31 Mart günü sabahı, erken saatlerde
evimin telefonu çaldı. Uykulu gözlerle telefonu açtığımda
karşımdakinin eğitimci şair Sayın Hadi Önal olduğunu
anladım. Bana hitaben bizler Manas'tayız. Kahvaltıyı burada
yapacağız hemen gel diyordu. Kimler var dediğimde bir isim
söyledi ki kanatlanıp uçmama yetti bile. Kanat takıp uçma
diye bir tabir vardır ya tıpkı onun gibi Nasıl giyindim,
nasıl oraya gittim hatırlamıyorum.
Manas Yayıncılığa gittiğimde günümüzün
yaşayan en büyük şairi, bir gönül adamı, muhterem insan
Sayın Bahaeddin Karakoç'u karşımda gördüm. Ellerinden
öptüğümde bir ilkokul öğrencisi gibi heyecandan titrediğimi
hissettim.
Burada Manas Yayıncılığın sahibi Sayın
Şener Bulut, eğitimci şair Sayın Hadi Önal, ve Nida
kızımızla ömrümüzde unutamayacağımız bir kahvaltı yaptık.
Bir masada o ulu çınarla oturmak, aynı masada onunla yemek
yemek, onunla sohbet etmek bizler için büyük bir zevk, büyük
bir onurdu ve bizler bu zevki, bu onuru doyasıya yaşadık.
Sayın Karakoç' un Elazığ'a davet
edilmesinde Sayın Şener Bulut ve Özel Harput Okulları sahibi
ve Genel Müdürü Sayın Osman Elçi'nin gayret ve çabaları
etkili olmuş. Ve bu ulu çınar Elazığ'a teşrif ederek bizleri
onure etmişlerdi. Perde arkasındaki görünmez kahramanlar ise
Sayın Hadi Önal'dı. Böylece Sayın Hadi Önal'ın büyük bir
temsil kabiliyeti olduğunu da tekrar anlamış olduk.
Harput Özel
Okulları
Bu grupla birlikte Harput Özel
Okullarına geldiğimizde bizi kapıda bu okulların sahibi ve
kurucusu Genel Müdür Sayın Osman Elçi karşıladı. Osman Elçi
her zamanki gibi yine güler yüzlü yine misafirperverdi. Ama
bu gün daha bir farklı görünümdeydi. Bu ulu çınarı saygı ile
ellerinden öpüşü, O'nu ağırlamanın haklı bir gururunu
taşıyordu. Okul müdürü Sayın Necmettin Yılmaz ve Sayın Ergün
Doğan, matematik öğretmeni baba dostu Sayın Enver
Özensoy'unda aramızda yer almaları yaratılan ortamın tadını
doyulmaz kıldı. Hele Enver Özensoy'un tarihten bir yaprak
gibi bölüm bölüm anlattığı yaşanılmış olayları kendisine has
tatlı esprileri ile süslediğinde tadına doyum olmaz bir
güzellik oluşuyordu.
Öğlen yemeğini bu gurupla Müdüriyette
yediğimizde de bu doyumsuz sohbet devam etti. Dediğim gibi
bu gün bir başka gündü sanki bütün sevdiklerimizi Cenabı
Allah bir araya getirerek bizlere bir lütuf bir armağan
nasip etmişti.
Saat 14'ü gösterdiğinde bu okulun
konferans salonunda büyük üstadın onuruna düzenlenen "Üstada
Saygı Programı" başladığında nefesler tutulmuş heyecanlar
doruklara çıkmıştı. O müthiş sunuş yetenekleri ile programa
renk katan Harput Özel Okulları öğretmenlerinden Sayın
Fahriye Bozdemir ve Sayın Ömer Faruk Er'in doyumsuz takdim
ve hitabetleri ile gerek Özel Harput Okulları öğrencilerinin
gerek Mehmetçik İlköğretim Okulundan gelen öğrencilerin
nefis okuyuşlarıyla büyük şairimizin şiirleri okunmuş,
dinleyenlerin gönül tellerini okşamış, gözlerinin
yaşarmasına sebep olmuştu.
Bu okulun öğrencileri gerek hal ve
hareketlerinden gerekse şiire ve edebiyata olan
yatkınlıklarından bu okulun eğitim ve öğretimdeki yerini de
ispatlamış oluyorlardı. Bu okulun Edebiyat dalında böylesine
yüksek seviyeye gelişlerinde bu okulun başarılı Edebiyat
öğretmeni Sayın Hadi Önal'ın imzasını görmek de ayrıca bir
iftihar vesilesiydi. Demek ki istenilince eğitim ve öğretim
en yüksek doruklara eriştirilebiliyordu. Öğretmeninin
başarısı öğrencilerine nasıl yansıyor öğrenci nasıl
yetiştiriliyor, başarı nasıl elde ediliyor açık bir şekilde
kendini gösteriyordu.
Bütün bu güzellikler içerisinde sahneye
davet edilen Üstadımız Sayın Bahaeddin Karakoç bütün
yorgunluğuna rağmen oturmayı kabul etmemiş ayakta bu okulun
yöneticilerine, öğretmenlerine, öğrencilerine içtenlikle
teşekkür ederek gördüğü güzelliklerden gördüğü başarıdan
nasıl etkilendiğini, nasıl gururlandığını ifade ederek
teşekkürleri dile getirmişti.
Sayın Karakoç bu okulun tüm öğrencileri
ile adeta bire bir ilgilenmiş, sınıf sınıf dolaşarak onlarla
hasbihâl etmiş, onlara geleceğin istikbalin istikametini
göstermiştir. Öğrenciler de böyle bir ustanın, böyle bir
şiir sultanının tembih ve nasihatlerine coşkulu alkışları
ile cevap vererek anlatılanları benimsediklerini ifade
ettiler.
Özel Harput Okullarının bu gibi
etkinliklerin altına imzalarını atmaları takdire şayan bir
girişimdir. Bu Okulun gerek Hazar Şiir Akşamlarındaki
misafirperverliği gerekse Sayın Karakoç'a böylesine anlamlı
bir etkinliği hazırlamaları güzel sanatlara, edebiyata,
şiire, şaire ve sanata ne derece önem verdiklerinin de güzel
bir örneği idi. Bir şehrin, bir yörenin sanat adına kültür
adına tanıtımında ön ayak olmak; böylesine güzel
etkinliklerin halkla bütünleşmesini sağlamak onlar için
onurlu bir görevi yerine getirme mecburiyeti gibiydi. Zaten
bu okulun eğitim ve öğretimdeki başarıyı yakalaması bu
etkinliklerle iç içe oluşunun bir kanıtıydı.
Bu etkinlik kare kare fotoğraflarla,
her iki televizyon kanalımızın gönderdikleri kameralarla
görüntülenerek akşam ve gece haberlerinde ELAZIĞ halkına
sunulmuştur.
Sayın Karakoç dinlenmek, yorgunluğunu
gidermek yerine buradan Mehmetçik İlköğretim Okuluna, oradan
Bahçelievler İlköğretim Okuluna, oradan da Org. Bedrettin
Demirel Lisesine giderek idareci ve öğrencilerle buluşmuş
onlarla şiir üzerine, edebiyat ve gelecek üzerine sohbet
ederek gençlikten ne istediğimizi, gençliğe olan güvenimizi
anlatmıştır.
Öpülecek
Eller Öpülüyor
Daha önce Manas'ın gönül adamı Sayın
Şener Bulut'un büyük çabaları sonucu hazırlanan program
çerçevesinde o akşam Devlet Klasik Türk Müziği Konser
salonunda Sayın Bahaeddin Karakoç'a "SAYGI GECESİ"
düzenlenmesi program dâhilindeydi. Bu geceye Sayın Valimiz
adına katılan Vali Yardımcısı (Sivrice Kaymakamı) Sayın
Samet Ercoşkun, Belediye Başkanımız Sayın Süleyman
Selmanoğlu, Milli Eğitim Müdürümüz Sayın Nihat Büyükbaş, İl
Kültür ve Turizm Müdürümüz Sayın Tahsin Öztürk, daire
müdürlerimiz, yerel basınımızın değerli mensupları, şiire
gönül vermiş şair dostlarımız ve seçkin dinleyici gurubunun
hazır bulunmuştu.
Sayın Karakoç'un şiirlerinden bazıları
gerek Özel Harput Okulları öğrencileri ve gerekse Mehmetçik
İlköğretim Okulu öğrencilerini tarafından öylesine heyecanla
öylesine içten okundu ki dinleyenlerin gözlerinin yaşardığı
açıkça görülüyordu.
Bu gece burada damla damla şiirler
terennüm ediliyordu. Bu gece burada şiir severler şiire
doyuyorlardı. En önemlisi bu gece burada şiirin duayeni
karşımızda bir çınar gibi dimdik duruyordu. Onun bu duruşu
ile her şey daha güzel her şey daha anlamlıydı.
Bu gece sahne alan Elazığ'ın
yetiştirdiği sanat elçileri Sayın Nihat Kazazoğlu'nun, Sayın
Paşa Demirbağ'ın ve Fırat Üniversitesi Türk Halk Müziği
karosunun ve Sayın şefinin söyledikleri türkülerle
gönüllerimizde yer ettiler.
Sayın Karakoç sahnedeki yerini
aldığında nefesler tutulmuştu. Üstadımız önce Elazığ'a ve
Elazığlıya olan derin sevgi ve muhabbetini dile getirmiş,
sonrasında Türk'ün Türk'ten başka dostu olmadığını, ömür
boyu aradığı ve önem verdiği en önemli vasfın vefa duygusu
ve güzel ahlak olduğunu, bu unsurların olmaması halinde
hiçbir şeyin güzel olamayacağını tecrübelerine dayanarak bir
güzel telkin ve tembih ediyordu.
Gecenin anlam ve önemini ifade eden
Sayın Vali Muavinimizin bu büyük çınarın ellerinden öpmesi
Onun büyüklere, edebiyata, sanat ve sanatçıya karşı olan
saygısını gösteren bir vefa örneği idi. Şairimiz hakkında
konuşan Fırat Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim
Üyesi Doç. Dr.Sayın Tarık Özcan'ın, İl Milli Eğitim
Müdürümüz Sayın Nihat Büyükbaş ile Kültür Turizm Müdürümüz
Sayın Tahsin Öztürk'ün söyledikleri ise bu gecenin neden bu
kadar önemli olduğunu ifade etmeye yeterliydi.
Fahri Hemşehrilik Beratı
Gecenin anlamını anlatmak üzere kürsüye
gelen Belediye Başkanımız Sayın Süleyman Selmanoğlu'nun
Sayın Karakoç için "Belediye meclisinin ilk toplantısında
Sayın Karakoç'a Elazığ'ın fahri hemşerilik beratının
verilmesi için teklif götüreceğini ve bu yolda gerekli
kararın alınacağını" söylemesi bütün salonun ayakta
alkışlamasına sebep olmuştu. Sayın Başkan'ın Sayın
Karakoç'un ellerini öptüğünde salondaki hava görülmeye
değerdi. Bu gece ELİ ÖPÜLECEKLERİN ELİ ÖPÜLÜYORDU. Bu oluşum
Elazığlının vefaya, dostluğa, sanata ve sanatçıya hele hele
Bahaeddin Karakoç gibi büyük bir şaire ne kadar önem
verdiğinin bir göstergesiydi.
Özel Harput Okulları Genel Müdürü Sayın
Osman Elçi'nin Sayın Karakoç'un büyük boy bir resmini üstada
takdim ederken bu büyük üstadın gözlerindeki ifadede sevgi
ve saygının adeta tarifi yapılıyordu.
GÜLE GÜLE SAYIN KARAKOÇ
O gecenin sabahında aynı dostlar
grubuyla Manas'ta kahvaltımızı yaptık. O gün yapılacak
işlerimiz çoktu ve üstadımızın televizyon programı vardı. Ne
yazık ki üstadımız bütün bu koşuşturmalar sonucu oldukça
yorgun düşmüştü. Bu yüzden bütün programlar iptal edildi.
Akşam da Sayın Şener Bulut, ve Hadi Önal'la birlikte saat 21
de üstadı Adana'ya yolcu ettik.
Yolun ve bahtın açık olsun Sayın
Karakoç. . . İyi ki Türkiye'de doğmuşsun iyi ki Türk
doğmuşsun ve iyi ki Şair olmuş, en önemlisi iyi ki bizlere
dost olmuşsun.
Bendeniz ise bu gün büyük bir
sorumluluk ve yük altındayım. Tarif ettiğim bu güzelliklerin
kahramanı Sayın Karakoç'u anlatmak gibi bir sorumluluğun
içine düştüm. Siz de bilirsiniz ki büyüğe büyüklüğünü
anlatmak kolay olmasa gerek.
Başta Sayın Üstadım olmak üzere tüm
okurlarımdan ismini zikrettiğim ve yer darlığı nedeniyle
isimlerini yazamadığım tüm dostlarım beni bağışlasınlar.
Çünkü onu anlatmaya ne gücüm nede kalemim yeter. Bu oluşumu
meydana getiren Manas'ın gönül adamı Sayın Şener Bulut'a,
Özel Harput Okulları sahibi ve Genel Müdürü Sayın Osman
Elçi'ye, perde arkasındaki görünmez adamlar Sayın Hadi
Önal'a, bu geceye katılan Devlet Erkânına ve tüm şiir
dostlarına ve o büyük şaire saygılarını sunup ta vefa
duygularını arz eden herkese şahsım ve gazetem adına
teşekkür ediyorum.
Bak işte, notlar karıştı, ezgiler
muhalif
Hava kurşun gibi ağır, yağmursa
arsız.
Ey benim alfabemdeki kadim Elif,
Ne güzellik, ne tat var baharsız
Güzellikleri yaşamak için geleceğim
sana
Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı
bana
—Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Kollarımız açık, gönlümüz açık, sizi
bekliyoruz Sayın Karakoç sizi, özlem dolu yüreğimizle….