günümüze armağan eylemiş.