Tarih, 23 Ağustos 2007. Günlerden Perşembe.
Elazığ Öğretrnenevi'nde güzel bir kültür gösterisi var.
Araştırmacı Yazar Yurdal Demirel'in, büyük çaba sarfederek
hazırladığı “Tarık Tahiroğlu'nun Hatıralarıyla Elaziz'den
Elazığ'a” kitabının tanıtımı var. Öğretmenevi toplantı
Salonu gene tıka basa dolu. Kültür ve sanat adamlarından
oluşan bir kalabalık var.
Mikrofonda sunucu olarak şair ve yazar öğretmen Hadi Önal. O
tok sesle gene bizlere sesleniyor. Proğrama göre konuşacak
olanları sıra ile mikrofona çağırıyor. Tarık Tahi¬roğlu'nun
iki oğlu da, toplantıya katılmak için İstanbul’dan
gelmişler. Bedrettin Keleştimur, mikrofona gelen ilk kişi. O
yumuşak konuşması ile gene kalabalığı etkilemeğe çalışıyor.
Koordinatör Şener Bulüt'un sağ kolu o. Sol kolu da,
bilindiği gibi teknik adam Recep Bağcı.
Program, iki saatten fazla sürüyor. Şu anda aşiret destekli,
aşiret kızı ile evli Yurdal Demirel’de, kitabı hakkında uzun
bir konuşma yapıyor. Eşine ve çocuklarına göndermede
bulunmayı da unutmuyor. Aferin Yurdal Demirel. Bu inceliği
de iyi biliyör. Mardin-EIazığ hattında, ne kadar gelişmiş
olduğp da böylece or¬taya çıkıyor. Proğram bittikten sonra,
Mîsİand'da öğlen yemeği yenileceği haber veriliyor. Kültür
ve Turizm Müdürü Tahsin Öztürk'ün arabası ile gidiyoruz
Misland'da. Misland, şehrin, batı kesiminde başlı başına bir
sanayi kalesi. Başaran Üniversitesinden mezun Nihat
Demirbağ'ın öncülüğünde kurulmuş bir Osmanlı kalesi gibi
çarpıyor gözümüze. Yemeği, Elazığ Belediye Başkanlığı
üstlenmiş. Birtakım kapılardan, basamak basamak sıralanmış
yemek masalarından geçerek Osmanlı Lokantası adı verilen,
lokantada duruyoruz. Gerçekten nasıl bir yer burası?..
Elazığ’da böyle bir esere imza atanları, ne kadar övsek
haklan var. Belediye Başkanımız, Süleyman Selmenoğlu’da,
yaptıkları ve başardıklarıyla buraya yakışıyor. O da, bizi
karşılayanlar arasında. Toplantıda yoktu. Ama konuklarını
yalnız bırakmamıştı. Güler yüzü, sevecenliğiyle etrafına
gene neşeler saçmağa çalışıyordu. Lokman Tasalı da,
yanıbaşımıza oturmuştu. Bellİ ki, Öğretmenevi'ndeki
toplantıda tam boşalamamıştı. Boşalmak için de bir fırsat
arıyordu. Eh, bilmez miydi bizim Başkan Tasalı'nın bu
halllerini. Yemekten sonra hemen bir istekte bulunmuştu.
Fırsat kollayan sevgili Tasalı’da, yeğeni Nihat Kazazoğlu
ile birlikte o tok sesiyle bize müzik yemeğini yedirmeğe
çalışmıştı. Sağolsun bu Tasalı, hiç de değişmiyor. Hasta
haliyle bizi yalnız bırak¬mayan sevgili Nihat Demirbağ’da,
konuşmasına başlıyor ve Misland hakkında bizi şöyle bir
bilgilendirmeğe çalışıyordu. Misland, gerçekten övünülecek
bir yapıttı. İsmi, bize biraz çarpık geliyordu ama Elazığ
için öylesine gurur duyulacak, anılacak bir yapıttı. Bir
kültür etkinliği sayesinde gördük bu güzellikleri.
İstiyoruz, günler hep böyle güzelliklerle geçsin.
Hazırlayanlar, yemek verenler ve eser yaratanlar sağolsunlar...