Bu köşemizde
birkaç defa söz ettik... Bu şehirde, 1992 yıllarından
bugünlere gelinceye kadar çok büyük, kültür ve sanat
organizasyonları yapılmıştır. Türk Dünyasını, Hazar’da
buluşturan, ‘—şiir şöleni’ edebiyatımızın zirve
kurultaylarına dönüşmüştür.
Şiiri,
sanatı, edebiyatı ve de, ‘—musikiyi’ bir milli tefekkür
olarak görürüm. Harput denince ilk aklımıza gelen nedir;
‘—Üç kıtayı birbirine yaklaştıran musikisidir’ Yüzlerce
eserin, ‘—bestelendiği’ nesiller boyu dilden dile söylendiği
bir hoş seda!
Bizim
musikimiz; Türkçe’miz kadar zarif, ince ruhlu insanımızın
duyguları kadar narin, doğunun tefekkür ikliminin ritmine
has bir duyarlılığa sahip!
Harput, ‘—tarihi buluşturan bir şehirdir’ O buluşmada neler
yok ki?. Hasreti terennüm edersiniz! Hatıraları bir ince
sedayla yaşamaya çalışırsınız!.. Gurbet yüklü bir tema ile
bazen ağıtlar yakarsınız!.. Bazen de, sıla özlemi sizleri
içten içe coşturur!..
Harput
musikisinde, çok geniş bir coğrafyanın izlerini görürsünüz.
Nedim vardır, Fuzuli vardır, Şeyh Galip vardır, Şehriyar
vardır!...
Bu
kadar büyük bir zenginliği ve coşkuyu bir arada teneffüs
eden Elazığ’da; maalesef son yirmi, yirmi beş yıl
içerisinde, ‘—musikimize kazandırılan’ eser sayısı, ‘—yok
denecek’ kadar azdır.
1970’li yıllarda, Elazığ Musiki Konservatuarı Derneği
faaliyete geçiyor. 36 yıllık temiz ve soylu mazisinde, on
binlerle ifade edebileceğimiz genç yetenekler, ‘—bir okul
terbiyesinde’ yetişmiştir. Su kabından nasıl taşarsa,
‘—musiki cemiyeti de öyle’ gün gelmiş, kendi kabından
taşmaya başlamıştır. Bugün Türkiye’nin birçok illerinde, bu
ocakta ilk terbiyesini almış, ‘—devlet sanatçılarımız’ görev
yapmaktadır.
Bu
yürek, ‘—devlet korosunun’ şehrimizde açılmasına vesile
olmuştur! Bu ufkun giderek nasıl büyüdüğünü, F.Ü.
bünyesinde, ‘—akademik hizmeti’ ile cazibesi topluma
sevdirerek artıran bir konservatuara kavuşuyordu!...
Harput
musikisi denince, elbet bütün Fırat Havzasını kuşatan ve
onunda ötesine taşan bir zengin musiki, hoş seda aklımıza
gelir. TRT repertuarlarımızda bunlar mevcut! Sadece Elazığ
insanının değil, bu coğrafya insanının kulakları bu musikiye
aşinadır.
Bir
şey var ki, son yirmi ve hatta otuz yıl içerisinde, ‘—yeni
eserlerin kazandırılamaması’ İnsanın ilk aklına gelen soru
nedir?. Musikiyi bu kadar çok seven, onunla hemhal olan ve
‘—yetkili ağızların’ ısrarla, ‘—şiirin başkenti’ dediği
Elazığ’da da, bir tıkanmamı var!..
İşte,
bütün bu sorularımıza gönül sıcaklığı kadar içten bir eser,
‘—Bestelerim’ Çok yakında, ‘—Manas Yayınları’ arasında,
musikişinas kadirşinas dostların ilgisini çekeceğine
inanıyorum.
Bu
eser, musiki camiasının yakından tanıdığı bir sima, ‘—doğan
sever’ tarafından 5 yılı aşan bir emeğin neticesinde
hazırlandı. Harput Musikisinde en çok işlenilen; Uşşak,
Hüseyni, Muhayyer makamlarda, ‘—75 eser bestelenmiş’ Bu
çalışmalar arasında, 2 adet marş, 1 adet çocuk şarkısı, 46
adet yöresel türkü içerikli, 14 adet Türk Sanat Müziği ve 12
adet İlahi’den oluşuyor.
Eserin
müellifi, ‘—doğan severin hayatı, bir ömür boyu musiki ile
bütünleşmiş’ 1963 yılında, meşhur Üsküdar Musiki Cemiyetine
devam ediyor. Burada, Merhum Emin Ongan’dan ilk önemli
derslerini alıyor. O yıllarda, Üsküdar Musiki Derneğinin
konserlerinde ve İstanbul Radyosu yayınlarında korist olarak
görev alıyor. Bir yanda eğitim, bir yanda musiki!.. Bir
yanda, görev yılları, beri tarafta yine musiki! 1968-1969
yıllarında; İstanbul’da, İleri Türk Musikisi Konservatuarı
Derneği Başkanı bulunan Dr. Teoman Önaldı’dan musiki
derslerine devam ediyor.
Yıl,
1968 Elazığ’da; Naci Sönmez gibi engin dostlarla birlikte,
‘—halk eğitim müzik kolunu aktif hale’ getiriyorlar. 1971
tarihine gelindiğinde, ‘—Elazığ Musiki Konservatuarı
Derneğinin’ kuruluşunda görev alıyor.
Bu
bir, ‘—alaylı hareketidir’ Öyle ki, Türkiye’de ilk
konservatuar eğitimi, 1976 yılında İTÜ bünyesinde,
kurulmuştur!.. Doğan Sever’i, ‘—Notist Neyzen’ olarak
biliyoruz. Elazığ’da, İlk Neyzen ise, ‘—Agah İçmelidir’
Elazığ
Musiki Cemiyeti, idari müdürlüğünü ve başkanlığını da yapan,
Doğan Sever, kendi ifadeleriyle ilk beste denemelerine, 2001
yılında başlıyor. Bugünlere gelindiğinde, gerçekten her
Elazığ’lının arzu ettiği ve özellikle bizlerin TRT
repertuarında bulunması gerektiğine inandığımız 75 eser,
musikimizde derin bir soluk olacaktır.
Doğan
Sever’e niye böyle bir esere ihtiyaç duydunuz sorumuza şöyle
cevap verdiler; “yarım asırlık bir zaman içinde yöresel
musikimize yeni bir beste veya musiki çeşnisinin ilave
edilmemesi(bir iki türkü dışında) hep eskilerin icrası ile
yetinmemiz benim için bir dürtü vesilesi oldu. 2001 yılı
içinde yapılan Pertek Festivali için 08 Ağustos 2006
tarihinde bestelediğim, “Pertek Türküsü” beste
çalışmalarımın ilki oldu. Yaşam kültürümüzün içinde yer alan
beddualar, sitemler, benzetmeler, sevgiler, hasretlikler,
çaresizlikler, küskünlükler ve açıkça ifade edilemeyen
duygular bestelerimin söz ve melodik yapısını
oluşturmuştur.Bu nedenledir ki yöremiz musikisinde en çok
işlenilen uşşak, hüseyni, muhayyer makamlarına ağırlık
verilmiştir. Bu makamlara ait nağme zenginlikleri türkümsü
bir tarzda işlenilmiştir. Harput musikisi özünde olduğu gibi
“Bestelerim” adlı kitabımda yer alan 75 adet çalışmalarım
beş yılın ürünüdür.”
Bizlerde, bu eserin hayırlara vesile olmasını dilerken, her
geçen gün bir farklı konuda yeni eserlere imzasını atan
Manas Yayınlarını da burada tebrik ediyoruz.