Yard. Doç.
Dr. Tarık Özcan, Manas Yayıncılık, 2007, 141 s.
Tanzimat sonrası Türk şiirinde, yaşanan zihinsel değişime
paralel olarak öne çıkan şair figürleri, çok renkli bir
albüm oluşturmuştur. Bu renkliliğin ve zenginliğin
kaynağını, herkesçe malum, o “medeniyet kriz”inin yol açtığı
arayış ve savaşımın arka planında aramak gerekir. “Şair
figürü”, bu süreç boyunca edebî toplulukların çok sesli
yapısı içinde varlığını keşfetmiş, sesinin kudreti
nispetinde de zamanla bir varlık alanı kurma imkânı
bulmuştur. Tevfik Fikret bu anlamda Servet-i Fünûn’la
birlikte başlayan macerası ve sonrasında, sesinin yankısı
dinmeyen, Türk edebiyatının en özel şair figürlerinden biri
olmuştur. 18. yüzyıl ile 19. yüzyılın kesişme noktasında,
bir mitolojik trajedi kahramanı gibi yaşayan Fikret, gerek
işlediği konular gerekse ifade biçimleri açısından da
günümüze değin tartışılagelen bir isimdir. Tevfik Fikret
üzerine yapılmış çok çeşitli çalışmalar olmasına rağmen,
onun yaşadığı kırılmaları ve şiirlerinin trajik durumunu
özelde irdeleyen bir çalışma oluşturulmamıştı. Dr. Tarık
Özcan’ın hazırladığı ve Manas Yayıncılık tarafından basılan
“Tevfik Fikret’in Şiirlerinde Trajik Durum” adlı kitap,
Fikret’in bu yönünü merkeze alarak pergelini şairin diğer
özelliklerine doğru da açan, düşündüren bir nitelik taşıyor.
Fikrî ve edebî hayatı çizgi dışı bir seyir takip etmiş olan
Fikret’in, yaşadığı trajik duruşun analiz edilmesi, onun
şiirinin temel izleklerinin ve felsefî arka planının
anlaşılması bakımından oldukça önemli. Çünkü Fikret’in
şiirlerinde yazara göre; “…etiyle, kanıyla, karanlık ve
aydınlık taraflarıyla gerçek insan vardır. Kaos, bu şiirin
kaynağıdır ve Fikret’in şiiri kaosun beslediği trajik bir
eylemdir.” Elbette bir uç bakış olarak Fikret’in şiiri, bu
trajik yönüyle incelenmeli ve değerlendirilmeliydi. Yazarın
bilim adamı dikkati ve hassasiyetine, sanatkâr duyarlılığını
da eklemleyerek takdim ettiği bu çalışmada Özcan’ın, aynı
zamanda bir ruh portresinin de genel hatlarını çizdiğini,
şairin gelişim sürecini de okurun gözleri önüne serdiğini
görüyoruz. Sadece şiir tahlil etmekle yetinilmeyip Fikret’in
şiirin arka planında var olan düşünce ve duygu estetiğini
anlama çabası da eseri bu noktada daha önemli kılıyor. Dr.
Tarık Özcan trajiği: “insandaki çözümsüz durumları, çıkışsız
çatışmaları, kendi sınırlarını aşan durumlar karşısındaki
çaresizliğini ve bu çaresizliğin doğurduğu çatışmalar ve
çelişkiler” olarak tanımlıyor. Fikret’in yaşadığı
çaresizliğin ve çelişkilerinin kaynakları ve bunun
şiirlerindeki görünümleri üzerine araştırmacının takip
ettiği yol, hem edebî hem de psikolojik metotları iç içe
eritiyor. Fikret’in trajiğini çizen şiirlerinde, kelime
düzeyine kadar inen bir yorumlama metodunun sergilendiğini,
dolayısıyla incelemede sağlıklı bir yaklaşımın ortaya
konduğunu görmekteyiz. Dört bölüm halinde düzenlenen eserin
ilk bölümü, “Trajiğin Mahiyeti” başlığını taşıyor. Bu
bölümde, Batı edebiyatında ve Türk edebiyatında “trajik
olan”ın algılanışına ve değerlendirilişine iki ayrı başlık
altında değiniliyor. Tanzimat’a kadar bizde bir trajedi
geleneğinin olmayışı ve ciddi anlamda duyuşsal bir düşüş
eğrisine rastlanmayışının nedenleri üzerinde duruluyor ve
19. yüzyılla birlikte bizdeki trajik algıların yer etme
süreci değerlendiriliyor.
İkinci bölüm, “Tevfik Fikret’in Hayatındaki Trajik Durum”
adını taşıyor. Bu bölümde de Fikret’in trajik çehresini
biçimlendiren; devrinin umumî etkisi, edebî kaynakların
etkisi ve mizacından kaynaklanan durumlar ele alınmış.
Araştırmacının özellikle ikinci bölümde yapmış olduğu
değerlendirmeler ve tespitler, şairin trajik durumunun
kaynaklarını vermesi bakımından çok ilginç çıkarımları bir
araya toplamış. Fikret’in ailesi, mizacı, edebî şahsiyeti ve
eserleri hakkında elde edilen bulgular ve yorumlar ışığında,
şairin dünyasının sınırlarını algılıyoruz. Üçüncü bölüm ise,
kitabın çekirdeğini oluşturacak biçimde, Fikret’in
şiirlerinin trajik durumunun irdelendiği bir bölüm. Bu
bölümde; “Ben’in Ruhsal durumunu Ortaya Koyan Çatışmalar”
başlığı altında “Düş ve Gerçek”, “Varlığın Sürüklenişi: Ölüm
ve Hayat”, “Ümit-Ümitsizlik”, “Ben ve Başkası Olmak”,
“Çelişki ve İsyan (Red ve Kabul)”, “Karamsarlık ve
Sıkıntının Trajiği” alt başlıkları oluşturulmuş. “Sosyal
Değerler Çatışması” başlığı altında da; “Varlığı İnkâr
Yokluğa İman”, “Doğu ve Batı Çatışması”, “İmkân-İmkânsızlık”
başlıkları altında bir tasnif yapılmış. Kitabın dördüncü
bölümü, “Trajikten Kurtuluş” başlığını taşıyor. Bu kısımda,
Fikret’in kendisi, cemiyeti adına beslediği umutları ve
“kaçış” eğilimi üzerine yorumlamalarda bulunan yazarın,
“Sonuç” kısmında da, Fikret-Cenab ve Mehmet Akif eksenli
yapmış olduğu kısa mukayeselerin önemli olduğunu
belirtmeliyiz. Aynı zamanda bir ressam olan Fikret’in
resimlerine yöneltilen eleştirilerden biri resimlerinde
“ışığın noksan olmasındandır”. Zannederiz, şiirindeki o
baskın trajiğin nedenlerinden biri de, tıpkı resmini ışıktan
uzak tutmasının nedenleri gibi kendini hapsettiği, sığındığı
karanlıklardı. Özcan’ın yaptığı bu kitap çalışması,
araştırmacının bir şair ruhunu, şiirlerini ve çevresindeki
loş dünyayı yoklayarak yaptığı bir inceleme ve anlama
çabasının başarılı bir örneği. Türk şiirinin en tartışmalı
isimlerinden birini, dikkat çekici dil ve üslubuyla kaleme
alan yazarın bu eserinin, yeni Türk edebiyatı sahasına ve
Fikret üzerine çalışmalara kaynaklık edeceğini düşünüyoruz.