Doğumunun 105. Yılında Harputlu Şair Mehmet Bedri Yücesu
Tarih: 22 Aralık 2006 Cuma
Yer: Edibe Can Konferans Salonu
Saat:19:00
Manas / Haber
Manas Yayıncılık olarak Harputlu şair Mehmet Bedri Yücesu
için 22 Aralık 2006 tarihlerinde bir anma toplantısı
düzenledik. Elazığ Valiliği, Elazığ Belediyesi, Fırat
Üniversitesi, Elazığ Ticaret Borsası, İl Müftülüğü ve İl
Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün de destek verdiği program
Edibe Can Konferans Salonu’nda saat 19.00’da yapıldı.
Bu kapsamda Fırat Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk
Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Ahmet
Buran ile Doç. Dr. Ali Yıldırım tarafından hazırlanan Bedri
Hoca (Hayatı ve Şiirleri) adlı eser yayınevimizin kültür
eserleri dizisinin 5 numaralı eseri olarak yayınladı. 208
sayfadan oluşan kitapta yazarın “Önsöz”ünden sonra Bedri
Hoca’nın hayatı, edebî kişiliği ve şiirlerinden oluştu.
Kitabın son bölümünde dizin, sözlük, Bedri Hoca’nın el
yazısı örnekleri ve son olarak da şairin bazı fotoğraflarına
yer verildi.
Sarahatun Camii’ne Ziyaret
Doğumunun 105. Yılında Harputlu Şair Mehmet Bedri Yücesu
programı 21 Aralık Perşembe günü, saat 18.30’da şairin uzun
yıllar imam olarak görev yaptığı Sarahatun Camii’ni ziyaret
ile başladı. Burada kılınan yatsı namazından sonra, Elazığ
Belediye Başkanı M. Süleyman Selmanoğlu, Elazığ Ticaret
Odası Başkanı Suat Öztürk, İzzetpaşa Vakfı Başkanı Nihat
Eriş, Dr. M. Naci Onur, Prof. Dr. Ahmet Buran, Elazığ
Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Ali Dumandağ, Türk Ocağı
Elazığ Şube Başkanı Dr. Ahmet Eren, Türk Eğitim-Sen Başkanı
Mehmet Şerif Arıca ile birlikte şair, yazar ve kültür
adamlarından oluşan kalabalık bir davetli grubu İl Müftüsü
Ömer Kocaoğul’un verdiği yemekli programda bir araya geldi.
Toplantı Edibe Can Konferans
Salonu’nda Gerçekleşti
Toplantıya, Elazığ Valisi Muammer Muşmal, İl Müftüsü Ömer
Kocaoğul, İl Kültür ve Turizm Müdürü Tahsin Öztürk, Diyanet
İşleri Başkanlığı Din İşleri Daire Başkanı Ulvi Ata,
Hankendi Belediye Başkanı Avni Keskin, Elazığ Ticaret
Borsası Başkanı Mehmet Ali Dumandağ, Prof. Dr. Ahmet Buran,
Prof. Dr. Ramazan Korkmaz, Devlet Konservatuarı Müdürü Yard.
Doç. Dr. Güldeniz Ekmen Agiş, Yard. Doç. Dr. Tarık Özcan,
Yrd. Doç. Dr. Çimen Özçam, Hasan Özçam, Şükrü Kacar,
Bedrettin Keleştimur, Berika Küçük, Ülker Ardıçoğlu, Saim
Öztürk, Ahmet Tevfik Ozan, Nihat Kazazoğlu, Hadi Önal,
Hüsamettin Septioğlu, Mehmet Şükrü Baş, Lütfi Parlak, R.
Mithat Yılmaz, Necati Demir, Doğan Sever, Zekeriyya Bican,
Muammer Aksoy, Doğan Özdal, M. Faik Güngör, Paşa Demirbağ,
Recep Bağcı, Bedri Hocanın evlatları Sıtkı Yücesu ve ailesi
ile birlikte toplantıyı kalabalık bir davetli topluluğu
izledi. Programın sunuculuğunu Fırat Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Araştırma Görevlisi Süleyman Kaan Yalçın yaptı.
İstiklal Marşı’nın okunmasından sonra açılış konuşmalarına
geçildi. Kürsüye ilk olarak şairin oğlu Sıtkı Yücesu davet
edildi. Ardından da gazeteci yazar Bedrettin Keleştimur bir
konuşma yaptı.
Açılış konuşmalarının tamamlanmasından sonra şair hakkındaki
konuşmalara geçildi. Elazığ Müftüsü Ömer Kocaoğul, “Dini
Hizmetleri Bakımından Mehmet Bedri Yücesu” başlıklı
konuşmalarını yaptıktan sonra Bedri Hoca (Hayatı ve
Şiirleri) adlı eseri kültür dünyamıza kazandıran Prof. Dr.
Ahmet Buran, “Harput’ta Divan Şiirinin Son Temsilcisi Bedri
Hoca” konulu bir konferans verdi. Bu konferansın ardından
Yrd Doç. Güldeniz Ekmen Agiş yönetimindeki Fırat
Üniversitesi Devlet Konservatuarı topluluğu, tasavvuf
konseri verdi. KonserdeayrıcaYrd. Doç. Güldeniz Ekmen Agiş
tarafından bestelenen Bedri Hoca’nın bir şiiri de mahalli
sanatçı Nihat Kazazoğlu tarafından okundu.
“Doğumunun 105. Yılında Mehmet Bedri Yücesu” adlı programın
konser bölümünün tamamlanmasının ardından programın
hazırlanmasına katkıda bulunan kişi ve kurumlara plaket
takdimi yapıldı. İlk olarak Bedri Hoca adlı eseri kültür
dünyamıza kazandıran Prof. Dr. Ahmet Buran ve Doç. Dr. Ali
Yıldırım için hazırlanan plaketler Diyanet İşleri Başkanlığı
Din İşleri Daire Başkanı Ulvi Ata tarafından verildi. İl
Müftüsü Ömer Kocaoğul ile Elazığ Ticaret Borsası Başkanı
Mehmet Ali Dumandağ’a plaketlerini Nurhak Gazetesi Başyazarı
Şükrü Kacar, Yrd. Doç. Güldeniz Ekmen Agiş ve Nihat
Kazazoğlu’nun plaketlerini Hankendi Belediye Başkanı Avni
Keskin, İl Kültür ve Turizm Müdürü Tahsin Öztürk ile Elazığ
Belediyesi Kültür Müdürü İbrahim Özgen Erdoğmuş’a
plaketlerini Dr. M. Naci Onur; Ressam Selami Gedik ile Dr.
Tamer Kavuran’a plaketlerini Fırat Üniversitesi Öğretim
üyesi Prof. Dr. Ramazan Korkmaz ve son olarak da Fırat
Üniversitesi Öğretim Görevlisi Recep Bağcı ile Fırat
Üniversitesi Araştırma Görevlisi Süleyman Kaan Yalçın’a
plaketlerini gazeteci yazar Bedrettin Keleştimur verdi.
Plaket töreninin ardından Prof. Dr. Ahmet Buran hazırlamış
olduğu Bedri Hoca adlı eserini okuyucularına imzalayarak
onlarla sohbet etti. İmza programının ardından faaliyet sona
serdi.
Arş. Gör. Süleyman Kaan Yalçın
Değerli Elazığlılar, Harput’umuzun değerli şairlerinden
Mehmet Bedri Yücesu anısına düzenlenen ve onunla ilgili
olarak Fırat Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili
ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Ahmet
Buran ile Doç. Dr. Ali Yıldırım tarafından hazırlanan Bedri
Hoca (Hayatı ve Şiirleri) adlı eserin tanıtımının yapılacağı
bu anlamlı geceye hoş geldiniz.
Programımıza başlamadan önce sizleri, yüce önder Mustafa
Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve aziz şehitlerimiz için
saygı duruşuna ve ardından İstiklâl Marşı’nı okumaya davet
ediyorum.
Programımızın açılış konuşmasına geçmeden önce merhum Bedri
Hoca’nın oğlu Sayın Sıtkı Yücesu’yu bu anlamlı geceyle
ilgili olarak duygu ve düşüncelerini anlatmak üzere kürsüye
davet ediyorum.
Sıtkı Yücesu
Sayın Valim, Sayın Belediye Başkanım ve sevgili misafirler.
Prof. Dr. Ahmet Buran ve Doç. Dr. Ali Yıldırım hocalarımız
rahmetli babam Mehmet Bedri Yücesu ile ilgili çok güzel bir
eser hazırladılar. Kendilerine teşekkürlerimi sunuyorum. Ve
bu güzel programın hazırlanmasında büyük destekler veren
sayın valimiz Muammer Muşmal’a, Belediye Başkanımız Süleyman
Selmanoğlu’na, Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamdi
Muz’a, Elazığ Müftüsü Ömer Kocaoğul’a, Ticaret Borsası
Başkanı Mehmet Ali Dumandağ’a, Manas Yayıncılık Koordinatörü
M. Şener Bulut’a, Fırat Üniversitesi Devlet Konservatuarı
Müdürü Güldeniz Ekmen Agiş’e ve bizleri yalnız bırakmayan
siz saygıdeğer şiir, sanat ve edebiyat dostlarına en derin
şükranlarımı sunuyorum.
Arş. Gör. Süleyman Kaan Yalçın
Sayın Sıtkı Yücesu’ya teşekkür ediyoruz.
Programımızın açılış konuşmasını yapmak üzere Gazeteci-Yazar
Sayın Bedrettin Keleştimur’u kürsüye davet ediyorum.
Bedrettin Keleştimur
Sayın Valim, Sayın Belediye Başkanım, Sayın Müftüm, Sayın İl
Kültür Müdürüm, Fırat Üniversitemizin Dekan ve Öğretim
Üyeleri, Oda ve Dernek Başkanlarım, basınımızın güzide
temsilcileri, bizleri hiçbir zaman yalnız bırakmayan şiir,
sanat ve edebiyat dostları ve siz saygıdeğer misafirler;
Elazığ Valiliği, Elazığ Belediye Başkanlığı, Fırat
Üniversitesi Rektörlüğü, Ticaret Borsası ve Manas’ın
işbirliği ile hazırlanan “Doğumunun 105. Yılında Harput’ta
Divan Şiirinin Son Temsilcisi Mehmet Bedri Yücesu’yu Anma
Programı”na hoş geldiniz.
¬-Kimdir Bedri Yücesu?
1902–1998 tarihinde yaşamış bir edip, bir şair, bir
mütefekkir, bir hattat, bir duvar ustası ve hepsinden evla;
Harput’ta bulunan tarihî Sarahatun Camii’nin İmamı.
Bedri Hoca’yla, 20. asra yolculuk yapıyoruz. O asırda,
‘-Türk Cihan Hâkimiyetinin kırık dökük de olsa, ‘akseden bir
yüzü’ vardır. Sığ ve cılız bir iklim değildir bu!.. Kendi
içine kapalı, korkak, ürkek, pısırık ve mıymıntı bir ‘aydın
profili’ de yoktur!
Harput İklimi diyoruz... Öyle bir iklimdir ki, ‘-İstanbul’a
yakındır, Kafkaslara yakındır, Basra’ya yakındır. Harput’ta;
Fuzuli vardır, Nedim vardır, Şeyh Galip vardır, Dede Efendi,
Itri vardır, Şehriyar vardır, Aşık Veysel vardır!..
İmam Efendi, Beyzade, Müftü Hacı Ömer Naimi, Dede Nüzhet,
Şair Rahmi, Hacı Hayri, Abdulhamit Hazmi, Mustafa Sabri ve
daha burada isimlerini zikredemediğimiz nice simalar...
Harput Musikisinin 13 makamda söylenen yüzlerce eseri bu
dönemin bizlere bıraktığı yegâne mirastır. 20. asır dedik;
bu asrın vakar dolu yüzü dedik... Bedri Hoca bizlere o kadar
şeyler anlatıyor ki, ‘tarihe şerh düşülmesi’ bakımından
önemlidir!
Bedri Yücesu, kendi halinde, halim, selim, mütedeyyin, duygu
yüklü bir şahsiyet!.. O şahsiyette bizler şimdi neleri
buluyoruz? ‘-O sakin ve duru ikliminde derin bir felsefe!’
Düşünelim, sade bir cami imamı; ‘-Arapçaya, Farsçaya hâkim;
İngilizceyi biliyor’ Bunun anlamı nedir? ‘-üç kıtayı
birbirine yaklaştıran coğrafyaya nüfuz etmek’ Bir bakıma,
‘-yüksek ve devasa bir kültürün’ sosyal, siyasi ve ekonomik
entegrasyonudur!..
Sayın. Prof. Dr. Mehmet Aydın, ‘-Harput’ta 200’ün üzerinde
büyük ilim adamının yetiştiğini...’ belirtiyorlar. İlmi biz
neye benzetebiliriz; ‘-rahmet damlalarının toprağın
derinliklerine doğru nüfuz etmesine...’
Bizim korkumuz nedir?
‘-Gönüllerin çoraklaşması, toprağın çoraklaşması, bu
coğrafyanın ikliminin çoraklaşmasıdır’
O bakımdan, ‘-tarihle yüzleşmemiz’ çok önemli! “-viranelerde
nice defineler saklı olduğunu...” şimdi daha iyi anlıyoruz!
Bedri Yücesu’nun şahsiyetine de tesir eden eserlerinde bir
geçiş döneminin, ‘tesirlerini’ görebilirsiniz. Şiirde, duru
bir Türkçeye de yer veriyor. Mahalli kelimeleri,
atasözlerini ve deyimlerimizi bir ince gergef gibi işliyor.
Tabiatıyla, o günün şartlarına göre iyi bir tahsil alıyor.
Ailenin de, böyle bir kültür ekseninden gelmesi;
‘-sanatçıları ve edebiyatı ilim muhiti besler’ düşüncesiyle
hareket edersek; 20. asrın Harput’unda, ‘-bir ilim muhiti’
vardır. Yankıları, İstanbul’a kadar giden önemli eserler
çıkmaktadır. Doğu Anadolu’da çıkan ilk gazete, ‘-Mamurat’ül
Aziz’ gazetesidir. Bu gazetede, dönemine göre çok önemli
edebi yazılar ve tartışmalar yer almaktadır.
Bedri Hoca ile bir dönemi yolculuk yapma ihtiyacını bir daha
hissettik. Bunun bırakacağı izler, temenni ederiz ki, ‘-yeni
çalışmalara’ kapı aralar. Ben özellikle de, ‘-İmam Efendi ve
Dönemi’ sempozyumunun mutlaka yapılması gerektiğine ihtiyaç
olduğunu belirtmek isterim. Bugünkü, Elazığ iklimine; o
günlerden günümüze doğru çok sıcak esintilerle geldiğimizi
vurgulamak isterim.
Konuşmamı Bedri Yücesu’ya ithaf ettiğim; “Bir Sessiz Gemi”
isimli şiirle bitirmek istiyorum;
Bir sessiz gemi
Geçer,
Bu âlemden
Dalgalar habersiz
İçindeki deryadan
Gizli hazine
Taşır
Balık karnında!
Sır dolu karanlık
İçinde fanus…
Ağaç,
Yeşilinde gizler
Ateşi!
Ateşinde eritir,
Demiri!
Suyun içinde,
Alev!
Kaynar derinden,
Oluk oluk,
Kan…
Kan ve öfke,
‘ben’i âdemde!
Öfke kırılır,
O âlemde! ..
Kalemin feryadı,
Can!
Beni sabırla dinlediğiniz için sizlere teşekkür ediyorum.
Arş. Gör. Süleyman Kaan Yalçın
Sayın Keleştimur’a teşekkür ediyoruz. Şimdi de konuşmalarını
yapmak üzere İl Müftümüz Sayın Ömer KOCAOĞUL’u kürsüye davet
ediyorum.
Ömer KOCAOĞUL
Sayın valim, kıymetli misafirler;
Asırlar boyunca zengin bir kültür ve medeniyeti bağrında
taşıyan güzel Harput, yerleşim merkezi, coğrafyası,
abideleri, ilim müesseseleri, alimleri, şairleri, zengin
folkloru, sanat değerleri, çile yapısı, örf ve adetleriyle
araştırılması gereken bir açık hava müzesidir. Harput, 1071
Malazgirt zaferinden sonra siyasi ve stratejik öneminden
dolayı İslâm'ın Anadolu'ya kaymasına zemin hazırlamış, 20.
asrın başına kadar ilmiye sınıfının merkezi, efendililiğin,
zarafetin ve hoşgörünün adresi olmuş¬tur.
Harput, tarih ile şimdiyi birleştiren, aynı zamanda geçmiş
ile şimdi arasında bilim ve tefekkürü, ilim ile inancı
terkip eden bir medeniyet¬tir. Harput, modern ile geleneği
birleştirme özelliği gösteren terkibi şahsiyettir.
Doğumunun 105. yılında hazırlanan bu pro¬gramda Mehmet Bedri
Yücesu'yu anlatmaya geçme¬den önce onun görev yaptığı
Sarahatun Camii üzerinde de kısaca durmak istiyorum.
Sarahatun Camii, Sarahatun Mahallesinde, bir tarafı şehrin
büyük meydanlarından biri olan Buğ¬day Meydanı, bir tarafı
da Cemşit Hamamı ile çevrilmiştir. Sarahatun Camii tarihi
bir cami olup, ilk yapılışı ahşap bir mescit olarak Uzun
Hasan'm annesi Sarahatun tarafından yaptırılmıştır. Daha
sonra III. Murat devrinde 993 H. yılı Recep ayında tamir
suretiyle inşa edilmiştir. Aradan üç asır geçtik¬ten sonra
Mescit yine harabeye dönmüş, Padişah Abdülmecit zamanında
başlayan imar hareketi Harput'a kadar uzanmış, o zaman
Harput'ta Müftü olan Hacı Ahmet Efendi halkı toplamış, eski
camiyi yıkıp, Harput'a yakışır büyük bir cami yapmayı plan¬ladığını,
parası olanın parasıyla, parası olmayanın ise çalışarak
yardımcı olmasını istemiştir. Cami yıkılarak şimdiki haliyle
inşa edilir. Caminin açılışı yapılır. Caminin iki giriş
kapısı arasında ara mak¬surede bulunan pencereye "Zekât
penceresi" denirdi. Zekâta malik olan zenginler zekâtını
hesap eder, zekât penceresine indirirlerdi. Pencereye
konulan paralar ihtiyaç sahipleri tarafından alınırdı.
Mehmet Bedri Yücesu, 1902 yılında Harput'ta doğmuştur.
Babası Mustafa Efendi, Harput Müftülüğü ve Sarahatun Camii
Vaizliği yapmış olan Hacı Halim Efendi'nin oğludur.
Harput'ta doğan M. Bedri Yücesu, çocukluk yıllarını
Harput'ta geçirmiş, dönemin önemli eğitim kurumları arasında
sayılan Zehriye Medresesi ve Feyz-i Sıbyan mektebinde
okumuş, daha sonra İmam Hatip Mektebine kaydolarak buradan
imam olarak mezun olmuştur.
1926 yılında askere giden M. Bedri Yücesu, askerlik dönüşü
bir süre Şüşnaz (Serince) ve Hersenk (Salkaya) köylerinde
fahri imamlık yaptıktan sonra, 1951 yılında yine fahri imam
olarak Sarahatun Camiinde görev yapmaya başlamıştır. 1958
yılında kadrolu yani resmi imam olmuştur.
27 Mart 1958 gün ve 7207 sayılı atama yazısı şöyledir:
Riyaset Yüksek Makamına
1-1.4.1958 tarihinden itibaren Elazığ Harput Nahiyesi
Sarahatun Camiine 15 Lira asli maaşlı bir adet İmam Hatip
kadrosu verilmesini,
2-Bu kadroya mahalli tevcih komisy¬onunun 21.2.1958 tarihli
kararı gereğince eski İmam-Hatip Mektebi mezunlarından
Harput Nahiyesi Sarahatun Camii İmam Hatibi Bedri Yücesu'nun
15 lira asli maaşla namzet olarak tayinini yüksek
tasviplerine arz ederim.
Hayrat Hademesi İşleri Müdürü Muvafıktır.27.3.1958 Reis V.
Adı geçen camide 7 sene fahri, 18 yılda resmi görevli olarak
25 yıl hizmet etmiş ve mart ayı maaşını alarak 3.3.1976
tarihinde emekliye sevk edilmiştir.
M.Bedri Yücesu 1902-1998 tarihleri arasında yaşamış, bir
edip, bir şair,bir mütefekkir, bir hattat, bir duvar ustası,
aynı zamanda Harput Sarahatun Camii İmam Hatibi....
Kendi halinde, halim, selim, mütedeyyin, duygu yüklü bir
şahsiyet, o sakin ve duru ikliminde derin bir felsefe, sade
bir cami imamı, Arapça, Farsça, İngilizce bilen bir alim...
Bir dostunun ağzından Merhum Hocamız Mehmet Bedri Yücesu'yu
dinliyorum:
"Harput'un nerede ise kışları bir metreyi aşan karla yad
edilen, gündüzleri ve gecelerinde Harput'un hemen her
yerinde görebileceğiniz, ak sakallı, nur yüzlü, tebessüm
sahibi, herkese her zaman yumuşaklık¬la muamele eden, çoğu
zaman yaptırmak istediği işleri, nükte ve şaka ile insanlara
sevdirerek yaptırmaya çalışan adeta bir masal
kahramanıydı...
Hayatı boyunca, Harput ve çevresinde "bağ-mancı" diye
bilinen, Harputluların günlük kıyafetlerini sırtında taşıdı.
Kabristanda, çarşıda, pazarda, camide ve cami avlusunda onu
görenler, herhangi bir Harputludan ayıramazlardı.
O fevkalade mütevazı, alim bir din adamı idi. O'nu Harput'ta
her zaman, her vesile ile isteyen herkese, dini konularda
onların anlayacağı şekilde açıklamalar yaparken
görebilirdiniz... Onun kızdığını gören olmadığını, bembeyaz
sakalları ve tebessüm ettiğinde takma dişlerindeki beyazlık,
konuşurken adeta telaffuzu ile damlayan bal taneleri
saklıyor gibiydi...
Bütün bu ilmi hususiyetlerin dışında, onu cami avlusunda
hızar, testere ve matkap gibi aletlerle caminin veya bir
vatandaşın masasını, sandukasını, merdivenini tamir ederken
veya bir damı iskeleti ile bir çatıya tahvil ederken
görebilirdiniz. Merhum Bedri hoca, ömrünün her anını bir
duvar örer gibi ilme, irfana, güzel sanatlara adamışken,
onun hayatta çok iyi bir duvar ustası olduğunu, taş ve çamur
kullanarak Harput'un geleneksel duvar ustalığını yaşattığını
da söylemeden geçmeyelim.
1970 yılında zamanın Diyanet İşleri Başkanı Lütfı Doğan
ilimizi ziyaret ettiğinde M. Bedri Yücesu başkanın Elazığ'a
gelişine atfen bir hoş geldin mektubu hazırlamış, şiir ve
methiyelerle süslemiş, mektubu Merhum Müftü Ömer Bilginoğlu
başkana takdim ettiğinde, Lütfi Doğan mektubu açıp okuyunca
çok beğenmiş ve Müftü Ömer Efendiye dönerek:
"Elhamdülillah gözüm bir hoca gördü" diye taltif etmiştir,
İşte o şiirden birkaç mısra:
Merhaba ey müslümânm tâdbâr-ı tâc-ı seri
Sen safa geldin âşıkânm dide-i kuhl-i teri
Sen Resûl-i Kibriyânın vârisü'l ekmelisin Sen o mü'min
müslümanın evhad u vâlâterı
Gerçi zahirde bilinir âli kadrin bî-hesâb Lik sen ma'nide
dinin âfıtab-ı enveri
Hangi taşıttır aceb taht-ı Süleyman olsa gerek Şahikalardan
mı indin böyle ey din rehberi
Meslektaşımız, hocamız, şair, edip, merhum Bedri Yücesu'ya
rahmet diliyorum
Arş. Gör. Süleyman Kaan Yalçın
Sayın KOCAOĞUL’a teşekkür ediyoruz.
Şimdi de “Bedri Hoca (Hayatı ve Şiirleri)” adlı eserle
değerli şairimiz merhum Mehmet Bedri Yücesu’nun hayatını,
edebî kişiliğini ve şiirlerini bizlerle buluşturan Fırat
Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı
Bölümü Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Ahmet Buran’ı
konuşmalarını yapmak üzere kürsüye davet ediyorum.
Prof. Dr. Ahmet Buran
Değerli misafirler, öncelikle hepinize hoş geldiniz diyorum.
Sayın İl müftümüz ve Bedrettin Bey biraz da olsa sizlere
Bedri Yücesu’yu tanıtmış oldular. Onun hayatı, mesleği,
kişiliği ve hatıralarından bahsettiler. Ben de kısaca onun
döneminden ve şiir dünyasından ve hazırladığımız kitaptan
bahsetmek istiyorum.
Harput insanlık tarihine tanıklık eden önemli
beldelerimizdendir. Türk tarihi ve Türk kültürü bakımından
müstesna bir yere sahip olan Harput, velileri, ilim, kültür,
sanat ve devlet adamları ile her devirde kendinden söz
ettirmeyi başarmıştır.
Tarihi Harput’un günümüzdeki temsilcisi de Elazığ’dır.
Elazığ ile Harput, artık her alanda birleşmiş ve bir sentez
oluşturmuşlardır. Bu sentezin içinde tarihi ve geleneksel
olan ile yeni ve farklı olan bir aradadır. Önemli olan ise
bu iki farklı yapı arasındaki uyumdur.
Bilindiği gibi tarihi ve geleneksel olandan yeni ve farklı
olana geçiş birden bire olmamaktadır. Özellikle kültürel
anlamda bu geçiş, asırlık bir süreci içine alır. Bunu
imparatorluktan milli devlete, ya da eski edebiyattan yeni
edebiyata geçiş maceramıza benzeterek izah etmek de
mümkündür.
Bazı kişiler, olaylar veya eserler, bu geçiş döneminin
özelliklerini yansıtırlar. İşte bu çalışma ile tanıtmaya
çalıştığımız Mehmet Bedri Yücesu (Bedri Hoca) da böyle bir
şahsiyettir.
1980’li yıllardan itibaren tanıdığımız ve şiirlerini almaya
başladığımız Mehmet Bedri Yücesu, şiirlerini öncelikle
bloknotlara, takvim yapraklarına ve müstakil kâğıtlara
yazmıştır. Daha sonra farklı yerlere yazılan bu şiirleri
temize çekerek bir şiir defteri oluşturmuştur. Şiir
defterinin aslı Tümer Akpolat’tan, karalamalar ise şairin
ölümünden sonra oğlu Sıtkı Yücesu’dan alınmıştır.
Şair, kendisinin de bulunduğu 24–27 Eylül 1998 tarihleri
arasında yapılan “Dünü ve Bugünüyle Harput” adlı sempozyumda
tarafımızdan bir bildiri ile tanıtılmıştır. Şiirlerinin bir
bölümü de farklı zamanlarda öğrencilere bitirme ödevi olarak
verilmiştir.
Elinizdeki çalışmayla karalama ve temize çekilmiş şiirler
karşılaştırılmış; şairin tercihleri dikkate alınmakla
birlikte şiire uygunluk gösteren ve karalamalarda mevcut
olan bazı kelimeler tercih edilmiştir. Metin eski harflerden
günümüz alfabesine çevrilirken, kalıplaşmış yazım ile ilgili
bazı şekiller günümüzdeki söyleyişe uydurulmuştur.
Eserin başında Bedri Hoca’nın hayatı ve edebi kişiliği
hakkında bilgiler verdikten sonra, temize çekilmiş defter
esas alınarak, tam bir metin oluşturulmaya çalışılmıştır.
Defterin muhtelif yerlerinde, karalamalarda yer alan bazı
beyit ve kıtalar ile Arapça ve Farsça şiirler metnin sonuna
ayrı bölümler halinde ilave edilmiştir. Eserin sonuna bugün
için eskimiş olan ve okuyucunun anlam vermekte zorlanacağını
düşündüğümüz kelime ve terkiplerin metindeki anlamlarını
içeren bir küçük sözlük eklenmiştir.
Bu eser vesilesiyle, Bedri Hoca’nın çok dağınık olan
şiirlerini bir araya getirmemize yardımcı olan oğlu Sıtkı
Yücesu’ya, temize çekilmiş defterlerini veren Tümer
Akpolat’a ve öğrencilerimiz Mehmet Demirdağ ile Nesrin
Akkaya’ya teşekkür ediyorum.
Beni dinlediğiniz için çok teşekkürler.