12. Ulusal Şairler
Şöleni dolayısıyla 11–12–13 Mayıs günlerinde Simav’daydık.
Şükrü Kacar, Günerkan Aydoğmuş, Hadi Önal, Şener Bulut ve bu
fakir. Bir de yanımızda Fırat TV’nin cevval kameramanı Ahmet
Sağdıç. Baştan sona bütün faaliyeti, konuşmaları, yaptığımız
gezileri kayda aldı. Şener Bulut’la beraber birçok kimseyle
röportajlar yaptı. Onları belli bir sıraya, düzene koyup
Fırat TV’de yayınlayacak.
Simav, adını alan
dağın kuzey eteklerinde kurulmuş; Batı Anadolu’yu içerlere,
Marmara Bölgesi’ni Ege’ye bağlayan ikinci derecedeki
yolların kavşağında 30.000 nüfuslu bir şehir. Bol yeşili,
zengin suları yüzünden ona “Yeşil Simav” deyenler de, “Küçük
Bursa” diyenler de haksız değil. Termal enerji kullanımı
sebebiyle hava kirliliği nedir bilinmiyor. Halısı,
kerestesi, kestanesi, fasulyesi, yöresel yemekleri, yâren
geleneği, folkloruyla apayrı bir güzellikler, zenginlikler
diyarı Simav. Dört yönden dağlarla sarılı bu şirin ve şiirli
ilçe coğrafî konumuyla olduğu kadar, tarihî seyri ve
sosyolojik yapısıyla da farklılık arz etmekte. Sözün özü;
gözü ve gönlü olan biri için Simav’ı tanıyıp da sevmemek
mümkün değil.
Bize göre Simav’ın
bir artısı daha var ki, o da şiir! Şiirler kadar kalplere
heyecan veren bu şehre yakışanı da bu! Şiirden azıcık nasibi
olan bir kimse, bu şehirde yaşamaya başlayınca nasıl olsa
bir gün “Şiir Akşamları” düzenlemeyi akıl edecektir.
Nitekim, 12 yıl önce böyle bir programı ihdas edenlerin
daveti üzerine gittik biz de Simav’a. 12. Simav Şairler
Şöleni’ne. (Bu noktada, etkinliğin adının “Simav Şairler
Şöleni” mi, yoksa “Simav Şiir Şöleni” mi olması gerektiği
hususunun gözden geçirilmesini arz etmek isteriz.)
Bu şölene biz
Elazığ’dan katılanlar düşündük ve dedik ki, “Simav sadece
güzel değil şanslı da aynı zamanda.” Çünkü şu anda Simav’ın,
“Hazar Şiir Akşamları” gibi uluslar arası bir faaliyetin
içinden; onun her yıl gerçekleştirildiği bir ilçeden gelen
Samet ERCOŞKUN adında bir kaymakamı var.
Samet Ercoşkun,
tevazuu ile bir halk adamı, bilgi ve birikimi ile bir kültür
adamı, basireti ve iradesiyle bir devlet adamıdır. Tarihte
bizim devletimizi yönetenlerin en az yarısı şairdir;
mürettep divanı olanlar vardır. Hemen tamamı sanatkârdır;
kültüre-sanata, kültür-sanat adamlarına arka çıkmıştır.
Simav o bakımdan şanslıdır ki, işte o silsileden bir devlet
adamı bu ilçeye Kaymakam atanmıştır. Şairi de, şiiri de,
şiir şölenini de himayesi altına almıştır.
Çok kalabalık bir
davetli topluluğu ile karşılaştık Simav ‘da. Olması
gerekenin birkaç katı… Böyle olunca da arada unutulan,
atlanılan kimse kalmasın diye her fırsatta şiir okutularak
kalabalık eritilmeye çalışıldı.
Şölen süresince üç
ismin öne çıktığını fark ettik; Kaymakam Samet Ercoşkun,
Yeşil Simav Turizm Derneği Başkanı Nurullah Kıratlı ve Şölen
Organizatörü Osman Karaaslan.
Samet Ercoşkun’u
yazdık. Nurullah Kıratlı, bu faaliyeti destekleyen; ancak
vitrinde pek görünmeyen mütevazı bir insan. Bu faaliyet için
onu da bir şans sayabilirsiniz.
Osman Karaaslan’a
gelince; bu Davudî sesli, Eyyubî yürekli şairle yıllar
öncesine varan gıyabî bir tanışıklığımız vardır. Şimdi bazı
sebeplerle kapatmış olduğu Simav-Anadolu dergisini bir
zevkle, şevkle postalardı adresime. Bir özenle, dikkatle
okurdum ben de ondaki yazıları, şiirleri. Ayrıca, “Osman
Karaaslan” ismine biz öteki dergilerden de aşinayız. Şu
mısralar onun hafızamızda yer etmiş çok eskilerden şarkı
tadında bir şiirindendir:
Bir
bakışta yandım mavi gözlere
Öyle
kapıldım ki şirin sözlere
Gün
boyu yatsam da sıcak dizlere
Saatleri saysam eksik çıkıyor.
Kimler yoktu ki
adıyla müsemma bu şölende; Ali Akbaş, Dilaver Cebeci,
Abdullah Satoğlu, Abidin Güneyli, Ahmet Otman, Osman Baş, M.
Nuri Parmaksız, İsmet Bora Binatlı, İsa Kayacan, Celal
Oymak, A. Ziya Öğütcen, Vedat Fidanboy, Ali Akçeken, Gündüz
Aydın, Yusuf Dursun, ve daha niceleri…
Bu isimlerin bir
kısmını dergilerden tanırız. Ama çoğuyla bunun ötesinde
Hazar Şiir Akşamları’nda tanışmış; bir dostluk kurmuşuz.
Mektuplaşırız, dergileşiriz, gazeteleşiriz. (Telefonlaşmak
mı? Onu pek bilmem de…)
Muhterem insan Ali
Akbaş’la tanışıklığımız Hazar Şiir Akşamları’ndan da
ilerilere gider. Eynal’daki odasından alıp Şener Bulut’la
üçümüz Çitgöl’de Şükrü Kacar Hoca’ya oturmaya gittiğimizde o
günleri de yâd ettik. Kacar Hoca’nın eşleri hanımefendinin
yaptığı çayları kaşık bulunmadığı için pipetle
karıştırdığımız o güzel Simav akşamını sanırım hiç
unutmayacağız.
“Türkiye’m”in
şairi Dilaver Cebeci, Simav’da bizleri şiiriyle
gururlandıran, hastalığıyla ise üzen bir abide şahsiyet
olmuştur. Eşleri Ayla Hanımefendi, onun önünde-ardında âdeta
koruyucu bir sabır meleğiydi.
Artık bir Elazığlı
saydığımız Ahmet Otman’la, Simav’da karşılaşmak başka
güzeldi. Yine Salihli’den Gündüz Aydın’la otuz yıla yakın
bir gıyabîlik ilk kez burada vicahîye dönüşüyordu. Satoğlu,
Güneyli, Oymak, Baş, Öğütcen’le ilk tanışmamız
Elazığ-Hazar’da olmuştu. Parmaksız, Kayacan, Binatlı ve
Akçeken’le bu ilk karşılaşmamız. Fidanboy’la geçen sene
Ahmet Otman’ın Salihli’de tertip ettiği şiir akşamında
birlikte şiir okumuştuk. Yusuf Dursun mu; onu İstanbullu,
hatta Yozgatlı sayan kim? O, Ali Akbaş’tan da önce ve daha
muhkem bir kayıtla Elazığlılaştırdıklarımızdan değil midir?
Simav’da sadece
şair olarak yoktu Elazığlılar. Dinleyeni tarzına hayran
bırakan, büyük halk sanatçısı Esat Kabaklı ile merhum Ahmet
Kabaklı’dan sonra Türk Edebiyatı Vakfı’nı ve Türk Edebiyatı
dergisini omuzlayan, mümtaz üslubuyla memleket meselelerinin
tercümanı Servet Kabaklı da vardı Simav’da. Servet
Kabaklı’nın konuşması ne kadar nezaketle yoğrulmuş yağ ü bal
idiyse, Esat Kabaklı’nın konseri de bir o kadar heyecanla
karılmış ihtişamda idi.
Simav programında
bir de Kiçir köyü gezisi oldu ki, anmadan geçmek eksiklik
sayılır. Kiçir, Simav’ın kuzeybatısında, 35km. mesafede,
Akdağ ormanlarının en gür olduğu bir bölgede kurulmuştur.
500 civarında nüfusa sahip Kiçir halkı tamamen Çerkez olup,
geçimi ormana dayalıdır.
Bizi görülmemiş
bir misafirperverlikle karşıladı Kiçirliler. Kadınıyla,
erkeğiyle, çocuğuyla hizmet yarışına giriştiler. Bir sofra
donattılar ki onca insana, o kadar insan daha olsaydı
doyardı. Bir kuş sütü eksikti derler ya, işte öyle!
Eskişehir’den gelen Kafkas oyunları ekibinin mest eden
gösterileri ayrı bir coşku katmıştı Kiçir gezimize.
Elazığ’a
döneceğimiz gün Kacar Hoca ve Şener Bulut’la ilçenin günlük
gazetelerinden Simav-Gazete Efe’m ile Belediye Başkan
Yardımcısı Hüseyin Güner’i ziyarete zaman ayırmayı ihmal
etmedik. Hoş intibalarla ayrıldık iki ziyaretten de.
Doğrusu, Simav’dan
dopdolu ve birbirinden hoş intibalarla, hatıralarla ayrıldık
demeliydim. Kaymakam Beyin muazzez eşleri Huriye Ercoşkun,
tahsis olunan arabayla bizleri gezdiren nezaket örneği
İbrahim Yavuz, Kiçir Köyü Muhtarı Dursun Ünal, Kiçir Orman
Kooperatifi Başkanı Fuat Çetinkaya ve hatta yaptığı
numaralarla herkesi hayrete düşüren, vantrölog Mustafa da bu
güzellikler yumağına dâhildir.
Böylesine mükemmel
bir faaliyeti hazırlayan, katkısı olan herkese sanat ve şiir
adına teşekkürlerimizi iletiyoruz Elazığ’dan. Dağı-ovası,
suyu-havası gibi şiiri de yeşil ve sıcak gördük Simav’da