26 Temmuz’da Gümüşhane
Belediye Başkanlığının ve Talat Ülker’in davetlisi olarak
eğitimci yazar ve şairlerimizden Muammer Aksoy, Lütfi Parlak
ve R.Mithat Yılmaz’la birlikte sabahın erken saatlerinde bir
davete icabet etmek dostlarla kucaklaşmak için yola düştük.
öğlen yemeğini Erzurum’da yedikten sonra akşama yakın bir
saatte Gümüşhane’ye vasıl olduk.
Burada bizi kardeşimiz ve
dostumuz demekle iftihar ettiğimiz bir gönül adamı, şair,
yazar ve öğretim üyesi Sayın Talat Ülker ile Cümle
dergisinden Sinan Yalçın ile Mesut Olgun karşıladılar. Biz
bu karşılamanın özünde ölümsüz bir dostluk ve kardeşlik
bağlarını gördük. Bir buket gül gibi bizlere ikram edilen
“CÜMLE” dergisini sayfa sayfa okuduk. Okudukça
hayranlığımızı gizleyemedik. Pırıl pırıl bir baskı ve dolu
dolu bir içerikle karşılaştık.
Gümüşhane’nin gönül dostları ve
Belediye Başkanı Sayın Mustafa Canlı’nın gayretleri ile
burada bir festival yapılıyordu. Bu festivalin adı ne olursa
olsun bizim gönlümüzdeki adı “Gümüşhane Güzellikler
Festivali” idi. Gördüğümüz her şeyde benzersiz bir güzellik
görüyorduk. Yemyeşil bir vadi içerisinde yer almış, buram
buram tarih kokan, mertlik kokan bir şehir, ortasında şehri
boydan boya kat eden Porsuk misali Harşik Çayı.
Misafirperver, insancıl, güler yüzlü, sımsıcak bakışları ile
bizleri kucaklayan Gümüşhaneliler.
Ertesi gün Belediye parkında
oturuyoruz. Bizlerin geldiğini duyan Gümüşhaneli şairler
Zülfikar Kaleli, Fatih Yalçın, Niyazi Karabulut, Osman
Nebioğlu birer birer yanımıza gelmeye başladılar. Sarıldık,
kucaklaştık. Şairin sermayesi şiirdir, şiirlerle söyleştik.
Tam o sırada Zülfikar Kaleli “Mehmet Şükrü Baş kim?” diye
bir sual sordu ben cevap vermeden Mithat bey beni işaretle
“Bu arkadaş” dedi. Demesiyle birlikte Zülfikar Kaleli
boynuma sarıldı. Birkaç kere öpüştük. Bir daha boynuma
sarıldı. “ Bu da Taşlıca’lı Dursun Elmas’tan.”diyerek bir
kere daha sıkıca sarmaladı ve yıllarca biri birine hasret
kalmış iki kardeş gibi özlem giderdik.
Şairin duygusal yüreği, hassas
gönlü burada da şairi ve şiiri tarif eder gibiydi.
Ertesi gün kahvaltıdan sonra
Trabzon’a doğru yola koyulduk. Hay taşına, toprağına kurban
olduğum ülkem! Demek ki biz bu ülke için yüz binlerce şehidi
beyhude vermemişiz. Döktüğümüz kanı beyhude bu vatana helal
etmemişiz. Her yüreğimiz yandığında durduk yere “Vatan sağ
olsun.” dememişiz. Böyle bir güzelliğe insanın bin canı olsa
binini de seve seve verir. Böylesine muhteşem güzellikleri
dört mevsim bağrında yaşatan bir ülke uğruna ölünmez de ne
yapılır?
Yeşilin her tonu ile kucaklaşmış
bir orman adeta gökyüzü ile birleşmiş gibiydi. Hayranlığımız
gözlerimizde okunuyordu. Trabzon’un o meşhur tepesinde
denizi ve orman tabakasını seyrederken dünyada bu
güzellikten daha güzel bir yerin olamayacağı kanaatine
vardık. Ve bu ülkenin vatandaşı olmaktan bir kere daha gurur
duyduk.
Cumartesi günü Gümüşhane Atatürk
Parkında şiir dinletisi vardı. Buna rağmen 1500 rakımlı
dünyada bir eşinin bulunmadığı söylenen Karaca Mağarasına
gittik. Burasını tarif edemeyeceğim için beni bağışlayın.
Burasını anlatacak yetenekte birisi değilim.
Şiir
Şiir Gümüşhane
Beklenen gün ve saat gelmiş,
Atatürk Parkında şiir dinletisi başlamıştı. Kimler yoktu ki
bu şölende Gümüşhane’den bu festivalin isimsiz kahramanı,
baş mimarı Talat Ülker, Zülfikar Kaleli, Fatih Yalçın ve
Osman Nebioğlu,
Trabzon’dan bir sanat ehli,
karikatürist ve gazeteci Harun Yavruoğlu ve Hayati Akçiçek.
Kahraman Maraş’tan Mehmet
Gözükara, Ahmet Kurnaz, Hanefi Kara ve Âdem Konan,
Edirne’den Rıdvan Canım.
Erzurumlu, Elbistanlı şairler ile
Elazığ’dan giden bizler ve bizleri yalnız bırakmayan
Elazığlı hemşerimiz gönül dostu İlköğretim Müfettişi
Zülfikar Darcan.
Karikatürist ve bir gönül adamı
Harun Yavruoğlu’nun karikatür sergisini zevk ve hayranlıkla
gezdikten sonra, sunucu Mesut Olgun’un nefis sunumu ile
başlayan etkinliğin ön sıralarında şehrin valisi ve eşi,
milletvekili, vali muavinleri, belediye başkanı, daire
müdürleri, şairler, yazarlar ve alanı dolduran onlarca şiir
sever.
Şairlerimiz bazen gözlerimizi
nemlendirdiler, bazen yüzümüzü güldürdüler her seferinde ise
büyük takdir ve sevgilerimizi kazandılar. Şiirler biri
birinden güzel biri birinden anlamlıydı. Şairlerimiz şiirin
damla damla güzelliklerini büyük bir ustalıkla
dinleyenlerine sunuyorlardı.
Bu yıl on dördüncüsü kutlanan
“Gümüşhane Güzellikler Festivali ne yazık ki sona eriyordu.
Plaketler veriliyor, resimler çekiliyor, bir tatlı Hayal
damaklarda silinmeyecek bir iz bırakıyordu.
Biz hala uyanmak istemediğimiz
bir tatlı rüyayı görür gibiydik.
Selam sana güzellikler yumağı
güzel şehrim Gümüşhane,
Selam sizlere, bu şehrin kültür
adamları, gönül dostları,