Elazığ Valiliğinin davetlisi olarak
11 Nisan 2006 tarihinde Kazakistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
Sayın Nursultan Nazarbayev'i "2005 YILI TÜRK DÜNYASI HİZMET
ÖDÜLÜNÜN" verilmesi amacıyla düzenlenen bilgilendirme
toplantısına katılmak üzere bir başka gururumuz Fırat
Üniversitesi Bahaeddin Öğel konferans salonuna gittik.
Burada Prof Dr. Sayın Mustafa
Öztürk'ün başkanlığında yapılan programa Prof Dr. Muhammed
Beşir Aşan'ın "Anayurt'tan Ata yurdu Kazakistan Sorunu"
başlığı altında yapılan o nefis sunum konuşmasıyla başlayan
oturum, Günışığı Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sayın
Bedrettin Keleştimur'un aynı güzellikteki ödül töreni
konuşmasıyla devam etti. Sayın Keleştimur'un konuşmasındaki
en çarpıcı husus Türk dünyasının birlik ve beraberliğine
olan önem ve ihtiyacı idi. Türk dünyasındaki birlik ve
beraberliğin mutlaka sağlanması gerektiği izah edildikten
sonra sırasıyla Dışişleri Bakanlığı Çok Taraflı İlişkiler
Daire Başkanı Sayın Nilüfer Feyzaoğulları, Fırat
Üniversitesi Rektörü Sayın Hamdi Muz, gerekçeli kararı
okuduktan sonra Elazığ Belediye Başkanı Sayın Süleyman
Selmanoğlu'nun konuşmalarından sonra söz konusu davet
mektubunu içeren kararın Kazakistan Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı'na takdim edilmek üzere Kazakistan
Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Sayın Anuvar Tanalinov'a Sayın
Valimiz Muammer Muşmal tarafından verilmesiyle sona erdi.
Bu oturuma Elazığ ETO Başkanı Sayın
Suat Öztürk ve çok sayıda daire müdürlerinin, seçkin
davetlilerin ve öğrencilerimizin katılımıyla büyük bir coşku
yaşandı.
Misafirlerimizi ağırlamak ve
Cumhuriyet döneminin en büyük eseri olan güzelim Keban'ımızı
gezdirmek üzere Sayın Suat Öztürk'ün gönderdiği vasıta ile
buradan Keban'a hareket edildi.
Keban'ın genç ve misafirperver
Kaymakamı Sayın Hüseyin Çetintaş'ı makamında ziyaretin
ardından hep birlikte Keban EÜAŞ İşletme Müdürü güler yüzlü,
bir o kadarda içten ve misafirperver Sayın Tahsin Yazıcı'nın
katılımı ile büyük bir teknoloji harikası olan Keban
Barajını gezip, o muhteşem yapı hakkında bilgi alma
fırsatını bulduk.
Sayın Tahsin Yazıcı bu eser hakkında
bizlere verdiği bilgiler arasında en göze çarpan hususların
barajın l965-l975 yılları arasında yapıldığını, elektrik
enerjisi üretim amaçlı olduğunu anlattı. Beton ağırlık ve
kaya dolgu tipi olan barajın 15.585.000 M3 su hacminin
bulunduğunu, akarsu yatağından yüksekliğinin 163.00 mt.,
normal su kotun da göl hacminin 31.000.00 Km2 büyüklüğünde
ve Türkiye'nin en büyük yapay göl özelliğinde olduğu
anlatması altı çizilmesi gereken bilgilerdi.
Bir Türkiye'ye ışık saçan, bir
Türkiye'yi aydınlatan bu gurur abidemiz bu gün bir aydınlık
ufuklara bir kardeş devletin, kardeş insanlarına ev
sahipliği yapmanın gururunu da taşıyordu.
Bu muhteşem yapının etrafında,
üzerinde birkaç kez gezinmiştik; ancak görmediklerimiz,
bilmediklerimiz çok daha önemli yerlerin olduğunu bu gezide
gördük. Gördükçe de bu hayranlığımız ve gururumuz o derece
arttı. 12 şiddetinde bir depreme bile dayanıklı olan bu
muhteşem yapının hakikaten Cumhuriyet tarihinde yapılan en
büyük eserlerin başında geldiğine de şahit olduk ve haklı
olarak büyük bir gurur duyduk. Bu muhteşem teknoloji
harikasını yapanlara, emeği geçenlere şükranlarımızı
sunuyoruz. En önemlisi bu yeri gezdiğimizde Türkiye'nin
büyüklüğüne bir kere daha şahit olup, bu güzel ülkenin
vatandaşı olduğumuza şükrettik.
Günün kararması ile birlikte topluca
Keban turizmine büyük bir katkı sağlayan Keban Alabalık
Tesislerine gittik. Büyük bir masa etrafında Keban Kaymakamı
Sayın Hüseyin Çetintaş ve Sayın M.Tahsin Yazıcı'nın ev
sahipliğinde Prof. Dr. Sayın Beşir Aşan, bu etkinlikte
büyük rolü bulunan Manas yöneticisi Sayın Şener Bulut,
gazeteci yazar Sayın Bedrettin Keleştimur, gazateci yazar
Sayın Günerkan Aydoğmuş, Musiki Konservatuvarı Başkanı Sayın
Fethi Ahmet Deniz, eğitimci yazar Sayın Mithat Yılmaz,
eğitimci şair Sayın Hadi Önal'a ve ismini unuttuğum birkaç
değerli yazar ve şair dostlar grubu ile yenilen yemeklerin,
içilen çayların ardından yapılan biribirinden güzel ve o
derece de manidar konuşmalarda dikkatimi çeken bir konuşma
vardı ki sizlerle paylaşmadan geçemeyeceğim. Ankara'dan
ilimize gelen Dışişleri Bakanlığı Daire Başkanı Sayın
Nilüfer Feyzaoğulları konuşmasında Elazığ'a gelip gelmeme
arasında zor bir karar aldığını ifade etti. Elazığ'a
gelirken terör faktörünün ön planda tutulduğunu söyleyerek
gönülsüz geldiğini, buraya geldikten, bu güzel ortamı ve bu
güzel insanları tanıdıktan sonra Elazığ hakkındaki
görüşlerinin yüzde yüz değiştiğini, Elazığ'ın bir kültür
şehri olduğunu; ancak daha da ilerilere götürülmesi
gerektiğini, Elazığ'ın yeterince tanıtılmadığını açıkça
ifade etti.
Demek ki terör denilen bela her alanda
olduğu gibi Elazığ'ımızın tanıtımında da kendisini
gösteriyordu. Doğunun, Güneydoğunun kalkınmasına da büyük
bir darbe vuruyordu. Bizler her ne kadar Elazığ huzur kenti
diye düşünsek de dışarıdaki görünüm demek ki böyle değilmiş.
Ama şükürler olsun ki bu misafirlerimiz burasının bir huzur
ve kültür kenti olduğunu, misafirperverliğimize hayran
kaldıklarını ve bizleri Kazakistan'a davet edişlerindeki
samimiyet ve güzel duygular gözle görülür bir hal alıyordu.
Tadı damaklarımızda yıllarca kalacak
olan bu güzel ve anlamlı gezi böylelikle sona ermiş,
geldiğimiz vasıtalarla gecenin uzayan saatlerinde Elazığ'a
doğru uğurlanmıştık.
Elazığ'ımızı tanıtmak amacıyla böylesine
önemli ve kültürel faaliyetlerin altına imza atanları
yürekten kutluyor ve teşekkür ediyorum.