8 Şubat 2001’de kaybetmiştik
Şeyhülmuharrirîn Ahmet Kabaklı’yı. 7. sene-i devriyesinde
bir grup kültür-sanat muhibbi
Manas’ta bir araya gelerek onu andık. Grubumuzun bir
de şeref misafiri vardı; İlimiz
Valisi Muammer Muşmal.
İki yıldan beri devam edegelen
Manas toplantılarından biri gibi başladı anma programımız.
Tek farkı, Şener Bulut’un kısa da olsa bir açış
konuşması yapmasıydı. Oturum Başkanı Hadi Önal,
Kabaklı Hoca’nın hayat hikâyesini okudu sonra. Ardından
yeğenlerinden Arif Kabaklı’ya ve Cemil Kabaklı’ya
söz verdi.
Her iki yeğenin de anlattıkları,
salondakiler tarafından alaka ile dinlendi. Gâh gözlerde
bulutlanmalar oldu, gâh dudaklarda ince tebessümler uçuştu.
Daha birkaç gün evvel hastanede ziyaret ettiğimiz Cemil
Kabaklı, amcasını anma programını işitir işitmez yatağı,
yorganı bir kenara itip, “ben iyiyim” diyerek koşup gelmişti
Manas’a. Bilmem, Cemil Kabaklı’yı tanıyan herkes de, benim
gibi onda amcasından tevarüs etmiş bir nezaket, bir tevazu,
bir ağırbaşlılık görür mü?
Günerkan Aydoğmuş,
konuşmasında, “Harput’ta Din Âlimleri” kitabının basıldığı
günlerde Kabaklı Hoca ile aralarında geçen bir muhavereyi
nakletti.
Bu fakire sıra geldiğinde;
hazırlığım tamamen başka bir metin olmasına rağmen –nedense
oracıkta– ani bir kararla Ahmet Kabaklı’nın bir vakitler
“İstanbul” sanat-edebiyat dergisinde yayınlanmış “Eski
Kavga” başlıklı şiirini okumayı yeğledim.
Kabaklı’nın yazarlığını,
edebiyatçılığını hepimiz biliriz de, onun şairliği hakkında
çok azımızın bilgisi vardır. Hatta kaçımız, kılı kırk yaran
bir eleştirmen olan Nurullah Ataç’ın, Ahmet
Kabaklı’nın henüz gençlik çağında yazdığı bir şiirinden
övgüyle söz ettiğinden haberdarız? 1952’de Ataç’ın
takdirine mazhar olan Hoca’nın şiirinin ilk bölümü şöyledir;
Şu gelen kadın sesidir,
Aklın donuklaşır serinlikte,
İçinde ihtilâl olur…
Anan sütü gibidir delilik,
Helâl olur.
Fakat nedense, Ahmet Kabaklı’nın
şiirleri söz konusu olduğunda benim hatırıma, onun en çok
sevdiğim “Fatih Söyler” başlıklı şiiri gelir. O
şiirin de bilhassa şu bölümü;
Karanlık çevrem dışıdır
İrfan ilen eğleşiriz
Şairler sofram başıdır
Sohbet ilen bilişiriz
Sevda padişah işidir
Usul ilen sevişiriz.
Sunucumuz Hadi Önal, sözü
Zekeriyya Bican’a verdiğinde o da bize Kabaklı ile
ilgili bir hatırasını anlattı. Bican’ın anlatımı çok hoştur,
zevkle dinlenir. Kalemi de kelâmından geri kalmaz. Bu yüzden
biz, onun, anlattıklarını yazıya geçirmesine taraftarız.
“Söz uçar, yazı kalır.” demiş ya atalarımız.
Masanın etrafı Kabaklı Hoca’nın
hayranı hemşehrileriyle sarılmıştı. Elbet her birinin ayrı
ayrı konuşması imkânsızdı.
Bedrettin Keleştimur,
elindeki dosyadan konuştu. Kabaklı’nın Elazığ’a dair
yazdıkları, Kabaklı’ya dair kendi yazdıkları vardı
dosyasında.
Necati Demir, şahsına
münhasır tarzıyla Ahmet Kabaklı için yazdığı iki dörtlüğü
okudu. Ve Hadi Bey, sözü Elazığ Musiki Konservatuvarı
Derneği Başkanı Feti Ahmet Deniz’e teslim etti. O da
bir girizgâhtan sonra sırayı Kabaklı Hoca’nın yıllarca önce
EMK’yla ilgili bir yazısını okuması için Naci Sönmez’e
devretti. Sönmez’in gazete kupüründen okuduğu yazıyı
müteakip ise Valimiz Muşmal’ın
diyecekleri vardı.
Muşmal, bu şehrin her meselesi
ile olduğu kadar kültürü, sanatı, edebiyatı ile de hemhâl
bir insan.Kültür adamı, sanatçısı, edebiyatçısı ile
de. “Elazığ Okuyor” kampanyası bütün Türkiye’de yankı
buldu, öteki illeri de ayağa kaldırdı, kitaba yöneltti. Türk
ailesinin ihtiyaç listesinde 180. sırada yer alan kitap,
Elazığlının ihtiyaç listesinde ilk onlara girmeye başladı.
Bu şehirde bir okuma heyecanı
yaşanıyor. Anneler-babalar, çocukları kitap okuduğu için
sevinçli. Öğretmenler, öğrencileri okuduğu için mutlu.
Öğrenciler, kitabı keşfettikleri için kanatlı. Kitapçılar,
satışları arttığı için kazançlı. Bir kültür aracı, aracısı
olan kitap, bu ilin ekonomik akışına canlılık getiriyor
artık.
Sonra Valimiz, Harput’tan,
restore edilen eski Valilik Konağı’ndan, yeniden ihalesi
yapılacak -inşaatı yarım kalmış- Kültür Merkezi’nden
bilgiler veriyor bize.
Nihayet söz perdesi kapanıp
saza geçiliyor. Feti Ahmet Deniz’in udu eşliğinde
Nihat Kazazoğlu ve Naci Sönmez hazirûna merhum
Kabaklı’nın sevdiği Harput türkülerinden mini bir konser
sunuyorlar. İlki, Hoca’nın pek hoşlandığı; “Yeşil yaprak
arasında kırmızı gül goncası.”
Manas Şiir Günleri’nin mutad
temmetini her onbeş olduğu gibi bu defa da Paşa Demirbağ
çekti. İki türkü meyânında bir gazelle programa son noktayı
yine o koydu.
Ahmet Kabaklı teşkilâtçı bir
insandı. Vakıf kurmuş vâkıf bir şahsiyetti. Yedi sene
evvel vefat etmiş olmasına rağmen bu soğuk şubat gününde bu
kadar insanı bir araya getiren de o idi. Kim yazmıştı o
dörtlüğü onun için;