Azerbaycan’ın Namık Kemal’i Elmas
Yıldırım, doğumunun 100. yılında Elazığ’da düzenlenen üç
günlük dolu dolu bir programla anıldı. 11, 12, 13 Nisan
günleri bu şehirde Elmas Yıldırım günleri idi. Türkiye
Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Azerbaycan
Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla
hazırlanan programa başta Elazığ Valiliği, Belediye
Başkanlığı, Fırat Üniversitesi, ETSO, Azerbaycan ve Avrasya
Yazarlar Birliği, Fırat Havzası Gazeteciler Cemiyeti ile
Manas Yayıncılık destek verdi, katılım sağladı. Fırat
Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden Yrd. Doç. Dr.
Enver Aras’ın hazırladığı “Hazar’dan Hazar’a Elmas Yıldırım”
adlı kitap Manas Yayıncılık tarafından basılarak okurların
istifadesine sunuldu.
-Kimdir peki Elmas Yıldırım?
-O bir şairdir, o bir yazardır, o
bir araştırmacı-derlemecidir, o bir dava adamıdır, o bir
rejim mağdurudur.
Türk dünyasında “Hürriyet ve
Vatan Şairi” olarak tanınan Elmas Yıldırım 1907’de Bakü’nün
Kale köyünde doğdu. Azerbaycan’ı işgal eden Sovyet yönetimi
tarafından üniversiteden atıldı. Ülkesinin kurtuluşu için
bazı dernekler kurdu, bazılarına üye oldu. Sonra bu
dernekler de kapatıldı. Rejim tarafından takip edildiği
yetmezmiş gibi bu kere de sürgünler başladı. Derbent’e,
Kırım’a, Aşkabat’a sürgün edildi. Kurşuna dizileceğini
anlayınca Aşkabat’tan eşi ve üç aylık oğlu Azer’le kaçtılar.
İran’da yakalandılar ve ailecek tutuklandılar. Ağır
işkencelerden sonra nihayet serbest bırakılarak Meşhed’e
gönderildiler.
Yıldırım, İran’da maddî-manevî
büyük sıkıntılar yaşar. Bir yolunu bulup Türkiye’ye kaçar.
Önce Van’a, oradan da Elazığ’a gelir.
Türkiye, Elmas Yıldırım’a kucak
açar; Elazığ, onu bağrına basar. Elazığ’daki Hazar Gölü
(Gölcük) ona Azerbaycan’daki Hazar’ı hatırlattığından sık
sık bu gölün kıyısına gider, dertleşir, ağlar, şiirler
yazar:
Aç koynunu, uzaktan
gelmişim, çok yorgunum;
İli, yurdu çalınmış
bir garip Kafkaslıyım;
Zannetme ki yoksulum,
Kürlüyüm, Araslıyım;
Bakü’den ayrılalı
yakın zamandır, Gölcük!..
Palu’nun köylerinde, Keban’da,
Ağın’da, Hankendi’de, Baskil-Aydınlar’da,
Tunceli-Nazimiye’de ve Malatya-Kale’de çeşitli görevlerde
bulunur.
Elmas Yıldırım’ın Bakü’nün
Kale’sinde başlayan ömrü nihayet Malatya’nın Kale’sinde sona
erer. 14 Ocak 1952’de Kale Nahiye Müdürü iken vefat eder.
Kabri Malatya-Sancaktar mezarlığındadır.
Biz o gün Azerbaycan heyetini
Malatya’da karşıladık. Malatya Belediyesi’nin Dede Korkut
Tesisleri’nde verdiği akşam yemeğini müteakip gece Elazığ’a
hareket ettik. Ertesi sabah üç gün devam edecek faaliyetin
“başla”sı protokol ziyaretleri ile verilecekti.
Gelenler arasında Ankara’dan
Elmas Yıldırım’ın oğlu Azer Elmas’la, Bakü’den kardeşi oğlu
Hacıağa Elmaszade de vardı. Azerbaycan Yazarlar Birliği
Başkanı Anar, Bekir Nebiyev, Nazif Gahramanlı, Marif Teymur,
Fikret Goca, İlgar Fehmi, Vagif Behmenli, Edalet Esgeroğlu,
Reşad Mecid, Meleyke Memmedova, Refik Semender, Fuzûlî
Orucov diğer misafirlerimizdi. Ayrıca Ankara’dan Yakup
Deliömeroğlu, Ali Akbaş, Mevlüt Uluğtekin Yılmaz, Cihan
Özdemir, Lütfi Şehsuvaroğlu, Arslan Tekin, Derya Cesur,
Bülent Mortaş, Doğan Yener.
Protokol ziyaretlerinden sonra
Anadolu Lisesi’nde gözler yaşartan bir program. Elazığ
Belediyesi’nin gönüller kabartan faaliyeti ondan sonra.
Belediye Mehter Takımının konseri Azerbaycanlı
misafirlerimizin ruhlarını kanatlandırıyor. Başkan Süleyman
Selmanoğlu’nun konuşmasıyla gönül sularında nilüferler
açıyor. Törenin yapıldığı sokağa “Elmas Yıldırım Sokağı”
levhası çakıldıktan sonra Harput’a yükseliyoruz. Harput’tan
ver elini Sivrice, biz geldik Hazar Gölü! Valimiz Muammer
Muşmal, Belediye Başkanımız Süleyman Selmanoğlu da bizimle.
Büyük Hazar’dan getirilen su, mini bir merasimle Valimiz
Muşmal’ın eliyle küçük Hazar’a dökülüyor. Olup bitenlere
kalp gözüyle bakanlar, o saat Gölcük’ün nasıl kabarıp
büyüyerek Hazarlaştığını fark etmişlerdir. Göl kıyısında
Meleyke Memmedova’dan duygu yüklü şiirler. Bir şiir de bizim
şairimiz Günerkan Aydoğmuş’tan.
İkinci gün, Elmas Yıldırım
Sempozyumuna ayrılmıştı. Üç oturumlu sempozyum Fırat
Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezindeydi. Her oturumun
başkanı ve konuşmacıları ayrı ayrıydı. O günün akşamı,
Hazar’dan Hazar’a Müzik Şöleni’yle ruhların enginlere açılma
akşamı oldu.
Muhteşem konserin büyük bölümü
Kenan Çimtay yönetiminde Harput türküleri. Yrd. Doç. Dr.
Güldeniz Ekmen Agiş yönetiminde ise Agiş tarafından
bestelenmiş Elmas Yıldırım şarkıları. Arada Memmedova’dan
şiirler.
13 Nisan, Cuma günü ilk işimiz
Hankendi’ni ve Elmas Yıldırım’ın orada kaldığı evi ziyaret.
Hankendi Belediye Başkanı Avni Keskin öyle güzel bir
karşılama, konuşma ve uğurlama yaptı ki, duygulanmamak elde
değildi. Beldenin en geniş-güzel caddesine Keskin de “Şair
Elmas Yıldırım Caddesi” adını verdi ve dikilen levhanın
örtüsü misafirlerle beraber kaldırıldı. Hankendili bir
hanım-anne kürsüye kadar gelip hepimizi ağlatan bir konuşma
yaptı. Bir başka hanım-annemiz, Elmas Yıldırım’ın 60 yıl
önce babasına hediye ettiği kahve tepsisini törene
katılanlara göstererek “vefa” denen, “hediyeye/hatıraya
saygı” denen hasletimizi tescil ettirdi.
Henkendi’nde bizi ağlatan bir şey
de; Meleyke Memmedova’nın; “Türkiye’deki Hankendi’ne gelip
güzel güzel konuşabiliyorum. Fakat ben kendi ülkemdeki,
Karabağ’ımın başkenti Hankendi’ne gidemiyorum,
konuşamıyorum.” sözleri oldu.
Öğle vakti Keban’daydık. Orada da
bizleri genç Kaymakam Hüseyin Çakırkaş ve Belediye Başkanı
Ramazan Çelik ağırladılar, uğurladılar. Bu iki yönetici de
genç, dinamik ve ikisi de kültüre, sanata düşkün insanlar.
Onlarla baraj kıyısındaki zirveye çıkarak Keban’ı ve Baraj
Gölü’nü seyrettik. Ufkumuz açıldı. Yolcu yolunda gerek deyip
Ağın’a doğru yola revan olduk.
Elazığ’da en fazla Ağın’da
kalmıştı Elmas Yıldırım. Kaldığı ev gezildi, resimler
çekildi. Ağın Kaymakamı Mustafa Kılıç henüz çok genç ve
Ağın’da yeni. Onu ilk kez görüyor ve tanıyoruz. Belediye
Başkanı Mustafa Yentür’le ta feribota kadar gelerek
misafirlerimizi karşıladılar.
Akşamın programı; Niyazi Yıldırım
Gençosmanoğlu Kültür Salonunda şiirdi. Azerbaycan’dan,
Ankara’dan gelenler ve Elazığlı şairler gecenin geç
vakitlerine kadar şiir okudu, şiir dinledi. Bütün Ağın halkı
kadınıyla-erkeğiyle oradaydı. Programın sunuculuğunu ev
sahibi de sayılan Günerkan Aydoğmuş’la Azerbaycan’dan Reşat
Mecid yaptılar.
Ağın’da kaldığı yıllarda Niyazi
Yıldırım’la Elmas Yıldırım arkadaşlıktan öte dost olurlar.
Adaş oldukları gibi şiirdaş, fikirdaş olurlar. İkisi de
yakın üslupta bu milletin şiirini, destanını yazarlar.
14 Nisan sabahı misafirlerin ilk
uçakla Elazığ’dan ayrılması. Kafileden kopan Mevlüt
Uluğtekin Yılmaz’la Günerkan Aydoğmuşların evinde saat
14.00’e kadar söz, sohbet. Şener Bulut’la, Bedrettin
Keleştimur da orada. 15.00 uçağını kaçırmaya ramak kala
Aydoğmuş’un arabasıyla Uluğtekin’i hava alanına yetiştirme
ve dört kişilik uğurlama ekibinin el sallaması.