Elbette bilirsiniz Allah’ın ilk emrinin, “ikra” yani “oku”
olduğunu.
Allah’ın emri böyle; eğitimin, kültürün, tarihin gereği
böyle. Söylemlerimiz, demeçlerimiz de böyle. Böylesine böyle
de; toplum olarak sanatın, kültürün, edebiyatın bir ferdi
olarak bizler neredeyiz? Bizler hâlâ çağın çok gerisinde
okumayan, öğrenmeyen insanlarız.
İlimizin yetiştirdiği bir edebiyat ehli, bir kültür
sevdalısı, bir eğitimci, bir yazar sevgili Lütfi Parlak’ın
üç yıldan fazla bir zaman diliminde alın teri dökerek, büyük
bir emek vererek yazdığı 318 sayfa, tertemiz baskı, dopdolu
bir içerikle yazılan ve ilimizde bir kültür yuvası olan
Manas Yayıncılık tarafından bastırılan Behramoğlu Balak
romanından kaç kişi haberdardır? Elazığ ki romanın kahramanı
olan Balak Gazi ile özleşmiş; onun ismi ile okulu ile parkı
ile anıtı ile anılır olmuştur. Bu isim gönüllerde yer
etmiştir. O yöremizin kahramanıdır, Buna rağmen bu romanın
varlığından habersiz, bir vilayet ve o vilayetin bütün
fertleri. Bu noksanlığı anlamak ve kabullenmek mümkün
değildir. Oysa bir kültür ve edebiyat sevdalısı olan Sayın
Valimizin; toplumun her ferdi ve her sorunu ile bire bir
ilgilenen Sayın Belediye Başkanımızın; bir kültür yuvası
olan göz bebeğimiz üniversitemizin Sayın Rektörünün;
eğitimin başında olan ve bir eğitim gönüllüsü olan Milli
Eğitim Müdürümüzün bu gibi olumlu faaliyetlere biraz daha
yakın olmaları gerekmektedir. Bu yakınlık nasıl olmalıdır ve
neler yapılmalıdır sorusunu sizler bana sormadan ben
cevabını vereyim. Bu gibi eserler Valiliğimizce bütün ilçe
kaymakamlıklarına önerilmelidir. Belediyemizce bu kültürel
eserlerin alımı ile bu gibi oluşumlar desteklenmelidir. Keza
Üniversitemiz kendisine bağlı bütün birim ve kütüphanelere
bu eserleri almak ve okunmasını temin etmek, öğrencilerini
bu eserlerle buluşturmak ve bilgilendirmek konumunda
olmalıdır. Milli Eğitim Müdürümüz bütün okullara özellikle
Balakgazi Lisesine bu kitabın alımı, öğrencilere tanıtımı,
okutulması için ön ayak olmalıdır.
Kısaca bu hizmet yarışında herkes kendisine düşen görevi
mutlaka yerine getirmelidir. Zira ortada gurur
duyabileceğimiz bir eser vardır. Bu eserin raflarda kalması
bir büyük eksikliktir. Bin adet basılan bu eserin bir ay
içerisinde tüketilmesi ikinci, beşinci, hatta onuncu
baskısının yapılması gerekirdi. Zira bu Elazığ’ın özlem
duyduğu bir ihtiyacın giderilmesidir. Bu bir kültür ve
hizmet yarışıdır.
Bu hizmet ifa edildiğinde görülecektir ki her Elazığlı,
Balak Gazi’nin kim olduğunu, tarihin önemli sayfalarında yer
alan bu kahramanın Türklük adına neler yaptığını ve bizlere
ne gibi bir miras bıraktığını net bir şekilde görecek ve
böylece bir ulvi görev yerine getirilmiş olacaktır. Bunun
yanında hem bu güzelim esere ve hem de yazarına sahip
çıkılmış, destek verilmiş olunacaktır. Bu görevler yerine
getirilmedikçe edebiyata, kültüre yönelik eserlere sahip
çıkılmadıkça yazılan her eser tozlu raflarda unutulacak ve
böylelikle bu eserler gelecek nesillerimizin istifadesinden
mahrum edilecektir.
Mademki Elazığ’a kültür şehri diyoruz; o halde başta
yukarıda saydığımız makamların, sivil toplum örgütlerinin ve
tüm Elazığlıların kendi tarihine, bünyesinde yetiştirdiği
yazarlarına ve eserlerine sahip çıkmaları bir zarurettir. Bu
bir ihtiyaçtır.
Yarınki yazımda bir başka eser ve bir başka yazarla sizleri
buluşturmak üzere kalın sağlıcakla…