Üç yıl önce bir
kıvılcım yakıldı; Anadolu’nun bahtlı, tahtlı, otağlı, yağız
delikanlılarının yaşadığı Elâzığ’dan!.. Ve, bu şehrin
‘aydınlar ocağı..’ rolünü en iyi şekilde üstlenen gaye ve
ufuk gazetesi, Günışığı’ndan!..
Bir kıvılcım
yakıldı; o kıvılcım gönüllerde yangına; bir ses bir büyük
çığa/çığlığa dönüştü!.. Şairin dediği gibi, “Anayurt
uyanmasıydı..” Bir koca fırtına kopacaktı, Türkistan’dan,
Ahmet Yesevi ocağından!..
Anadolu, geçirdiği
o kadar badirelere rağmen demek ki, -dualıydı!. Bir manevi
kalkan onu korumaya almıştı!. Veya, kaderi ilahinin
tecellilerinden geçiyordu.. Bunların her biri, bir imtihan
vesilesi!.
Bizler gayet iyi
biliyoruz ki, Günışığı; şehrin sesi olan her güzel adımda,
--bir güzel sebebe/ insanımızın hissiyatına tercüman
oluyordu!..
Niyetler, salih
olunca…
Duruşlar, sağlıklı
olunca…
Göz ışıkları, aşk
ile yanıcı olunca,
Özellikle
vurgulamak istiyorum; ‘ortak şuur..’ akıllarda ve
yüreklerde, bir şuur fırtınasına dönüşebiliyorsa…
Olmaz diye bir şey
yok!...
Kararlılık ile
beraber, ‘—fedakarlık..’ öyle bir anahtar ki!.
Günışığı Gazetesi,
bu şehirde; --tarihin buluşmasına vesile olurken şehri de,
bir ortak gayede, bir ortak ülküde buluşturuyordu!..
Günışığı
Gazetesinin, ‘--Türk Dünyası Hizmet Ödülleri Seçici
Kuruluna..’ şöyle bir bakınız…
--Bir şehrin
inisiyatifi ortaya çıkıyor!.
Ve, ‘ortak bir
akıl..’ öylesine güçlü bir şekilde yankılanıyor ki!..
2004 yılı, Türk
Dünyası Hizmet Ödülü Anavatan’dan, Evlad-ı Fatihan Yurduna
bizleri taşıyordu, bir anda.. İskeçe Müftüsü Mehmet Emin Aga
ile Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif’e verilen Hizmet
Ödülünün manevi alemde o kadar büyük bir yeri olduğunu
yüreklerimizin çarpıntısında anladım!..
Ve, 2005 yılı,
Anavatan’dan, Anayurt’una; dili bir, dini bir, irfanı bir,
tarihi bir, töresi bir hukuku bir olan köklerimizin
derinliklerine doğru bir anlamlı yolculuk başlıyordu!..
Günışığı
Gazetesi’nin yakmış olduğu meşale; gönül ikliminde gür bir
şelaleye dönüşmüştü!. En güzeli, en cazibeli olan tarafı da,
bu güzel anlayışın şehir ikliminde benimsenmesi; ‘şehrin
ödülü..’ olarak kabullenilmesi!.
Bir güzel tesadüf
mü bilemiyorum; Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan
Nazarbayev’e, ‘gerekçeli kararın ve davet mektubunun..’
Peygamberimizi doğum günü anısına şehrimizde yapılacak o
nezih programın sıcak atmosferinde, Kazakistan Ankara
Büyükelçiliği Maslahatgüzarı, Anuvar Tanalinav’a, F.Ü.
Bahaeddin Ögel Konferans Salonu’nda; büyük bir ihtimalle
‘Türk Dünyasından Sorumlu’ Devlet Bakanımız Prof. Dr. Mehmet
Aydın’ın katılacakları bir programla verilecek olması!..
Bilgilendirme
amacı taşıyan ve şehrimizdeki, ‘sivil inisiyatifinde
katılacakları..’ bu toplantıda, Bakanımızı, Valimizi,
Belediye Başkanımızı, Rektörümüzü, Maslahatgüzar Anuvar
Tanalinav’ı, tarih bölümünden Prof. Dr. Muhammed Beşir
Aşan’ı, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ü
dinleyeceğiz…
O sıcak atmosferde
öyle inanıyorum ki, --Allah Resulünün gül kokulu rayihaları
ile dolup taşacağız!. O nur halkasına sımsıkı yapışan,
Muhammet(AS) sevgilisi, Anadolu’nun manevi fatihi Piri
Türkistan’ın ruhaniyeti aramızda dolaşacak!.. Dedem Korkut
diyarının; o manevi feyzi, Atayurt’tan; gönül sultanlarına
mekan olan Anayurt’a akacak!..
Sürekli üzerinde
vurgu yaparak söylerim; Elâzığ, Artukoğlu diyarıdır!. Bu
diyarın özelliği nedir biliyor musunuz?. Tarihte, tıpkı
Osmanlı gibi; --birleyici, toparlayıcı, kaynaştırıcı,
uzlaştırıcı, aynı hamurda yoğurmasıdır!.
Harput/Elâzığ
için, --tarihi buluşturan şehir dedik!. Dün, Yavru vatan’a,
Evlad-ı Fatihan Yurduna uzanan bir hoş seda vardı.. Bu yıl,
Allah nasip ederse; Ata yurdumuzla, Piri Türkistanla, zengin
hatıralarımızla; hafızalarımızı bir daha tazeleyerek
buluşacağız..
Özetle şunu
vurgulamak isterim; Elâzığ’da, bir mahalli gazetenin/
Günışığı Gazetesinin marifetiyle yakılan ateş, --birlik
ateşidir!. O ateş, bugünlerde, tarihi Harput’un misyonunu
taşıyan Elâzığ’ın, ‘yürek çarpıntısı..’ olmuştur!. Bu
milletin vicdanının titreyen, ‘asil ve soylu sesi..’
olmuştur. O seste, --şiddet yoktur, nefret yoktur, kin
yoktur, öfke yoktur!. Türkiye, özelliklede, medyamız bu sesi
iyi algılasın; --barışın, huzurun, güvenin, istikrarın
geleceğe, yarınlara yakılan meşalesi vardır.