Bir şehre hizmet edenleri, bir
şehrin kültürünü ayağa kaldıranları veya sanatını ayakta
tutanları anmak bir kadirbilirliktir. Bir vefa borcunu
ödemektir, bir saygı duruşudur.
Fikret Memişoğlu, Elazığ’a
birçok yönden hizmet etmiş, değerli bir şahsiyettir. Bugünkü
Hazar Şiir Akşamları’nın nüvesi Fırat Şiir Akşamları’nın
ilki 1992’deMemişoğlu’na adanmıştı. O yıldan beri de
zaman zaman Memişoğlu bu şehirde gündeme gelmiş,
getirilmiştir. Ölüm yıldönümlerinde birçok kereler grup
halinde Harput’a gidilerek mezarı başında yâd edilmiştir.
Bu yıl da öyle oldu. 20 Temmuz
günü her yılkinden daha kalabalık bir topluluk
Memişoğulu’nun mezarını ziyaret ettik. Necati Demir Ağabey
onun ruhu için Yasin-i Şerif okudu. İl Kültür ve Turizm
Müdürü Tahsin Öztürk, oğlu Güçmen Memişoğlu,
Lokman Tasalı, Naci Sönmez, Bünyamin Eroğlu,
Nihat Kazazoğlu, yazar-şair Zekeriyya Bican
mezarı başında kısa birer konuşmayla duygularını dile
getirdiler, duygularımıza rehberlik ettiler.
Kimler yoktu ki orada;
Muammer Aksoy, Lütfi Parlak, M. Faik Güngör,
Şener Bulut, Hadi Önal, Doğan Özdal,
Tamer Kavuran, Nusret Özgen, Habip Yaşar,
Berika Küçük, İhsan Nazik, Yurdal Demirel,
Kemal Yeniceli, Bahattin Danış, Ali
Öner…
O gün cumaydı; mezarlıktan
doğruca Ulu Cami’e gidildi. Cuma namazını müteakip program
“Göllübağ” diyordu. Göllübağ’da Fırat Üniversitesi
İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Recep Bağcı’nın güzel
bahçesinde öğlen yemeği, takiben de “Elazığ Kültür
Hayatında Bir Abide Şahsiyet Fikret Memişoğlu” konulu bir
panel vardı. Panelistler Lokman Tasalı, Şükrü
Kacar, Dr. M. Naci Onur, Güçmen Memişoğlu;
Panel Başkanı İl Kültür-Turizm Müdürü Tahsin
Öztürk.
Recep Bağcı’nın bahçesinde
kafilemiz daha şenelmiş ve şereflenmişti; Sayın Valimiz
Muammer Muşmal da bizimleydi. Muammer Muşmal ki; o bir
kültür adamıdır, bir kültür hâmisidir; o Elazığ’da okumayı
gündeme getiren, kitabı raflardan indiren bir yöneticidir.
Okumanın bir ihtiyaç olduğunu hissettiren, okumanın günlük
işler-işlevler arasında yer almasını sağlayan bir devlet
adamıdır. Sarayından sokağa inip çöpçüye, boyacıya,
tablacıya, esnafa, öğrenciye, yolcuya kitap armağan eden
validir. Muammer Muşmal, nerede ne zaman bir kültür-sanat
faaliyeti olsa, oraya çoğumuzdan evvel giden; faaliyeti
düzenleyenlere şevk, heyecan aşılayan validir. Bugün
Göllübağ’da da aramızdaydı ve asıl, gönül bağımızda
bizimleydi.
Aramıza paneli takip etmek
üzere katılan başkaları da vardı; İletişim Fakültesi
Dekanı Hasan Kürüm, İl Halk Kütüphanesi Müdürü Ahmet
Pirinççi, Elazığ Müzesi Müdürü Haydar Kalsen,
Fırat Üniversitesi Musiki Konservatuvarı Müdürü Güldeniz
Agiş Ekmen ve eşleri Fazıl Agiş, EMK Derneği
Başkanı Feti Ahmet Deniz, Türk Ocağı Başkanı Ahmet
Yurten…
Göllübağ’da Recep Bağcı’nın
bahçesini biz geçen yıllardan da bilenlerdeniz. Hiç değilse
yılda bir defa bu zevk ve âhenk bahçesinde bir araya gelir;
Allah ne nasip etmişse kifâf-ı nefs eyler; lâkin asıl söz
ile sohbet ile gönüllerimizi doyurarak şehre döneriz.
Recep Bağcı nasıl bir gönül adamıysa, bahçesi, bağı da o
kadar bir gönül mekânıdır. Tepelerin ardındaki bu asûde
bahçeyi, bu evi, bu balkonu, sekileri, havuzları görenler
ihtiyaçtan ziyade zevke hitap eden bu tertipte bir gönül
erbabının dahli bulunduğunu derhal fehmedeceklerdir. Ve
belki onlar da o saat Fikret Memişoğlu’nun şu güzelim
mısralarını hatırlayarak kendilerinden geçip mest
olacaklardır:
Deli divane olup, âkile meydân okuruz
Dest-i Mecnûn’u tutup,
Leyli’ye destân okuruz
Harput’un âb u havâsıyla
kulakdan kalbe
Dökülen nağme-i Nevrûz ile
Tatvân okuruz
Rûhu, aşk ilmine âheng ile demsâz edenin
Hâk-ı pâkinde durup, rûhuna
Kur’ân okuruz
Bir Bayâti okuyup, Fikret;
ömür tazelesin
Biz de tâze-i mümtâzeye Divân
okuruz
Göllübağ’daki programın bir de ikinci ayağı
vardı. Şuydu ki, Zekeriyya Bican’ın bir ay kadar önce
basılan “Sekizinci Şehir” kitabını kutlamaktı.
Sekizinci Şehir deyip de
geçmeyin; Elazığ’ı, Harput’u ebedî kılmayı amaçlayan bu
kitap Bican’ın gönül okkasındaki sevgi mürekkebiyle yazılmış
475 sayfalık bir eserdir. Yine siz onun adının
“Sekizinci Şehir” olmasına bakmayın; aslında o Zekeriyya
Bican’ın kalbinde “ Birinci Şehir”dir ve Bican bu
eseri, şehrini birincilemek maksadıyla yıllarını vererek
hazırlamıştır. Bir hususu daha kaydetmeden geçmeyelim;
kendisi, nasıl sözü dinlenir, hoş-sohbet bir Harputluysa,
kitabı da öylesine hoş-okunur bir Harput güldestesidir.
O gün, bahçe Recep Bağcı’dan,
bohçe Zekerriyya Bican’dandı. Organize ise her zaman olduğu
gibi Manas Yayncılık adına Şener Bulut’a aitti. Panel
bitiminde “Sekizinci Şehir/Elazığ’a Harput’tan İnciler”
kitabından ötürü Manas Yayıncılık tarafından hazırlanan
plaketi İletişim Fakültesi Dekanı Hasan Kürüm Zekeriyya
Bican’a tikdim ettiler. (Sayın Valimiz o sırada
programları dolayısıyla kalkmışlardı.)
Büyük insanlar her zaman
büyüktürler; velev ki ölmüş olsunlar. Birleştirici,
bütünleştiricidirler. Fikret Memişoğlu da öyle; ölümünden
şunca yıl sonra bizleri bir araya topladı, unutulmaz bir gün
yaşattı. Ruhu şad olsun. Programa emeği geçen, katkısı olan
herkese teşekkürler.