Belekçe, rahmet
dolu bakışların, gönül alkışlarının, edep içre kıyama
kalkışların, zahmetten çok gayrete dönen yokuşların
aşılacağı inancının yaşandığı bir sabır, bir sükût, bir
tahammül yürüyüşünün daha ilk soluklarındayız… Doğu ve
Güneydoğu’nun; bahtlı, tahtlı, otağlı şehri, Elâzığ’da; son
yirmi yıldır başta Uluslar arası Hazar Şiir Akşamları,
Elâzığ 1. Ekonomi Kurultayı olmak üzere birçok önemli
projeyi hayata geçiren vefalı dostların bir büyük ahdine
şahit oluyoruz; --Elazığ’dan, aydınlık Türkiye’ye kalemle
yürüyüşün en vakarlısını yapmak!.
Evet, 4–6 Mayıs
2006 Tarihlerinde, Elâzığ’da; --Manas Yayıncılığın bir büyük
organizasyonu var! Tarihi bilimsel araştırma, halk bilimi,
inceleme, roman, şiir vs edebi türlerde her birinin ses
getireceği 12 eserin görücüye çıkacağı/ okuyucusu ile
buluşacağı tarihi günler!
Bu güzel
programın; 6 Mayıs tarihi gibi, bu milletin kalbi
yakınlığının ve duyarlığının bulunduğu, Hıdrellez Gününde
olması, --bir tesadüf veya bir rastlantı değil. Olsa, olsa
bir tevafuktur. 6 Mayıs Hızır ve İlyas(as) buluştuğu gündür.
Toprağa, tabiata bereketin düştüğü, rahmet dileklerinin
kabul olunduğu gündür.
Ve aynı zamanda;
Anadolu’nun Türkleşmesinde ve Haçlı seferlerinde çok önemli
rol oynayan Harput Hükümdarı Belek Gazi’nin şahadetinin
781’inci yıldönümüdür. Ve, burada belirtmek isterim, Kültür
Bakanlığının katkılarıyla, Belek Gazi’nin hayatı; --Dramatik
Belgesel olarak sahneye konulacak!..
Doğu ve
Güneydoğu’nun İç-Batı Anadolu’ya açılan huzur penceresinden
Türkiye’ye, gönül coğrafyamıza ilk olarak, Fırat’a ‘gem
vurulan..’ Keban’dan çok yüklü ve anlamlı mesajlar
verilecek. Esasen bu yüklü mesajı en duyarlı çerçevede
şairimiz vermişler;
“Bu şiir,
Şol cennetin
sayılı ırmaklarından
Fırat üstünedir..
Fırat’ı emziren
Karasu, Munzur
Ve Murat
üstünedir..
Süzülüp gelirler
“Cennetin terci” kaynaklarından
Efsaneler âb-ı
hayat üstünedir.
Bizim susuzluktan
bağrımız yanık..
Sevdamız, şol
cennetin ırmaklarından
Fırat üstünedir.
Fırat,
Başıboş vahşi bir
at değil artık…
Asil bir küheylan
gibi
İtaat üstünedir.”
Buradaki program,
Keban Kaymakamlığı ve Belediye Başkanlığının ev sahipliğinde
gerçekleştiriliyor. Azerbaycan Yazarlar Birliği Başkanı Anar
Bey’inde katılacağı programda, F.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Görevlilerinden Prof. Dr.
Ahmet Buran’ın büyük bir titizlikle hazırladığı; “Aşık Nimri
Dede(İsmail Dehmenoğlu) bütün yönleri ile anlatılacak. Bir
noktada, --Nimri Dedeyi tanımak, bu coğrafyanın köklerini
tanımaktır. O Nimri Dede ki, 1909 yılında Elâzığ’ın Keban
İlçesine bağlı Nimri(şimdiki adıyla Pınarlar köyünde dünyaya
geliyor) Mahlasını köyünün eski adından alıyor. Nimri Dede,
tıpkı bir Aşık Veysel stilinde coşku ve cezbe ozanıdır.
Anadolu’nun manevi fatihi Piri Türkistanî Ahmet Yesevi ve
her biri onun talebesi hükmünde olan Hacı Bektaşi Velilerin,
Hacı Bayram Velilerin, Yunus Emrelerin 13. asırdaki manevi
iklimini 21. asra taşıyan bir tasavvuf, bir Anadolu
erenidir… Nimri Dedenin, 1966 yılında Konya’da düzenlenen
Türkiye Âşıklar Bayramlarına katıldığını görüyoruz. O’nun,
“insan olmaya geldim” şiiri o kadar berraktır ki;
“İkilik Kinini
İçimden Atıp
Özde Ben Bir İnsan Olmaya Geldim
Taht Kuralı Ariflerin Gönlüne
Sözde Ben Bir İnsan Olmaya Geldim
Serimi Meydana Koymaya Geldim
Meğerse Aşk İmiş Canın Mayası
Ona Mihrab Olmuş Kaşın Arası
Hakkın İşlediği Kudret Boyası
Yüzde Ben Bir
İnsan Olmaya Geldim
Serimi Meydana Koymaya Geldim..”
Burada, Anadolu
için, --yer küresinin cazibe merkezi ve Fırat Nehri için
de, cennet vadisi gibi bir ifade kullanırsak yeridir! Hele
doğu ve güneydoğu Anadolu Bölgemiz; --üç kıtanın birbirine
en fazla yaklaştığı, üç tevhit dininin doğduğu, her karış
toprağının ilim ve hikmet sahibi büyük zatlara makam olduğu,
Fırat gibi cennetten damlalarını alan asude bir nehir ile
tarihi medeniyetlere beşiklik ettiği, bereketlendirdiği ve
ışıldadığı bir coğrafyadayız.
Elâzığ’ın Keban
İlçesini de, en iyi bir şekilde rahmet mekân Niyazi Yıldırım
Gençosmanoğlu tasvir etmişlerdir. ‘Keban Güzellemesi’ isimli
şiirinde şairimiz şöyle seslenir;