Elâzığ son
yıllarda yapılan organizasyonlarla ‘—çıtayı o kadar
yükseltti ki’ ve o kadar yüklü bir misyonu üstlendi ki,
Anadolu coğrafyasında bütün gözler bir anda üzerine
çevrildi!
11–13
Nisan 2007 Tarihleri arasında, Elâzığ, Azerbaycan’dan gelen
misafirlerini ağırlamıştı. ‘—Hazarların Şairi Elmas
Yıldırım’ın doğumunun 100. yıl anısına yapılan bu faaliyet
bir anda, ‘—iki kardeş ülkeyi’ kucaklaştırıyordu. Gönül
muhabbeti ile geçen üç gün dillere destan hatıralar
bırakıyordu!
19–23
Nisan 2007 Tarihleri arasında, Elâzığ Kazakistan’dan/Uluğ
Türkistan’dan gelen üst düzeydeki misafirlerini;
“—Kazakistan Cumhuriyeti Akmola Valisi Macit Esenbayev ve
beraberindeki” ağırlamaya hazırlanıyor.
Elâzığ
artık, tarihte iz bırakacak faaliyetlerle göz dolduruyor. Bu
faaliyetlerin sımsıcak bir formatı var; “—Elazığ Valilisi,
Belediye Başkanlığı, F.Ü. Rektörlüğü, ETSO ve şehirdeki
gönüllü kuruluşlar”
Birçok
yazılarımızda vurgusunu yaptık; Elâzığ’da, ‘—gayet güçlü,
köklü ve diri bir şehir kültürü’ var. Elâzığ devasa kültürü
ile kendi insanı, ‘—İstanbul Beyefendisi’ olarak tanımlanır.
Elâzığ, ‘—doğu ve batı dünyamızı kendi ekseninde buluşturan’
bir şehir olması hasebiyle de, ‘—doğudaki batı’ olarak anıla
gelmiştir.
1992
tarihinden itibaren, Türk Dünyasının Şiir ve Edebi Kurultayı
hüviyetine bürünen Uluslar arası Hazar Şiir akşamlarının
aynı zamanda, ‘--Çin Hindinden Dalmaçya Kıyılarına kadar
uzanan bir coğrafyanın’ edebi mahfili haline gelmesi ne
kadar büyük heyecan veriyor. Bu heyecan şüphesiz, 13. Hazar
Şiir Akşamlarında, ‘—Elmas Yıldırım’ ve 14. Hazar Şiir
Akşamlarının ise ‘—Mağcan Cumabay’ anısına yapılması
doruklara çıkmıştır!
Elâzığ
Şehri, ‘—Türk Dünyası Hizmet Ödülleri’ ile Ata yurttan Yavru
Vatan’a; Yavru Vatan’dan Evlad-ı Fatihan Yurduna kadar
uzanan mukaddes bir coğrafyanın bir anda, ‘—atan nabzı’
durumuna geliyordu. Türk Dünyası Hizmet Ödülleri vesilesi
ile 2–10 Ekim 2007 Tarihinde, Elazığ Valisi Muammer
Muşmal’ın başkanlığında bir heyet Kazakistan’a; Kazakistan
Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in misafiri olarak
gidiyorlardı. Burada, üst düzey bir karşılama, her günüyle
bir ulu tören/muhabbet anı yaşanıyordu. Tabir yerinde ise
Elâzığ ismi, ‘—Kazakistan’ın yüreğinde bir ateş’ oluyordu.
Evet! 2007 yılının Nisan ayı’nda, ‘—Elâzığ tarihi bir adım
daha atacak’
*** ***
Son 15
yıldır, Türkiye ile Türkistan arasında belki biraz ağır
yürüse de, tarihin yüzünü değiştirecek çok önemli gelişmeler
gözlenmektedir. Bir defa, BTC boru hattına Kazakistan’da
katılıyor! Toprağın derinliklerinden yürüyen bir büyük
proje! Bu projenin yeni adımlarına imzalar atılıyor;
Moskova’da yayınlanan, 53 bin baskı sayısına sahip
Nezavısımaya Gazeta’sı Kazakistan’ın
“Kars-Ahılkelek-Tiflis-Bakü Demiryolu” projesine
katılacağını belirtiyor. Tarihi İpek Yolu gözlerimin önüne
biran geliyor! Basra’dan kalkarak ta, Çinhindine giden
Kervanların yol güzergâhında şimdi, ‘—raylar döşeniyor’
Elâzığ-Kazakistan’ın Almatı arası, 4 bin km gibi tarihin o
ıssız yolu bir anda aydınlanacak!
Elâzığ
Havalimanının genişletilmesi projesini şimdi daha da anlamlı
buluyorum. Hele, Elâzığ’da, ‘—gümrük teşkilatı’nın kurulması
yönündeki adımlar bizlere daha fazla heyecan vermeye başladı
bile! Uluğ Türkistan’ı bir anda, o kadar yakınımda
hissediyorum ki!
Burada
neyi düşünüyorum; Türkiye, sadece AB’ye kilitlenmemeli!
Zaten, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Konseyi(KEİK) bir takım
D–8 başta olmak üzere bir takım bölgesel işbirliği
hareketini moralize edebilir. Büyük Orta Doğu Projesine
Karşı duran bir ruhta neler var; ‘—savaş değil barış;
çatışma değil diyalog; Çifte standart değil, adalet;
Üstünlük değil, eşitlik; Sömürü değil, işbirliği; Baskı ve
tahakküm değil, insan hakları, hürriyet ve demokrasi’
Anadolu’da tarihin başında verilen İstiklâl Mücadelesinde,
‘—böyle bir ruhun’ bütün coğrafyada hâkim olması
istenmiştir. Türk ve İslâm alümininin artık kendisine bir
model olarak tercih ettiği, ‘—Türkiye Cumhuriyeti’ tarihi
bir rolü de zamanın akışı içerisinde üstlenecektir.
Bu yıl
Antalya’da, Türk Dili Konuşan Ülke Devlet Başkanları 8. defa
bir araya geliyorlardı. Bu tarihi toplantıda, ‘—dostluk ve
kardeşlik pekişiyordu’
Burada
özellikle, Nazarbayev’in; “Ekonomi, siyaset ve uluslararası
ilişkilerde büyük sonuçlara ulaştık. 21. asrı hız kesmeden
Atatürk’ün hayalini kurduğu Türk birliği ve gelişme
yüzyılına dönüştürelim” sözlerini burada bir daha
alkışlıyoruz.
Nazarbayev, ‘—önümüzdeki yüzyılın Türk Birliği’nin
kurulmasıyla değişeceğini’ dilerken, ‘—Türk Dünyası
Aksakallılar Meclisi oluşturulmasını ve onun başına 9.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in getirilmesini teklif
ediyordu.’
Asya’nın gerçekten
giderek, ‘—parlayan yıldızı’ durumuna gelen Kazakistan ve
onun Sn. Cumhurbaşkanı Nazarbayev, ‘—Uzay alanında
işbirliğine hazır’ oldukları çağrısını yapıyorlardı.
Nazarbayev, ''Halklarımızın ekonomik durumu seneden seneye
iyileşmektedir. Bu da eğitim ve kültür alanındaki tasarıları
gerçekleştirmeye imkân sağlamaktadır. Türk dili konuşan
ülkeler arasındaki kültür ilişkilerini geliştirerek, kendi
dillerimizi, ortak tarih, sanat edebiyat ve şiir
antolojileri yayınlanması ve bu eserlerin dünya dillerine
tercüme edilmesini sağlamalıyız. Böylece tüm dünya bizi
tanıyacaktır.'' Bu ifade sağanağında yürekleriniz ıslanıyor.
Vicdanlarınız huzur buluyor.
Küreselleşme sürecinin Türk milli kimliğine yönelik tehdide
karşı konulması gerektiğine de işaret eden Nazarbayev, şöyle
konuştu:''Türk dili konuşan devletlerin ortaklığıyla kurulan
Türksoy adlı kuruluşla bu işler yapılabilir. Kaynağını
Göktürklerden alan ortak tarihi genç kuşaklara
aktarabilmeliyiz. Hoca Ahmet Yesevi, Kaşgarlı Mahmud,
Mevlana, Farabi ve Fatih Sultan ve diğer yüce atalarımızı
bilmek ve onları genç kuşağa öğretmek ödevimiz olmalıdır.
Birlik ve beraberlik bayrağımızı bu yolla yükseklere
taşıyalım. Bir diğer önemli husus da Türk dili konuşan
halkların bilimsel ve sanatsal edebiyatlarının ortak fonunu
oluşturmaktır. Kültür, bilim ve eğitim alanındaki iş
birliğimizin pekiştirilmesinin yanı sıra ekonomik ilişkileri
de geliştirmeliyiz.''
Anadolu’ya böyle bir gönül rahatlığı içerisinde bakan bir
ülke lideri, Elâzığ’ın, Elâzığ insanının sevdasının muhatabı
olarak, ‘—Türk Dünyası Hizmet Ödülüne’ layık görülecekti.
Bugünleri, bugünlerin tarihi buluşmalarını yaşarken, 80
yıl önce bu milletin verdiği İstiklâl Mücadelesine, ‘—Stalin
Zindanlarından’ yakarışta bulunan Mağcan Cumabay’ı bir daha
yâd ediyorum. O’nun, ‘—uzaktaki kardeşime’ isimli şiirinde;
“Uzakta ağır azap çeken kardeşim/ Kuruyup Lale gibi çöken
kardeşim/ Amansız zalim düşmanlar ortasında/ Göl gibi
gözyaşı döken kardeşim” ızdırabını dile getiriyordu.
Mağcan’ım, ‘—bir bayrak’ oluyoruz! Gazi’nin hedefine,
“Balkanlar’dan Doğu Türkistan’a kadar Türk-İslam
coğrafyasında yaşanan zulmün temelinde, zulme maruz kalan
insanların Türk-İslam kimliklerine sıkı sıkıya bağlı
olmaları yatmaktadır. Türk milleti tarihin kendisine
yüklediği ağır sorumluluğun bilinciyle Türk dünyasının
sorunlarına duyarsız kalmayacaktır. Türk Birliği'ne
inanıyorum, onu görüyorum."