23 Nisan’ın
arifesinde; Kazakistan TV ve Yayın Organlarında, “—Elâzığ
şehri Kazakistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nursultan
Nazarbayev’e Türk Dünyası Hizmet Ödülü verdi..” haberine gün
boyu yer verildiğini öğreniyoruz!.
Günışığı Gazetesi’nin yaktığı kutlu bir kıvılcım, ‘şehrin
ödülü..’ oluyordu!. Gönül pınarlarınızdan beslenen bir
damla, nasıl oluyor da, bir büyük sevdaya dönüyordu!. Fırat
ile Siriderya’nın buluşması; elbette; Ata Yurdu ile
Anayurdun buluşmasından başka bir şey olamazdı…O buluşmada;
Hadis Şehri Buhara’nın, Divan Şehri Kaşgar’ın, Piri
Türkistanî’nin makam şehri’nin 21 asrın idrakini tekrar
kuşatıcı olmasından başka ne olabilirdi ki!..
23
Nisan’ın ruhunda ne vardır; --milletin hafızası!. Bir
milleti meydana getiren değerler manzumesinin bütünü!.
Millete ait olan kıymetler elbet, --kendi hakimiyetini ve o
hakimiyetin genel üslubunu da belirleyecekti!..
Ömer
Lütfi Mete’nin, dünkü yazısında şu ifadeler akıllardan uzak
tutulmamalı diyorum; “ilk adı Haçlı Seferleri olan, sonra
‘emperyalizm’ diye anılan, ardından ‘uluslar arası
kapitalizm’ ismiyle bir ölçüde yumuşatılan, ‘neoliberalizm’
diye güncelleştirilen ve nihayet ‘küreselleşme’ denerek
büsbütün şirinleştirilmek istenen vahşet düzenini…” aynaya
aksettirerek görebilmeliyiz!..
Evet,
23 Nisanda bu vatan evladına, --Çanakkale’deki ruhu
verebilmek; bütün istibdada, dün ve bugün değişmeyen işgalci
ve sömürgeci yüzlere karşı koyma anlamına gelir, bir
bakıma!..
Tabir
yerinde ise, --253 bin şehidin yüz görümlüğünde 23 Nisan,
yani; ‘milletin kendi vatan coğrafyasına tasarruf hakkı..’
vardır..
Hele
bugünlerde, birkaç kıytırık tabirler daha sıkça kullanılır
oldu; “Paranın dili, dini, imanı yoktur” “Sermayenin vatanı
yoktur” “İster Yahudi, ister Hıristiyan dini, mezhebi,
kimliği ne olursa olsun vatan coğrafyasına istediği gibi
yatırım yapabilir; istediği kadar toprak alabilir!..”
Bugün
en fazla nelerden şikayetçiyiz, --Terörün beynelmilel
işbirlikçilerinden!.. Devletin karşısına, ‘örtülü savaş..’
şeklinde çıkan terörün kaynağında; --silah kaçakçılığının,
uyuşturucunun, kara paranın, fuhuşun, rüşvetin, ihtikârın ve
bütün kirlenmişliğin kimlerle ittifak halinde olduğunun
ayyuka çıktığıdır!..
Bu
milletin tarihindeki o güzelim iklimiyle günümüzün artık
şehirlere kadar inmeye cüret gösteren, --her türlü şiddet ve
paranoya eğilimleri!..
Kusura
bakmayınız ama, --Cumhur’un yüreği ile, onun mana
elbisesindeki zenginlik ile, büyük ufukların özlemi ile
yanan milletin maşeri vicdanı ile, --çapulcu ve de inkarcı
karakterini aynı terazinin kefesine koyamayız!..
Bu
milletin kadim dostu kimdir, kim değildir sorusuna
Çanakkale’de, İstiklâl Savaşının o çetin günlerinde gerekli
cevaplar, cephe ve ötesinde kendisini bütün varlığı ile
ortaya koymuştur!.. Anadolu’daki, ‘hürriyet ateşine..’
gönüllerindeki yangınla en büyük desteği verenler;
Anadolu’nun bağımsızlığını kendileri için de kutsayan,
--mazlum milletler topluluğu olmuşlardır!..
Anadolu, tarihin en çetin coğrafyası/ en badireli kara
parçasıdır!. Terör ve onu besleyen bütün kaynaklar, --şer
ittifakının birer parçasıdır!.. Bütün zamanları, asırları
kuşatan Hazreti Kur’an kesin bir dille uyarıyor; “İnkâr edip
küfre sapanlar ise birbirlerinin dost ve yarıdırlar. Eğer
böyle yapmaz (birbirinize dost ve yakın olmaz) sanız,
yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat meydana gelir.” (Enfal,
73)
Bu
milletin kendi içerisinde; sürtüşüp çekişmesi, tartışıp
bölünmesi neyi meydana getirir; korkaklaşır, giderek kendi
kabuğuna çekilir, pısırıklaşır, mıymıntılaşır, kendisini
zinde tutan (devlet kudreti) havası esip gider!.. Bu vatan
evladının kendi coğrafyasında; inkâr, inat ve fitne
cenderesini kırması, kökünden yok etmesi şarttır.
23
Nisan, --Çanakkale’nin hayata intikâl eden siyasi
iradesidir!.. O sebepledir ki, o siyasete bizler;
--hevesimizle, kupkuru bir kavganın yalın ifadesi ile değil;
hakkı tutup kaldıran manevi bir ihtiram olarak bakarız!..
Kendimizi, sürekli kıyamda; Hakkın manevi huzurunda
hissedebiliyor muyuz?..
*** ****
GÜNDEMDEN
Elâzığ Belediyesi
Tiyatrosu, “Trafikomik” eserini başarıyla sahneye koydu.
Bizleri burada en fazla sevindiren husus Elâzığ Tiyatro
Sanatına yıllarını veren isimlerin bir araya gelmesidir.
Trafikomik isimli
eserin Yazarlığını ve Yönetmenliğini Abdullah Şekeroğlu
yaparken, izleyenler tarafından büyük takdir toplayan eserin
Genel Sanat Yönetmenliğini de, yılların usta ismi Rıdvan
Dağlar yapıyorlardı.
Bu kadronun
önümüzdeki aylar/veya yıllar içerisinde daha nice eserler
kazandıracağına burada inancımı sizlerle paylaşmak isterim.
** **
Elâzığ
Valiliğinin, Belediye Başkanlığının ve İlimizdeki birçok
gönüllü kuruluşların, şehrimizdeki ‘ağaçlandırma..’
çalışmaları umut vericidir. Ağacı, çiçeği ve yeşili vatan
coğrafyasının nadide örtüsü/elbisesi olarak yorumlarım.
Elazığ Valiliği, ‘ağaçlandırma seferberliğinden’ söz ediyor.
Belediye, “2006 yılı içerisinde, 70 bin ağaç” diyor…Gönüllü
kuruluşlar, --bu yarışa omuz veriyorlar!. Bir emekli Albay
Tahir Aklan, ‘Hakkın rahmetine kavuşmuş evladını hatıra
ormanı oluşturarak yâd ediyor!. Yüce dinimiz ne buyuruyor;
“Yarın Kıyametin kopacağını bilsen ağaç dik..” Vatan
borcumuz arasında askerlik kadar, kazancımızın vergisi
kadar, coğrafyayı baştan başa yeşillendirmenin de yer
aldığını ve bütün bunların karşılıksız bir sevda olduğunun
altını çizmek isterim.