MANAS YAYINCILIK 
 
 
 

MANAS YAYINCILIK

ANA SAYFA                  
HAKKIMIZDA
DUYURULAR
YAYINLARIMIZ
YAZARLARIMIZ
FAALİYETLER
BASINDA MANAS
VİDEO GALERİ    
SİPARİŞ FORMU
İLETİŞİM

 

 

 

 

 

 

ANADOLU YUNUS’TUR ŞİİR ŞÖLENİ’NE KATILDIK

 

Tarih: 13-15. Mayıs. 2010
Yer: Sandıklı / Afyonkarahisar

 

MANAS / HABER – M. Şener Bulut / Hadi Önal

Manas Yayıncılık olarak Elazığ Valiliği, Elazığ Belediye Başkanlığı, FıratÜniversitesi Rektörlüğü ve Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası’nın desteğini alarak sivil toplum kuruluşlarımız ile birlikte yürüttüğümüz Elazığ’a komşu vilayetlerle sosyal ve kültürel ilişkilerin geliştirmesi programı çerçevesinde Sandıklı Kaymakamlığı tarafından 13-15 Mayıs 2010 tarihlerinde düzenlenen Anadolu Yunus’tur Şiir Şöleni’ne katılacağız.

Programa Azerbaycan’dan, Tataristan’dan, İstanbul,  Ankara, Elazığ, Mersin, İzmir, Eskişehir, Afyonkarahisar, Kayseri, Manisa, Gaziantep, Tokat, Trabzon, Ağrı, Erzurum,  Adıyaman, Gümüşhane, Kahramanmaraş, Yozgat, Mardin, Diyarbakır ve  Niğde ilimizden şair yazar, sanatçı vebilimadamları davet edilmiş...

 

YUNUS BİZİ ÇAĞIRMIŞ...

Milli mücadele tarihimize altın harflerle yazılan Çiğiltepe, Kocatepe ve Tınaztepe muharebeleri ile ünlü bu kadim şehrimizden gelen davet üzerine 11 Mayıs Salı günüSandıklı ilçemize doğru yola çıkıyoruz.

Saba makamında okunan ezanı dinlemek büyük bir huşû veriyor insana. İçimiz kıpır kıpır. Yunus’a gidiyoruz. "Bir kez gönül yıktın ise, bu kıldığın namaz değil/Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil!” diyen gönül insanı Yunus bizi çağırmış. Aracımız Hankendibucağını arkamızda bırakıyor güneş doğarken.

Sandıklı’daki şölene; Manas’ın süvarisi M. Şener Bulut, Elazığ İl Kültür ve Turizm Müdürü Tahsin Öztürk, Esat Kabaklı, Hasan Öztürk, Zülfü Demirtaş,Günerkan Aydoğmuş, Mithat Yılmaz, Gazi Özcan, Mahir Gürbüz, Mehmet Şükrü Baş, Muammer Aksoy, Yurdal Demirel, Doğan Sever ile Nihat Kazazoğlu, Hasan Taydaş,Fırat TV. Müdürü Hüseyin Gazi Orhan, kameramanlar Mehmet Kılınç ve Mehmet Demirel davetli olarak katılıyor.

Ayrıca Elazığ Belediyesi Kürsübaşı Topluluğu ve Halk Oyunları Topluluğu da Sandıklı yollarında.  Elazığ’ı Malatya’ya bağlayan yol dört şeritli, kaymak gibi. KömürhanKöprüsü’ne yaklaşıyoruz. Hani türkülerde Harput’a bakan Kömürhan Köprüsü yok mu? Bereketli bir yıl yaşıyoruz. Baraj suyu istenilen seviyenin de üzerinde.

          

SOMUNCU BABA’YA UĞRAMAMAK OLMAZ..

Kahvaltımızı Malatyalı dost Yaşar Karaaslan ve Malatya Valiliği Kültür Sanat Proje Koordinatörü Dr. Suat Yalçınsoy’la birlikte Malatya Vilayet Parkı’nda yapıyoruz.Sıcak, samimi bir ortam var. Önümüzdeki haftalarda yapacağımız Elazığ-Malatya kültür buluşmasının detaylarını konuşuyoruz.

Malatya –Akçadağ ilçesini arkamıza alınca aracımız tırmanışa geçiyor. Yol çalışması ile rampa birleşince aracın hızı bir hayli düşüyor. Bahar bütün güzelliği ile gözlerimize gülümsüyor. Şimdi Darende vadisindeyiz. Yolumuzun her iki yanı ağaçlık; yeşilin her tonu var burada.

Darende’de Somuncu Baba’ya uğramamak olmaz tabii. Somuncu Baba’nın mekânı, insana bir başka huzur veriyor. Anadolu’nun manevi fethi için gelen Horasan erenlerinden Şemsettin Musa Kayseri’nin oğlu olan bu zat, İslam Peygamberi Hazreti Muhammed’in 24. kuşaktan torunu. Bayezid-i Bistami'nin ruhaniyetinden manevi terbiye aldıktan sonra Anadolu’yuirşad vazifesi ile görevlendirilen bu yüce insan, Bursa'ya yerleşir. Bursa'daki çilehanesinin yanında yaptırdığı ekmek fırınında somun pişirip çarşı pazar dolaşarak "Somunlar Müminler" nidasıyla insanlara ekmek dağıtır. Bu sebeple asıl adı olan Şeyh Hamid-i Veli unutulur. Bursa’da onu herkes Somuncu Baba olarak tanır. Padişahı Yıldırım Beyazıd, Niğbolu zaferini kazanınca şükür nişanesi olarak Bursa’ya bir ulu cami yaptırmaya karar verir. Nihayet Ulucami biter, cami’nin açılış hutbesini Şeyh Hamid-i Veli; diğer adı ile Somuncu Baba okur. Hutbede Fatiha Suresini yedi farklı şekilde yorumlar. Bu olağanüstü hutbeyi dinleyen cemaat Şeyh Hamid-i Veli’ye -Somuncu Baba’ya- büyük bir hayranlık duyar, hürmetini eksik etmez. Somuncu Baba şöhretten korktuğundan mıdır, benlik duygusundan çekindiğinden midir bilinmez; Bursa'dan ayrılarak Aksaray'a gelir. Aksaray'da Hacı Bayramı Veli Hazretlerini dünyaya ve ahrete ait ilimlerde eğiterek yetiştirir. Daha sonra da bu zât-ı muhterem Darende’ye gelerek burada gözden uzak dünya ömrünü tamamlar. Yaşadığı zaman diliminde halvethane olarak kullanılan yere defnedilir. İnsana huşu ve huzur veren bir mekândayız.

Somuncu Baba Camii’nde kıldığımız iki rekât namazı müteakip yine yola çıkıyoruz. Gürün, Sivas ilinin güzel ilçesi. Aslında durup bir çay içsek diyoruz da yolumuz uzun. Şimdi Uzunyayla’dayız. Doğu Anadolu’muzu Orta ve Batı Anadolu’ya bağlayan Uzunyayla yolu bir şerit gibi uzuyor önümüzde. Nihayet bulutlardan gelin başlı güzelliğinin yanı sıra bütün heybeti ile de Anadolu’yu kilometrelerce öteden selamlayan Erciyes Dağı görünüyor.

Kayseri, bir milyonu aşkın nüfusu ile büyük ve modern bir şehir. Kayseri’de Erciyes Dergisi sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Türkten Ağabeyi alıyoruz arabamıza. Sonra da yolcu yolunda gerek diyerek Nevşehir’e hareket ediyoruz.

 

ELAZIĞ GÜNLERİNE UZAYAN TATLI BİR SOHBET...

Öğlen sonu Nevşehir’deyiz. Vali Osman Aydın’ı makamında ziyaret ediyoruz. 2000 -2003 yıllarında üç yıl Elazığ’da görev yapan Vali Osman Aydın; hoşsohbet, cana yakın, bilgili, birikimli bir devlet büyüğümüz… Elazığ günlerine uzayan tatlı bir sohbet... Elazığ’ın ufkunu açan Ekonomi kurultayı ve Hazar Şiir Akşamları’nı konuşuyoruz. Elazığ’ı unutamadığını ifade ediyor. Elazığ’ın geleceğinin parlak olduğunu söylüyor. Sayın valimiz Elazığ’dan Kütahya’ya, daha sonra Konya Valiliği’ne atanmıştı. Bizlere Nevşehir’in Turizm potansiyelini anlatıyor. Yılda iki milyon turistin ziyaret ettiği Kapadokya bölgesinin bir dünya markası olduğunu vurguluyor. Geçen sene Ürgüp’e gittiğimizde de uğramıştık; lakin Sayın Valimiz yurt dışında olduğu için görüşmek nasip olmamıştı.

 

KONYA’DAYIZ.

 Akşama doğru Konya’dayız.

Mevlâna…

“Gel, gel, ne olursan ol yine gel,

İster kâfir, ister Mecusi,

İster puta tapan ol; yine gel,

Bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir,

Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...

Şu toprağa sevgiden bir tohum ekmeliyiz,

Şu tertemiz tarlaya sevgiden bir tohum ekmeliyiz...

Beri gel, beri! Daha da beri! Niceye şu yol vuruculuk?

Mademki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik...

Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayın!

Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir.”

Yunus diyarına gidiyoruz ya! Önce Mevlâna’ya uğrayacak, bir Fatiha okuyacak; ondan icazet alacağız. Hatırıma düşen bu koca âşığın dörtlüğünü okuyorum:

Âşık oldur Hakk’a vara

Hak derdine kıla devâ

Bizim için hayır dua

Kılanlara selâm olsun.

 

SANDIKLI’DAYIZ..

Vakit gece yarısını çoktan geçti ve biz Sandıklı’dayız.  Doğruca, ilçe dışında; henüz bir aydır açılmış beş yıldızlı Termal Park Oteli’ne varıyoruz. Park Otel, tanıtım katalogunda belirtildiği gibi, “Şifalı suların merkezinde bir cennet” Güleryüzlü personelin sıcak ilgisi ile kalacağımız odalara dinlenmek için çekiliyoruz.

Havasından mı, kaldığımız mekânınkonforundan mı gözlerimizi dinlenmiş olarak açıyoruz 12 Mayıs Çarşamba sabahına.

Ne demişti Koca Yunus;

“Gelin tanış olalım

İşi kolay kılalım

Sevelim sevilelim

Dünya kimseye kalmaz”

 

YUNUS GÖNÜLLÜ BİR KAYMAKAM...

Biz de uymuştuk Yunus’un buram buram sevgi kokan bu çağrısına, düşmüştük yollara. Vesile olmuştu Yunus gönüllü Sandıklı Kaymakamı Samet Erçoşkun bu çağrıya.Ve bu şehirde ilk işimiz daha geçtiğimiz yıl, Türk İdareciler Derneği Genel Merkezi tarafından her yıl geleneksel olarak verilen “Vali Celalettin Tüfekçi Meslek Ödülü”ne layık görülen  başarılı yönetici, deneyimli, yüreği memleket sevgisi ile bezeli, Yunus gönüllü  Sandıklı Kaymakamı Samet Ercoşkun’uziyaret etmek..

Kaymakam Samet Ercoşkun bizi öylesine içten, öylesine samimi bir biçimde karşılıyor ki kendimizi evimizde, yuvamızda hissediyoruz. 2005 yılında Sivrice ilçemizde göreve başlayıp 2006 yılında Elazığ’dan ayrılan bu değerli yöneticimizle Kazak şair MağcanCumabay anısına yapılan 14. Uluslararası Hazar Şiir Akşamları’nı birlikte gerçekleştirmiştik.

 

MİRYEKEFELON SAVAŞI BU TOPRAKLARDA YAPILMIŞ...

Sırada bu güzel ilçenin Belediye Başkanı var; İsmail Elibol. Türkiye'nin en genç Belediye Başkanlarından biri.1975 Sandıklı doğumlu. Yunus yüzlü Belediye Başkanı İsmail Elibol’u tanıyınca Sandıklı şanslı bir ilçe diyoruz içimizden.

Sonra da bu şirin Batı Anadolu ilçesini yakından görelim diyor ve adımlıyoruz caddelerini. Sandıklı, daha çok kaplıcaları ile öne çıkmış bir ilçe. Etrafı dağlarla çevrili, verimli ovası tarım bakımından her türlü ekime müsait. Patatesi ile tanınıyor. Haşhaş, nohut ve buğday üretimi de yapılan İç Batı Anadolu’nun bir şirin ilçesi sessiz, sakin. Bakmayın öyle sessiz ve sakin oluşuna. Türk coğrafyasında bir büyük yürektir Sandıklı. Yunus gibi bir canı siz de barındırsanız bağrınızda elbette mütevazılığın kalesi olurdunuz. “Beni bende demen; ben, bende değilim./ Bir ben vardır bende benden içeri”, diyen sözü mayalayarak öze yönelen, odunun dahi düzgününü yıllar yılı Taptuk’una taşıyan Yunus’un diyarı Sandıklı. Anadolu Türk birliğinin kuruluşunda olduğu kadar kurtuluşunda da anahtar rol oynamış; 1176 tarihinde yapılan Miryekefelon Savaşı bu topraklarda yapılmış ve bu savaş sonunda Anadolu’nun tapusu alınmıştı. İstiklal Savaşı’nın en önemli bölümü olan Çiğiltepe, Kocatepe ve Tınaztepe muharebeleri bu topraklarda gerçekleştirilerek Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştu.

Yüzyıllardır Türk-İslam coğrafyasını süsleyen minarelerin âlemlerinin bu şirin ilçede imal edilir olması dahi başlı başına bir güzellik değil mi?

Sandıklı çarşılarında gezerken tarihî binaların korunduğuna şahit oluyoruz. Leblebicilik çok eski geçmişe sahip. Bir leblebi dükkânınagiriyoruz, bize leblebi ikramının yanında bilgi de veriyor bu yaşayan üçüncü kuşaktan leblebici. Bu güzel anları Mehmet Demirel çektiği fotoğraflarla kayda alırken Mehmet Kılınç kardeşimizde kamerasını çalıştırıp bu küçük leblebici imalathanesindeki tartışmayı görüntülüyor.

Otele döndüğümüzde Can Azerbaycan’dan, Tataristan’dan, Anadolu’nun dört bir yanından Yunus’un adımladığı, soluduğu, Yunus kokan topraklara… Yunus gönüllü, Yunus erlerinin bir sevgi seli gibi aktığına şahit oluyoruz.

 

“YUNUS’U DUYUNCA MESAFELER KISALDI”

14 Mayıs 2010Perşembe.Gönül dünyamızın pınarı Yunus Emre’nin izinden yürüyen Anadolu’muzun ve Türk dünyasının Yunus gönüllü erlerinin katılımları ile saat 10.30’da “Anadolu Yunus’tur” şiir şöleni sevgi yürüyüşü ile başlıyor. Afyonkarahisar Valisi Haluk İmga, Afyonkarahisar Milletvekili Zekeriya Aslan, Sandıklı Kaymakamı Samet Ercoşkun, Sandıklı Belediye Başkanı İsmail Elibol, Türk dünyasından ve ülkemizin çeşitli illerinden gelen şair, yazar ve düşünce adamları, misafirler, konuklar, Sandıklılı ve çevresinden gelen vatandaşlar ve öğrenciler katılıyorlar İstasyon Caddesi’nde başlayan sevgi yürüyüşüne.  Yürüyüş hükümet konağının önünde son buluyor.

Kaymakam Samet Ercoşkun Atatürk Anıtı'na çelenk sunuyor. Ardından bu toprak için bu toprağa düşenler için saygı duruşunda bulunuyor ve İstiklal Marşımızı huşu içerisinde söylüyoruz. Tören, Sandıklı Kültür Varlıklarını Koruma ve Yaşatma Derneği Yaren Meclisinin gösterilerinin ardından Elazığ Belediyesi Halk Oyunları Topluluğu’nun gösterileriyle başlıyor.

Gönlünü, kapısını insana ve insanlığa açan bu güzel, şirin ilçemizde düzenlenen “Anadolu Yunus’tur” şiir şöleninin açış konuşmasını Elazığ İl Kültür Müdürü Tahsin Öztürk yapıyor.

Ankara’dan şölene katılan şair Ali Akbaş ülkemizin olduğu kadar bütün dünyanın da sevgiye ve hoşgörüye ihtiyacı olduğunu söylüyor.

Azerbaycanlı şair Zelimhan Yakup, Yunus’un doğduğu topraklarda bulunmaktan mutlu olduğunu vurgulayarak “Yunus’u duyunca mesafeler kısaldı” diyor; sonra da etkileyici sesi ile büyük Yunus içinokuduğu şiirlerle tören alanını dalgalandırıyor adeta.

Belediye Başkanı İsmail Elibol; ''Yunus Emre bizlere, birbirimizi sevmeyi, sevginin paylaşıldıkça çoğaldığını öğretti. Yunus'un olduğu yerde kavga değil, sevda; savaş değil, barış vardır.”diye başladığı konuşmasını “Yunus’u sahiplenmek bencillik değil Yunus’un cömertliğindendir. Yunus Emre’nin asıl nerede olduğu değil, bizlerin Yunus ‘un neresinde olduğumuz önemlidir. Eğer bizler Yunus gibi düşünebiliyorsak Yunus bizim içimizdedir.” diyerek sürdürüyor konuşmasını.

Sandıklı Kaymakamı Samet Ercoşkun: “Anadolu’da kardeşliği perçinleme adına tarafımızı belli etmek istedik, duvarlar yapmaya değil köprüler kurmaya talibiz, istedik ki, ellerin yurdunda çiçekler açarken Anadolu’muzda fırtınalar esmesin. İstedik ki; dünya devletleri sınırları kaldırırken, bizim gönlümüze hudutlar çizilmesin. Gönüller yapmak, sevgi ekmek, işi kolay kılmak istiyoruz.” diye sürdürüyor konuşmasını.

Sandıklılılar olarak kendilerini çok şanslı hissetmeleri gerektiğini belirten Afyonkarahisar Milletvekili Zekeriya Aslan: “Yunus Emre’deki insan sevgisinin temelinde Allah Sevgisi vardır. Çünkü Yunus, insanda, ‘Allah’tan gelip bedenleşmiş bir cevher, bir ruh olduğunu’ biliyordu. Öz ifadeyle ‘Yaratılanı Yaratandan ötürü’ seviyordu.” diyor.

Vali Haluk İmga ise yaptığı konuşmasında:  ''Kültür dünyamızın eşsiz insanı Yunus Emre adına düzenlenen 'Anadolu Yunus'tur' şiir şölenleri ile Sandıklı ilçemiz bir defa daha Anadolu coğrafyasında yüklendiği misyonu yerine getirmektedir. Bugün sadece ülkemizin değil bütün dünyanın en çok ihtiyaç duyduğu sevgi ve insanı kucaklamayı gaye edinmiştir.”, diyerek sürdürüyor konuşmasını.

Açılış Töreni, Azerbaycanlı Sanatçı Ramin Garayev’in okuduğu eserlerle devam ediyor. Programın son bölümünde ise değerli sanatçılarımız, Nihat Kazazoğlu, Zülfü Demirtaş, Hasan Öztürk ve Hasan Taydaş Elazığ’ın güzel türkülerini seslendiriyor.

 

”YUNUS EMRE; SEVGİYE ADANMIŞ BİR HAYAT”

Açılış töreninin ardından Afyonkarahisar Valisi Haluk İmga ile Afyonkarahisar Milletvekili Zekeriya Aslan ile bir araya geliyoruz. Anadolu Yunus’tur şiir şölenine katkı sağlayan bu değerli yöneticilerimize Elazığ’dan getirdiğimiz hediyeleri takdim ediyoruz.

Öğlen sonu saat 14.00’te Başbakanlık Atatürk Kültür Merkezi’nin katkıları ile Park Otel’in konferans salonunda gerçekleşen ”Yunus Emre; Sevgiye Adanmış Bir Hayat” konulu panelde Prof.Dr. Mehmet Akkuş, Prof. Dr. Kamil Veli Nerimanoğlu, Doç. Dr. Bayram Dalkılıç ve Mustafa Özçelik salondaki dinleyenlere Yunus Emre’yi anlatıyorlar.

Akşam, saat 19.30’da yine Park Otel’deyiz, beş yüz kişilik konferans salonu tıklım tıklım. Yunus Emre Destanı’nı yazan Azerbaycanlı şair Zelimhan Yakup’un şiirlerle süslediği enfes konferansının ardından sazın ve sözün üstadı Ramin Garayev sahne alıyor.

 

“İLAHİLERLE YUNUS EMRE KONSERİ”

Azerbaycanlı şair Zelimhan Yakup’un verdiği konferansın ardından günün son etkinliği Emin Ongan Üsküdar Musiki Cemiyeti’nin sunduğu “İlahilerle Yunus Emre Konseri” oluyor. Kudümde Engin Baykal; neyde Can Gülbal; kanunda Alper Akaryıldız; tanburda Hulusi Babalık’ın yer aldığı sazende ekibine Hafız Kadir Konyalı, Hafız İdris Erdem, Hafız Ramazan Kutlu, Hafız Ahmet Uzunoğlu, Mehmet Kemiksiz eşlik ediyor. Hafızların okudukları her biri ayrı güzellikteki Yunus ilahileri ile dinleyenler adeta mest oluyorlar.

14 Mayısı 15 Mayısa bağlayan gece zihnimizde ve yüreğimizde Yunus olduğu halde odalarımıza çekiliyoruz. Yarına -yeni bir güne- yine Yunus’u solumaya uyanacağız.

 

GÖNÜL HEYBELERİMİZ SEVGİ DOLU..

“Elif okuduk ötürü

Pazar eyledik götürü

Yaratılanı severiz

Yaratan’dan ötürü”

Yunus’un asırlar öncesinden sabaha gözlerini açtığı topraklarda uyanmanın lezzeti bir başka. Anadolu Yunus’tur şiir şöleninin ikinci günündeyiz. Gönül heybelerimiz sevgi dolu. Okullara gideceğiz.

Kendilerini Hazar Şiir Akşamları’ndan tanıdığımız Simav Şiir Günleri’ne yüreğini koyan bilgili, deneyimli, Kaymakam Samet Ercoşkun zamanı doğrusu iyi değerlendirmiş. 15 Mayıs 2010 Cuma günüsabah saat 10.00’da Sandıklı’daki bütün okullarda başlayacak olan Yunus Sohbetlerine katılmak için gruplar halinde Sandıklı’daki okullara dağılıyoruz.

Sandıklı Anadolu Öğretmen Lisesi’nde şair Bahaettin Karakoç’un 80.doğum yıldönümü kutlanacak.

Sandıklı Anadolu Lisesi’nde Azerbaycan’dan katılan Zelimhan Yakup ile Azer Abilov öğrencilerle sohbet edecekler.

Sandıklı Koleji’nde Ali Akbaş ve Nevzat Türkten

Zafer İlköğretim Okulu’nda Yahya Akengin

Barbaros İlköğretim Okulu’nda Rıza Akdemir, İlter Yeşilay.

Cumhuriyet İlköğretimOkulu’nda İsmet Bora Binatlı, Mehmet Nuri Parmaksız.

Ali Çetinkaya İlköğretim Okulu’nda Bahtiyar Aslan, Çulpan Zaripova Çetin.

Mustafa Kemal İlköğretim Okulu’nda Mehmet Emin Ulu, İbrahim Yavuz.

Miralay Reşatbey İlköğretim Okulu’ndaR. Mithat Yılmaz, Ahmet Otman

Sandıklı Ticaret Lisesi’nde Mehmet Kara, Mine Bahçeci, Muharrem Kubat.

75 Yıl İlköğretim Okulu’nda Ali Akçeken, İsmail Özmel

Sandıklı Sağlık Meslek Lisesi’ndeMevlütUluğtekinYılmaz, Gazi Özcan, YurdalDemirel.

Sandıklı Kız Meslek Lisesi’ndeTalat Ülker, Hadi Önal, Yaşar Bayar.

Sandıklı Endüstri Meslek Lisesi’ndeLevent Topludal, Hanifiİspirli, Harun Yavruoğlu

Mehmet Akif İlköğretim Okulu’ndaTahsin Öztürk, Hasan Öztürk,  Zülfü Demirtaş, Doğan Sever.

Zekiye Ana İlköğretim Okulu’nda Muammer Aksoy, Mehmet Şükrü Baş, İsmailGöktaş.

Sandıklı Lisesi’ndeGünerkanAydoğmuş, Ramin Karayev

Yunus Emre İlköğretim Okulu’nda Fazıl Ahmet Bahadır, Yasin MortaşSandıklılı öğrencilerle bir araya geliyorlar.

 

GÜZELLİK SEVGİDEDİR..

Bugün Cuma, Yunus’un dizlerinin değdiği topraklarda biz de kıyama duracağız. Cuma namazını Sandıklı Belediyesi’nin Hüdai Kaplıcası tesislerindeki camide kılıyoruz. Burada her yer şifa, yer yer kaplıca. Anadolu Yunus’tur Şiir Şöleni’ne katılanlara Kaplıca İşletme Genel Müdürü Ali Tuncay kaplıcalar hakkında bilgi veriyor. Sandıklı Belediyesi tarafından yaptırılan Yunus Emre Anıtını ziyaret ediyoruz.

Saat 14.00. Sırada Yunus Emre’nin Sandıklı’daki mezarını ziyaret var. Yunus Emre’nin ülkemizin pek çok yerinde mezarı var. 13.yüzyılın ortalarında dünyaya gelen 14. yüzyılın ilk çeyreğinde Osmanlı İmparatorluğu’nun filizlenmeye yüz tuttuğu yıllarda yaşayan bu sevgi ereninin Eskişehir’in Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy’de; Karaman’daki Yunus Emre Camii avlusunda; Bursa’da; Aksaray ile Kırşehir arasında; Ünye’de; Kula ile Salihli arasında Emre Sultan Köyü’nde; Erzurum-DuzcuKöyü’nde; Isparta'nın Gönen ilçesinde; Sivas yakınında bir yol üstünde; ayrıca Tokat'ın Niksar ilçesinde mezarları var. Ancak önemli olan Yunus’un mezarının bulunması değil; önemli olan Sandıklı Belediye Başkanı İsmail Elibol’unda gayet veciz ifade ettiği: “Yunus Emre’nin asıl nerede olduğu değil, bizlerin Yunus’un neresinde olduğumuz önemlidir. Eğer bizler Yunus gibi düşünebiliyorsak Yunus bizim içimizdedir.”

Evet, eğer biz Yunus gibi nefsimizi irademizin potasında eritmiş; kire, kine, kötülüğe set çekmiş; kavgayı, hamlığı, riyayı düşman bellemiş; gösterişi, şekilciliği kendimizden uzak tutmuşsak; gerçeğe, hakka yönelmişsek; “ İlim ilim bilmektir / İlim kendin bilmektir/ Sen kendini bilmezsen/Ya nice okumaktır.” diyerek kendimizi bilmişsek Yunus bizim içimizdedir.

Yunus’un yaşadığı ve türbesinin bulunduğu Çay Köyü, Sandıklının bir mahallesi olmuş. Çay Köyü mahalle olunca adı da değişmiş “Yunus Emre Mahallesi”olmuş. “Keşke değiştirilmeseymiş...” diyenler çıktı aramızdan.

Burada -Yunus’un mezarı başında- yapılan törende ilk konuşmayı Yunus Emre ve Hocası Taptuk Emre Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Recep Dişli yapıyor. Dişli: “Her şeyin özünde sevgi vardır. Güzellik sevgidedir. İnsana, insan gözü ile sevgi ile bakabilirsek çözemeyeceğimiz düğüm kalmaz” diyor.

Azerbaycan’dan gelen şair Zelimhan Yakup’un şiirli, içli ve duygu dolu konuşmasının ardından şair Rıdvan Çongur ve Mehmet Çetin, Yunus’u Yunus’tan okuyorlar. Sandıklı Kültür Varlıklarını Koruma ve Yaşatma Derneği yârenleri tarafından seslendirilen şiirler ve ilahilerden sonra Kur’an-ı Kerim okunuyor, dua ediliyor. Ardından Yunus Emre Mahallesi kadınlarının hazırladığı gözleme ve ayrana ilaveten Sandıklı Belediyesi tarafından yaptırılan helva katılımcılara ikram ediliyor. Yunus Emre’nin mezarı ziyaret edilir de şeyhi, hocası Tapduk’un mezarı ziyaret edilmez mi?  Tapduk Emre’nin kabri Yunus’un kabrine uzak değil. Bu manevi iklimde Anadolu’nun Yunusları ile Yunus’un gönül dünyasına gidiyoruz.

 

ANADOLU’NUN YUNUSLARI ŞİİR ŞÖLENİ’NDE...

Ne demişti Cemil Meriç; “Gül ıtriyle selâmlar sabahı, şair yaratır. Pınar hangi susuzlukları giderdiğinin farkında mı? Güneş sarayları da aydınlatır, kulübeleri de. Öyle seveceksin ki kelimeleri, yalnız senin için raks edecekler. Kelimeler de bütün sevgiler gibi kıskanç. Senin olmalarını istiyorsan, onların olacaksın, yalnız onların” demişti ya; şimdi sırada duygu yoğunluğunun pişirdiği sevgi yağmurunun tatlandırdığı şiir var. Yunus’u okuyacaklar yurtdışından ve ülkemizin dört bir yanından Anadolu Yunus’tur Şiir Şöleni’ne katılan şairler. Kimler yok ki;Azerbaycan’dan Zelimhan Yakup, Tataristan’dan Çulpan Zaripova, Kahramanmaraş’tan Bahaettin Karakoç, Yasin Mortaş,  Ankara’dan Yahya Akengin, Rıza Akdemir, Rıdvan Çongur, Mehmet Nuri Parmaksız,  İsmet Bora Binatlı,  Ali Akbaş ve İlter Yeşilay, Elazığ’danR. Mithat Yılmaz, Günerkan Aydoğmuş, Gazi Özcan,Hadi Önal, Mehmet Şükrü Baş ve Mahir Gürbüz. Kayseri’den Fazıl Ahmet Bahadır,  Muğla’dan Bahtiyar Aslan, Afyonkarahisar’dan Ali Küçük, Ali Akçeken, Yozgat’tan MevlütUluğtekin Yılmaz, Gümüşhane’den Talat Ülker, Diyarbakır’dan İbrahim Yavuz, Tokat’tan Mehmet Emin Ulu, Gaziantep’ten Mehmet Kara, Trabzon’dan Harun Yavruoğlu,Niğde’den İsmail Özmel, Eskişehir’den Muharrem Kubat, Salihli’den Ahmet Otman, İzmir’den İsmail Göktaş, Mersin’den Mine Bahçeci, Levent Topludal, Erzurum’dan Hanifi İspirli, Ağrı’dan Yaşar Bayar, Mardin’den Yurdal Demirel sırasıyla kürsüye davet ediliyor.

Düşlerin güneşle gülüştüğü, sevginin sevdayla demlendiği, ruhların bir büyük rüyada buluştuğu, Türk dilinin billurlaşıp bayraklaştığı, özlemlerin selâmlarla sarmaştığı, Türk dünyasından ve Anadolu’dan selâm getirmişlerdi Yunuslarına.

 

ÇAYDAÇIRA..

Programa biraz ara verilsin de nefeslenelim diyoruz; ne mümkün?Sırada Türkiye’nin yakından tanıdığı iki billur ses Kültür ve Turizm Bakanlığı Halk Müziği Sanatçıları Zülfü Demirtaş ile Hasan Öztürk var. Biri birinden güzel türkülerle Anadolu Yunus’tur Şiir Şöleni’ni renklendiriyorlar.

Ardından “Konsun şamdanlara mum /Olsun ergenler sıra/ İnsin davula tokmak/ Başlasın çaydaçıra” diyor programın sunucuları Sandıklı Anadolu Lisesi Türk Dili Edebiyatı öğretmenleri Zeynep Altıntaş ile Fethi Yeşilmeşe.Ve Çaydaçıra ile birlikte Elazığ Belediyesi Halk Oyunları Ekibigösterisine başlıyor. Arkasından Nihat Kazazoğlu ile Hasan Taydaş sahne alıyor ve başı yüce Harput’u Batı’ya taşıyorlar. Bu muhteşem konseri 1999-2004 yıllarında Afyonkarahisar’ın belediye başkanı olan değerli hemşerimiz Hayrettin Barut da izliyor. Konserin son bölümünde Barut’un Zülfü Demirtaş ve Hasan Öztürk ile birlikte halay oynaması alkışlarla karşılanıyor. 

Vakit gece yarısını çoktan geçti. İnsan ruhu sevdikleri ile beslenince bedenin yorgunluğu pek de hissedilmiyor.

 

AKDAĞ’A ÇIKARKEN..

16 Mayıs 2010 Cumartesi...Anadolu Yunus’tur Şiir Şöleni’nin son günü, bugün. Reşadiye Köyü’nde kahvaltı yapacak sonra da Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan ile Bizans imparatoru Manuel Komnenos arasında 17 Eylül 1176 tarihinde gerçekleşenMiryakefalon Savaşı ile Anadolu’nun tapusunun alındığı yöreyi; Sandıklının en yüksek yeri olan Akdağ’dan kuşbakışı seyredeceğiz.

Akdağ, 2449 metre yükseklikte; Afyonkarahisar’ın Sandıklı ve Dinar ilçeleriyle Denizli'nin Çivril ilçesi arasında; çevresi, etekleri ormanlık bir dağımız. Yaylaları, çeşmeleri, yaban geyikleri, yılkı atları ve Tokalı kanyonu ile bir doğa harikası. 1984 yılından beri Milli Park olarak koruma altına alınmış.

Sandıklı Kaymakamı Samet Ercoşkun, Sandıklı Belediye Başkanı İsmail Elibol, Sandıklı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürü Şuayip Binbir, Eski Sandıklı Mal Müdürü hemşerimiz Bülent Oğraş, Ziraat Odası Başkanı Süleyman Yıldız ve “Anadolu Yunus’tur” şiir şöleninin davetlileri; şair ve yazarlardan meydana gelen kafile; Saat 10.00’da Reşadiye Köyündeyiz.

Köy konağında Reşadiye Köyü halkı tarafından hazırlanan sofrada sabah kahvaltısı yapıyoruz.

Reşadiye Köyü Muhtarı Hasan Çalışkan'dan köy hakkında bilgi alıyoruz. Muhtar Çalışkan; Reşadiye köyü sakinlerinin Bulgaristan’dan 1908 yılında göç ettiklerini, Osmanlı Sultanı Reşat zamanında bu köye iskân edildiklerini anlatıyor. Bu sebeple de köy, adını Sultan Reşat'tan aldığını söylüyor. Köyün geçiminin hayvancılık, tarım ve inşaat ile sağlandığını da ilave ediyor.

Akdağ’a çıkarken yol üzerinde bulunan ve gürül gürül akan bir çeşmeden su içiyoruz. Sorkun Belediye Başkanı İlyas Arısoy çevre hakkında bizleri bilgilendiriyor. Akdağ'da yılkı atlarının, kurtların ve çakallarındolaştığını söylüyor.Çok eski zamanlarda ayıların da olduğunu; ama 1970'li yıllarda çıkan yangın sonrasında ayı neslinin tükendiğini ifade ediyor.

Kafile, Akdağ'ın doruk noktasına yakın yerde bulunan bir ardıç ağacının gövdesinden fışkıran suyu görünce duruyor. Sorkun’un eski belediye başkanı Ali Gökdemir; ardıç ağacının gövdesinden akan suyun efsanesini anlatıyor. Yer güzel, hava berrak; orman mis gibi. Bol oksijeni de çekince ciğerlerimize geriye ne kalır, türkü söyleyip halay çekmek değil mi? Eh biz de onu yapıyoruz.

Akdağ’dan iniş sırasında “Kasap Çam”' adı verilen ve nasıl devrildiği bilinmeyen kocaman çam ağacının başucunda duruyoruz. Devrik çam hakkında bilgi veren Sorkun’un eski Belediye Başkanı Ali Gökdemir: Bu çamın yaklaşık 4, 5 asırlık olduğunu, 2008 yılında devrildiğini, çamı orman işletmesinden satın aldıklarını;yolunu bulup buradan taşıyarak Sorkun'un girişine dikmeyi düşündüklerini söylüyor.

Dağ havasıyla yediklerimizi yakmış olmayız ki acıktık. Sorkun piknik alanında mangalları yanar görünce daha da çok hissetmeye başladık açlığımızı. Sandıklı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı ile Sorkun Belediyesi'nin ortaklaşa düzenledikleri yöresel hamur işleri ile mangalda sucuğu Yunus ikramı olarak görüyoruz.

 

KAPANIŞ TÖRENİ..

Akşam, Anadolu Yunus’tur Şiir Şöleni’nin Kapanış Törenine katılıyoruz.

Sorsalar “Anadolu Yunus’tur Şiir Şöleni’nin sizde bıraktığı en güzel izlenim nedir?” diye. Şüphesiz, Anadolu insanında insanın yaşadığı, derim.

Programın ilk ayağında sevgisiyle, hoşgörüsüyle, ikramı ile gönül kapısını açması ile ve yârenleri ileSandıklı Kültür Varlıklarını Koruma ve Yaşatma Derneği Yâren Meclisi’nin gösterisi var. Kökleri Orta Asya'ya dayanan Ahilik teşkilâtının bir uzantısı bildiğimiz yâren meclislerinin insan yetiştirme, insanı hayata hazırlama, toplumsal düzeni ve güvenliği sağlama gibi görevlerinin olduğunu biliyorduk. Yârenlerin birbirlerine taşları kurşunla kenetlenmiş duvarlar gibi saf bağladıklarını da biliyorduk.Ama yâren meclislerinin, asırların imbiğinden süzülen Türk kültürünü bu denli dolu dolu yaşadıklarını ve yaşattıklarını bilmiyorduk. Gülerken düşünmenin, düşünürken millet olma şuuruna ermenin, eğlenmenin, eğlenirken mensubiyet duygusunu geliştirmenin ve iyi ki bu milletin bir ferdiyim demenin, bu duygu ile eşsiz bir ruha yükselmenin bu meclislerde böylesine aşılandığına ilk defa şahit oluyoruz.   

Birliğin, dirliğin ve diriliğin bir arada ve yoğun bir biçimde yaşandığı Yâren Meclisinden aldığımız yüksek zevki kelimelerle anlatmamız mümkün değil. Evet, belki hayatımızın en uzun gülmesini yaşıyoruz sergilenen orta oyunlarını seyrederken.

Oyunlarla gülerken bu toprakların insanı olmanın yüceliğini hissediyoruz. Yârenin, bizim dünümüz değil günümüz ve düğünümüz olduğunu görüyor; yarınlarda yaşatmamızın da şart olduğuna inanıyoruz.

 

ESAT KABAKLI...

Ve Anadolu Yunus’tur Şiir Şöleni’nin finali… Sahnedetürkülerin efendisi Esat Kabaklı var. Sazın ve sözün ustası bir can… Mızrabını her dokundurdukça sazının teline yürekler hopluyordu yerlerinden. Nağmeler, coşkun akan bir ırmağın çağıltısıydı adeta. Gür ve ahenkli… Gönül gündemindeki duygularla söylenen türküler örtüşünce; güzellik, yağmur öncesi şimşeklerin aydınlattığı gökyüzünden yıldız olup akıyordu sevenlerin yüreklerine… Bu muhteşem konserin ardından da Sandıklı Kaymakamlığı tarafından programa katkılarından dolayı, Elazığ Valiliği’ne, Elazığ Belediye Başkanlığı’na, Fırat Üniversitesi Rektörlüğü’ne ve Şener Bulut kardeşimize şükran plaketi veriliyor.

Ve alkışlar, alkışlar, alkışlar…

 

SANDIKLI’YA VEDA VAKTİ…

17 Mayıs 2010 Pazar.Veda vakti…

Gönül gözlü Kaymakam Sayın Ercoşkun uğurlamaya gelmiş bizi. Arkadaşlar var. Allahaısmarladık diyoruz her birine. Yol güzergâhımız Kayseri olunca Nevzat Türkten ile eğitimci, şair kardeşimiz Fazıl Ahmet Bahadır’ı da aracımıza alıyoruz.

Afyona gittiniz mi? Evet. Peki, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri” komutunu verdiği tarihî Kocatepe’yi gördünüz mü? Evet, biz de bu soruya olumlu cevap verebilmek için Kocatepe’ye gidiyoruz. Kocatepe’de hatıra fotoğrafı çektiriyor; Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmetle, minnetle yâd ediyoruz.

Alkışlar; bu büyük organizasyonu gerçekleştiren Sandıklı Kaymakamı Samet Ercoşkun için. Alkışlar; Sandıklı Belediye Başkanı İsmail Elibol için. Alkışlar Sandıklı Kültür Varlıklarını Koruma ve Yaşatma Derneği Yaren Meclisi için, Alkışlar; gönül dünyamızın mimarları Yunus gönüllü şairler için. Alkışlar; Azerbaycanlı şair Zelimhan Yakup için. Alkışlar; Türkülerin Efendisi Esat Kabaklı için. Alkışlar; Kültür ve Turizm Bakanlığı Halk Müziği Sanatçıları Zülfü Demirtaş ile Hasan Öztürk için. Alkışlar; Elazığ Belediyesi Kürsübaşı topluluğu için. Alkışlar; değerli sanatçımız Nihat Kazazoğlu için! Ve alkışlar Anadolu Yunus’tur Şiir Şöleni’nin büyük destekçisi Elazığ’ın kültür ocağı Manas için...

 

 

 

 
               Manas Yayıncılık Nailbey Mah. Vali Fahribey Cad. Huzur İş Merkezi Kat 5 Daire 14 Elazığ   Telefon: (0424) 2371315 Faks: (0424) 2363068                         © Copyright 2008 |    Manas Yayıncılık Tüm Hakları Saklıdır.