Kitap okumuyoruz diye
hep şikâyet ederiz. Okumayanlar da; okunacak kitap mı var?
diyerek kendilerini savunurlar. Kimin haklı, kimin haksız
olduğu kaybolup gider. Unutmamak gerekir ki marifetin
iltifata tabi olduğu gibi, iltifatın da marifete göre
şekillendiği açıktır. Öyleyse gerçekten; ideolojilerden
arınmış, kişi veya kişilerin menfaatinden uzak… Tertemiz
kitaplara ihtiyaç var. Yoksa her birinde ayrı bir hizbin
kokusu gelen kitapların çokluğu, bir anlam ifade etmez.
Hatta bazı yönlerden zararlıdır da. Çünkü bütün ideolojik
çatışmaların stratejisini kitaplar belirler.
Meseleye bu cepheden
baktığımızda kitapların çokluğu ve okunması ülke için hiç de
makbul değil. Hatta devletin bunlarla mücadele etme
mecburiyeti vardır. Terörist stratejiyi uygulamak ve yaymak
için çıkan kitapların, dergilerin ve gazetelerin durumunu bu
çerçevede düşünmek lazım. Malum bir TV’nin kapatılması için
devlet girişimlerini, bahsi geçen ölçüler içinde mütalaa
etmek lazım.
Tabi söylediklerimiz,
işin menfi tarafı. Elbette işin bir de müspet tarafı
olacaktır. İşte arzuladığımız ve geçen hafta sonu
yaptıklarımız bu kabiledendi. On iki kitap yayınlayarak 4–6
Mayıs günlerinde de tanıtımları yapıldı. Her biri diğerinden
kıymetli eserlerde hiçbir zararlı kokunun gelmediğini
okuyucular anlayacaktır. Harput Hükümdarı Balak Gazi ile
birlikte bir profesörümüzün hazırladığı Nimri Dede, aynı
kefeye kondu. Bir Alevi dedesinin şiirleri aynı günde
çıkarıldı. Yapılan iş, milli birliğimiz açısından,
insanımıza sahip çıkma açısından oldukça önemliydi. Bundan
güzel ne olabilir?
6 Mayıs akşamı, Fırat
Üniversitesinde yapılan son etkinlik, oldukça güzeldi.
Takdim konuşmaları, tanıtım konuşmaları ve ardından Musiki
Konservatuarımızın konseri herkesi heyecanlandırdı.
Gecenin sürprizi olarak
takdim edilen Azeri öğrencinin söylediği iki şarkı,
gerçekten geceye renk kattı. Aynı zamanda bu sürpriz,
Azerbaycan yazarlar birliği başkanı Anar Beye de bir jest
oldu. Onun büyük Hazar’dan küçük Hazar’a getirdiği selam
karşılık buldu.
İşin tören boyutu güzeldi.
Söyleyecek bir şeyimiz yok. Şener Bulut’a teşekkür etmek
lazım. Ancak bir endişemi de söylemekten geri duramayacağım.
Bu kitaplar, yeterli ilgi ve alakayı görecek mi? Yani
okunacak mı? Yani satılacak mı? Elazığ’ın böylesi törenleri
bir daha yaşaması için sorularımın evetle cevaplanması
gerekir. Her şeye rağmen güzel bir hafta sonunu yeni
kitaplarla ve güzel bir müzikle yaşadık. İnşallah tekrarını
da yakın zamanlarda görürüz.