Günışığı Gazetesi Türkiye’de bir ilke imza
atıyor… 27 Şubat 2004 Tarihinde Günışığı Gazetesi Sahibi
İbrahim Taşel, Yazı İşleri Müdürü Murat Kuşçubaşı ve
Kültür-Sanat Koordinatörümüz Şener Bulut ile birlikte
Kıbrıs’ta olacağız… Aynı gün K.K.T.C. Cumhurbaşkanı Sayın
Denktaş’a, “Türk Dünyası Devlet Adamı” ödülünü ‘gerekçeli
kararı’ ile birlikte büyük bir mutlulukla takdim edeceğiz..
Günışığı Gazetesi kamuoyunun malumları olduğu
üzere 2003 Tarihinden itibaren geleneksel olarak “Türk
Dünyası Hizmet Ödülleri”ni vermeyi kararlaştırmıştı. Bir
mahalli Gazetenin bu adımı bütün Türkiye’ye ‘model…’ ve de
‘örnek…’ olacak bir adımdır… Anadolu Basını için bizler ne
demiştik; ‘Gazi Basını…’ Milli Mücadeleye, ülkenin o
karanlık ve en sıkıntılı döneminde; ‘bayrak…’ olan basın!..
Elazığ Mahalli Basını’nda, hala o sımsıcak ruhu/ içtenliği
ve mücadele azmini görebilmeniz mümkündür.
Şunu içtenlikle ifade edebilirim ki, ‘kalem
ve mürekkebinin her damlasında…’ vatana, millete ve bayrağa
olan bir büyük sadakat vardır!.. Bir kutlu yürüyüş vardır…
Bizleri besleyen/ manevi gıdamız kendi insanımız, onun azmi
ve iradesidir…
Evet!.. Günışığı bir önemli kapıyı kimlerle
araladı; Bu şehrin insanıyla, onu temsil eden yürekli
şahsiyetleriyle!.. “Türk Dünyası Hizmet Ödülünü…”
belirlemede birçok kriterler bir araya getirilmiştir. F.Ü.
Rektörü Prof. Dr. Fevzi Bingöl’ün başkanlığı’nda oluşturulan
jüri’de, öncelikle ‘sivil irade…’ yer almıştır… O iradenin
ufuk derinliği/ görüş berraklığı bizleri geleceğe taşıması
bakımından da büyük önem arz etmektedir.
Verilen ödülün ne kadar yerinde olduğunu şu
günlerde daha iyi idrak etmekteyiz… Rauf Denktaş ismi, Türk
Dünyası’nda, ‘hürriyet ve istiklal mücadelesinin sembolü…’
olarak anılmaktadır. 80 yaşındaki bu ihtiyar delikanlı dile
kolay, 10 ABD Başkanı, 5 Rum
Cumhurbaşkanı, 7 Türk Cumhurbaşkanı ve 36 Türk Başbakanı
eskitti' Bu arada, "Siyasetçi,
hukukçu, eski milis beyni, fotoğrafçı, şair, sıradan aile
babası, hayvansever ve manipülasyon ustası" olarak birçok
eserlerde biyografisi çizilen Denktaş, kova burcundan olup,
ayrıca sevimli ve çok zeki kendine çok güvendiği dost ve
düşmanlarınca kabul gören bir gerçektir.
2876 sayılı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih
Yüksek Kurumu Kanunu'yla 1986 yılında "Devlet Ödülü"
niteliğiyle ihdas edilen Atatürk Uluslararası Barış Ödülü,
dünya barışına, uluslararası ilişkilerde dostluk, anlayış ve
iyi niyetin geliştirilmesine, siyaset, bilim ve sanat
alanlarındaki eserleri ve etkinlikleriyle Atatürk'ün "Yurtta
Sulh, Cihanda Sulh" ilkesi doğrultusunda hizmetleri bulunan
gerçek ve tüzel kişilere verilmekte” olan bu büyük onur
taşıyan ödülün sahibi 2000 yılında K.K.T.C. Cumhurbaşkanı
Denktaş olmuştur… Denktaş, 06.03.2003 Tarihinde
T.B.M.M.’de yaptığı uzun ve detaylı konuşmasında, Annan
planı hakkında veciz açıklamalarda bulunmuştur. Burada esas
olan nedir; Kıbrıs Türk’ünün her bakımdan var olma
mücadelesidir… Denktaş, ‘biz azınlık olamayız…’ diyor!..
Böyle bir muameleye de asla tabi tutulamayız.. Lütfen Batı
Trakya Türk’ünün 1920’lerdeki durumu ile 2004 yılında ki
durumu konusunda bir değerlendirme yapınız?. Böyle bir
değerlendirme ışığında bile Denktaş’ın mücadelesinin ne
kadar haklı ve yerinde olduğunu görmeniz mümkündür. 9.
Cumhurbaşkanı Demirel ne diyor; “1974’lerde Türk askeri
Kıbrıs’a niye gitti…” Otuz yıl verilen mücadelenin
gerekçelerinde neler vardı?.. Denktaş kendisi ile yapılan
bir mülakatta ne diyor; “Sahte 'Kıbrıs Hükümeti' unvanını AB
yolu ile yasallaştırmak istiyorlar.” İki toplum lideri
şimdiye kadar 47 defa bir araya gelmiş… Netice ne olmuştur?.
Denktaş’ın ağzından dinleyelim; “Kıbrıs meselesi, Rum
liderliğinin Kıbrıs'ın tümüne sahip olmak için 1963'de
gerçekleştirdiği silahlı saldırılarla başlamıştır. 1960'da
kurulan Cumhuriyet bir 'Ortaklık Cumhuriyeti'ydi. Rumların
bizi hükümet organlarından ve 103 köyden dışlaması
neticesinde iki halk ayrılmış oldu. 1968'den bu yana
Rumlarla çeşitli görüşmeler yaptım. Uzlaşmak mümkün olmadı.
Çünkü Kıbrıs Rumları saldırı ile elde ettikleri 'Meşru
Kıbrıs Hükümeti' ûnvanını yeni bir ortaklık kurmaya tercih
ettiler. Dış dünya bunlara 'Kıbrıs Türklerinin hükümeti
değilsiniz ve olamazsınız; buna hakkınız yok' demedikçe
uzlaşmak zor olacaktır. Çünkü Rum tarafı hala hakkı olmayan
bir unvan arkasına saklanmaya devam ediyor.”
Nihai çözüm
konusunda Denktaş ne diyor; “Yapılan halk oylaması,
halkımızın yüzde 90'ının AB'ye üye olmak istediğini
gösteriyor. Ancak şartları var: Bir, uzlaşmadan sonra. İki,
Türkiye'nin Kıbrıs üzerindeki hakları korunmak kaydıyla.
Dolayısıyla Kıbrıs Türkleri AB üyeliğinden önce Kıbrıs'ta
iki kurucu ortaktan biri olacağının yani eşit egemenliğinin,
kabul edilmesini, buna ek olarak karşılıklı mal mülk
problemlerinin mübadele yolu ile halledilmesini istiyor. Biz
bütünleşmeyi, iki devletin kuracağı yeni bir ortaklık olarak
görüyoruz. Yani KKTC kalacak, fakat bazı yetkiler (dış
işleri, AB ile ilişkiler v.s) müşterek bir merkeze
verilecek. Yani bir nevi konfederasyon. Birçok uluslararası
ilişkiler ve Hukukçular Kıbrıs'ta en uygun formülün de bu
olduğunda mutabıklar.”
Günışığı
Gazetesinin şu kritik dönemde, yaptığı hareketin ne kadar
yerinde olduğunu daha iyi anlıyoruz. Kıbrıs Türk’ünün
‘lidersiz ve devletsiz bırakılması…’ yönündeki bilinçli
hareketlere karşı, “Kıbrıs
Türkleri olmak üzere tüm Türk milletini uyarıyor, seçimlerde
de seçimlerden sonra da Kıbrıs’ta Milli Davamızın, KKTC’nin
ve Rauf Denktaş’ın arkasında olacağımızı ilan ediyoruz.”
şeklinde ortak bir deklarasyonun Üniversitelerimiz ve binin
üzerinde Prof. Doç. Yrd. Doç. Tarafından yayınlanması
noktasından hareket edilirse, Günışığı Gazetesinin Kıbrıs’ta
olmasının güzelliklerini daha iyi anlamaktayız.