Doğunun asil ve
şefkat nazarlarını üzerinde toplayan; şiir, kültür ve
sanatın müstesna şehri Elâzığ’da, iki zirve faaliyet
yapılmaktadır. Bunlar, bu yıl 15.si yapılacak olan Uluslar
arası Hazar Şiir Akşamları ile Elazığ’da yayınlanan Günışığı
Gazetesi’nin ilk kıvılcımlarını yaktığı, Türk Dünyası Hizmet
Ödleridir.
29
Haziran 2007 günü Elazığ Valiliğinde bir araya gelen seçici
kurul, belki de ayları bulan titiz bir çalışmayı
neticelendiriyordu; 2006 Yılı Türk Dünyası Hizmet Ödülü
büyük yazar Cengiz Aytmatov’a veriliyordu. Elazığ Valisi
Muammer Muşmal, Elazığ Belediye Başkanı Süleyman Selmanoğlu,
Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M.Hamdi Muz, Elazığ
Belediyesi Başkan Yrd. İbrahim Erdoğmuş, İl Kültür Müdürü
Tahsin Öztürk, İl Milli Eğitim Müdürü Nihat Büyükbaş, F.Ü.
Öğretim Üyeleri Prof. Dr. M. Beşir Aşan, Prof. Dr. Ramazan
Korkmaz, Doç. Dr. Ahad Andican, Yrd. Doç. Dr. Tarık Özcan,
Ahmet Yurten, yazar Günerkan Aydoğmuş, Bedrettin Keleştimur,
M. Şener Bulut ve Seyfettin Bahçeci katıldıkları toplantıda
gerekçeli kararı Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
M.Hamdi Muz açıkladılar.
Gerekçeli kararda şu görüşlere yer veriliyordu; “Cengiz
Aytmatov’un zaman, mekân ve siyasi sınırlamaları aşarak,
Türk Dünyasının ortak bir tarih ve kimlik bilinci etrafında
birleşmesini, yeni bilinç düzeyiyle geleceğe yönelmesini
amaçladığını belirterek, Eserleri dünyanın 154 diline
çevrilen Kırgızistanlı yazar Cengiz Aytmatov, özelde Türk
Dünyasının kültürel birliğini savunurken, genelde de ortak
bir dünyalılık bilinci yaratarak, doğayı çevre felaketlerine
karşı korumayı da hedeflemiştir. Çağımızın birçok sorununa
sanat dünyası içerisinde çözümler arayan ve bu sorunlara
dünyanın dikkatini çekmeyi başaran Aytmatov, dünyanın
yaşayan en büyük yazarlarından biri olarak kabul
edilmektedir. Kurulumuz, Türk Dünyasını uyandırma,
aydınlatma, ortak bir dil ve edebiyat ikliminde buluşturma
gayretleri ve genel anlamda Türk edebiyatını uluslar arası
düzeyde başarıyla temsil etmesi nedeniyle, 2006 yılı Türk
Dünyası Hizmet Ödülü’nün Kırgızistanlı Yazar Cengiz
Aytmatov’a verilmesini oybirliğiyle kararlaştırmıştır”
Türk
Dünyası Hizmet Ödüllerinin ilk kıvılcımını Elâzığ’da
yayınlanmakta olan ve mensubu olmaktan büyük bir keyif
aldığımız Günışığı Gazetesi yakıyordu. 2003 yılında KKTC
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a, 2004 yılında İskeçe Müftüsü M.
Emin Aga ile Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif’e; 2005 yılında
ise Kazakistan Devlet Başkanı Nur Sultan Nazarbayev’e
verilen ‘hizmet ödülleri’ Anadolu’nun bu güzide şehrinde
tarihi buluşturuyordu.
Hele
aziz okuyucular, 1990’lı yıllardan bugünlere kadar büyük bir
arzu, istek ve coşku ile yapılagelen Uluslar arası Hazar
Şiir Akşamları bir bakıma bu coğrafyanın yükselen ses ve söz
bayrağı olmuştu. “Şairlerin haykırdığı”edebi bir mahfil
vardı artık, Elazığ’da!.. Tarihi bir uyanışa silkinen bir
büyük coğrafya bizleri derinden ürpertiyordu!..
Şüphesiz ki, bu kutlu şölenler; gönüllerdeki bağı giderek
güçlendirecek ve şairlerin yürüdüğü yollardan yarın
tacirlerimiz, siyasilerimiz yürüyeceklerdir.
Sevgili okurlarım, Türk Dünyası Hizmet Ödülleri bir büyük
tarihi vesile oldu!.. Bu vesile ile kâh Yavru Vatan’a; kâh
Evlad’ı Fatihan Yurduna; kâh Ata Yurduna uzandık! Tarih bir
daha dile geldi.Dil bayrağı gönül burçlarında dalgalandı!..
Biran
gözlerimin önüne gönül erleri geliyorlardı; “Ahmet Yesevi,
Rabia Adeviyye, İmam Rabbani, Abdülkadir Geylani, Muhiddin
Arabî, Hacı Bektaş Veli, Hacı Bayram Veli, Emir Sultan,
Akşemsettin, Yunus Emre, Mevlana, Şeyh Edebali.” Şüphesiz ki
her biri yolumuzu aydınlatan Sahabe Meşrebli birer meşale;
altın nesli asırlar boyu yoğuran tefekkür dünyamızın
mimarları!
Bir
tarihi silsile; “İmam Gazali, Nizamülmülk, Kınalızade, Molla
Fenari, Molla Hüsrev, Molla Gürani, Ali Kuşçu, İbni Kemal,
Zemahşeri, Fahreddin Razi, El-Biruni, İbni Haldun, Yusuf Has
Hacib, İbni Sina, Fuzuli, Baki, Itri, Ebussuud Efendi, Kâtip
Çelebi, Evliya Çelebi, Ahmet Cevdet Paşa, Erzurumlu İbrahim
Hakkı, Mimar Sinan, Emrullah Efendi, Muhammed İkbal, Mehmet
Akif Ersoy, Arif Nihat Asya, Necip Fazıl Kısakürek.”
Elbette burada isimlerini sayamadığımız daha nice din
büyüğümüz, gönül erlerimiz, ilim ehlimiz bu büyük coğrafyayı
birlemiş, derlemiş bir ortak hafıza etrafında
toparlamışlardır. Bu şuur fırtınasını günümüz şairleri,
edipleri, sanat ve sosyal mühendisleri olarak da tarifini
yapabileceğimiz tefekkür ehli insanlarımız yapmaktadır.
Cengiz Aytmatov gibi Türk Dünyasının bağrından çıkan
isimler; asrın yol gösteren Dede Korkutları, alperenleri
bilge ve yağız bahadırlarıdır.
Ne diyordu
Necip Fazıl:
"Yürü altın nesli tunçtan Oğuz’un
Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun."
"Allah’ın seçtiği kurtulmuş millet
Güneşten başını göklere yükselt."
Ali Akbaş ne
diyor;
“Gördüm ki,
Her şehrin bir sahibi var
Her sahibin bir naibi var
Hacı Bayram, Hacı
Bektaş
Adım adım, taş taş
Mülkü tapulamışlar
Ve bizi
himmetlerine alıp,
Bekleye-durmuşlar”
Ve Hüseyin
Cavit;
İdeal arkasında
koş, çırpın!
İdealsiz necat ümid-i melal...
İttihad! İşte en büyük ideal!
Seni kurtarsa kurtarır birlik,
Çünkü birliktedir fakat dirlik!