Bu şehri kendi
şairinin güfteleriyle kanatlandıracak; ılık esintilerle
gönül tellerini titretecek nadide bir eser; bütün Türkiye’ye
örnek olabilecek zarif ve kendi içerisinde uyumlu bir
çalışmayla okuyucusu ve dinleyicisi ile buluşuyor.
Doğan
Sever ismini Elazığ’ımızın Musiki çevreleri gayet iyi
bilirler! Şair ve Sanat dostları gayet yakından tanırlar!
Bu narin ve zarif insan Harput Musikisi ile belki de bir
ömür boyu haşır neşir olmuş bir sima!.. Elazığ Musiki
Cemiyetinin Başkanlığını da yapmış bulunan Sn Sever’i
bizler, yıllarını vererek meydana getirdiği bu güzide
eserinden dolayı tebrik ediyoruz.
Doğan
Sever, bu şehirde çok önemli ve de tarihi diyebileceğimiz
bir boşluğu sadece doldurmuyorlar, bir tarihe, bir döneme
imzalarını atıyorlar.
İçimdeki bir duygu bana ne diyor biliyor musunuz? Bu şehir,
bir doğuşun müjdesini bizlere veriyor… Hacı Hayriler, Ömer
Naimi Efendiler, Rahmi Harputiler, Kambalakzade Hazmiler,
Dede Efendiler, Mehmet Faik Efendiler vs ruhlarını şad
edecek eserlerle sanki yeniden doğuyorlar!
1960’larda yakalanan bir zengin iklim vardı; Fikret
Memişoğlu, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, Ahmet Kabaklı gibi
zirve isimlerin bu şehirde açtıkları bayrak; 2007’li
yılların şu güzel ikliminde tekrar neşvü nema buluyor!
Doğan
Sever’in musiki ve sanat dünyasına kazandırdığı bu müstesna
eseri ile birlikte,‘—şiirimiz kanatlanacak’
Şuna yürekten
inanıyorum ki, musiki dünyamızda da rağbet bulacak bu
eserlerin sahipleri arasında; Murat Kuşçubaşı, Tuncer
Sönmez, Dr. Ali Öztürk, Mahir Gürbüz, M. Şükrü Baş,
Hüsamettin Septioğlu, Recep Bağcı, Çiğdem Işım, Nimri Dede,
Yıldız Müget, Mağcan Cumabay, Hadi Önal, Ziya Çarsancaklı,
Bedrettin Keleştimur ve Doğan Sever’e ait 77 eser…
Bu
eserler arasında, 2 Marş, 1 Çocuk Şarkısı, 40 Yöresel türkü
kapsamında, 22 TSM Şarkı türü, 12 Dini Eser’den oluşuyor;
eziyetli, çileli ama, tarihimize çok şeyler kazandıracak
olan bu nezih çalışma!..
08
Mayıs 2007 tarihinde, saat 20.00’de yapılacak tarihi
organizasyonun birkaç önemli yönünü de burada sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Böyle
bir çabaya, ‘—çevreden merkeze doğru’ sivil toplum
örgülerinin dirençli bakışının vurgusunu yapılacak! Nasıl
mı? Notalarla kanatlanan Elazığ Şiirleri” organizasyonu,
Palu, Karakoçan, Ağın ve Baskil Derneklerimizin katılımı ile
bir hoş seda kazandıracak! Ve bu organizasyon; EMK ile Manas
ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Klasik Türk Müziği Korosu ile
tarihi iz bırakacak! İşte, ‘—birlik meşalesinin yakılması’
budur diyebiliriz! Ve Elâzığ Belediyesi bu sivil örgüye
unutulmaz desteklerini veriyorlar!
Rast
Makamını dinlerken bu şehrin gönül ikliminde; neşe ve huzur
içerisinde gezindiğimi söyleyebilirim. Neva Makamının bu
coğrafyanın insanına lezzet ve ferahlık verdiğini
söyleyebilirim. Hele Uşak Makamı ile yüzlerdeki tebessümü
okurum. Saba Makamı bizlere cesaret ve kuvvet veriyor.
Hüseyni Makamında bir Harput Velisinin haleti ruh iyesi
içerisinde sükûnet ve rahatlık buluyorum. Hicaz Makamında
şehrin tevazu kanatlarıyla yücelikleri seçtiğini bir daha
yaşarım.
Şairlerimiz sözlerinde, nutku ilahi vardır. Aynı kaynaktan
beslenen cihanşümul bir idealin şuurunu yaşarım. Onlar için
‘Bayrak’ şairi dedik, ‘Destan’ şairi dedik, ‘vatan’ şairi
dedik, ‘Divan’ şairi dedik! İlahi aşkımızı onlarla terennüm
ettik! Ağıtlarımızı asırlar boyu onlar unutulmaz yaptılar!
Onlar, taşıdı bu milleti milli tefekkür iklimine!
Türkülerimizle asırlar boyu hatıralarımızı bir daha bir daha
yaşar olduk! Dağ, nehir, vadi bütün coğrafya şarkılarımızla
dillenir oldu!
Bugün,
bir büyük tarih yazılıyor burada! Bu tarihi gönüllerde kendi
fermanlarını kazıyarak yazanlar şüphesiz ki, Elâzığ
ikliminin çıkardığı nadide şairlerdir. Bu şairlerimiz, son
15 yıldır, Türk Dünyasının en seçkin şairleriyle birlikte
aynı sofrayı paylaştılar, aynı pınardan birlikte
yudumladılar!
“Beyaz
gül, kırmızı gül; güller arasından gelir” Ey sevgili şehir,
senin her mısran, senin her satırın bir gönül diyarından
süzülerek gelir! Türkçe’m benim, zarif ve kibar dilim benim;
‘—sözün kaynar kaynar ruhunun derinliklerinden’ bir deruni
sese bürünür! İnan, o sesle dillenir bir koca âlem! O sesle
yankılanır sevda şelaleleri!
Şiiri, sanatı,
edebiyatı ve de, ‘—musikiyi’ bir milli tefekkür olarak
görürüm. Harput denince ilk aklımıza gelen nedir; ‘—Üç
kıtayı birbirine yaklaştıran musikisidir’ Yüzlerce eserin,
‘—bestelendiği’ nesiller boyu dilden dile söylendiği bir hoş
seda!
Bizim musikimiz;
Türkçe’miz kadar zarif, ince ruhlu insanımızın duyguları
kadar narin, doğunun tefekkür ikliminin ritmine has bir
duyarlılığa sahip!
Harput, ‘—tarihi
buluşturan bir şehirdir’ O buluşmada neler yok ki?. Hasreti
terennüm edersiniz! Hatıraları bir ince sedayla yaşamaya
çalışırsınız!.. Gurbet yüklü bir tema ile bazen ağıtlar
yakarsınız!.. Bazen de, sıla özlemi sizleri içten içe
coşturur!..
Harput
musikisinde, çok geniş bir coğrafyanın izlerini görürsünüz.
Nedim vardır, Fuzuli vardır, Şeyh Galip vardır, Şehriyar
vardır!...
1970’li yıllarda,
Elazığ Musiki Konservatuarı Derneği faaliyete geçiyor. 36
yıllık temiz ve soylu mazisinde, on binlerle ifade
edebileceğimiz genç yetenekler, ‘—bir okul terbiyesinde’
yetişmiştir. Su kabından nasıl taşarsa, ‘—musiki cemiyeti de
öyle’ gün gelmiş, kendi kabından taşmaya başlamıştır. Bugün
Türkiye’nin birçok illerinde, bu ocakta ilk terbiyesini
almış, ‘—devlet sanatçılarımız’ görev yapmaktadır.
Bu yürek, ‘—devlet
korosunun’ şehrimizde açılmasına vesile olmuştur! Bu ufkun
giderek nasıl büyüdüğünü, F.Ü. bünyesinde, ‘—akademik
hizmeti’ ile cazibesi topluma sevdirerek artıran bir
konservatuara kavuşuyordu!...
Harput musikisi
denince, elbet bütün Fırat Havzasını kuşatan ve onunda
ötesine taşan bir zengin musiki, hoş seda aklımıza gelir.
TRT repertuarlarımızda bunlar mevcut! Sadece Elazığ
insanının değil, bu coğrafya insanının kulakları bu musikiye
aşinadır.
Evet! Elâzığ’lı
şairlerin meydana getirdikleri onlarca eserin/veya şiirin
‘notalarla kanatlandığını’ göreceğiz! Şüphesiz ki, bu eseri
yenileri takip edecek! ‘—şiir ve sanatın başkenti’ Elâzığ
yeni ufuklara doğru yelken açacak…