MANAS / HABER – M. Şener Bulut
Manas Yayıncılık olarak Sanatçı Doğan Sever tarafından
hazırlanan Notaların Kanatlarında Elazığ adlı kitabın
tanıtımı için 8 Mayıs 2007 Salı günü bir toplantı
düzenledik. Elazığ Belediye Başkanlığı, İl Kültür ve Turizm
Müdürlüğü, Elazığ Musiki Konservatuvarı Derneği, Elazığ
Devlet Klasik Türk Müziği Korosu, Palu Kültür Derneği,
Karakoçanlılar Kültür Derneği, Ağın Kültür Derneği ve Baskil
Kültür Derneği’nin katkı verdiği program Devlet Korosu
Konser Salonunda saat 20.00’de gerçekleştirildi.
Yapılan hazırlıklar çerçevesinde Elazığ Musiki
Konservatuvarı Derneği üyelerinden Neyzen Doğan Sever
tarafından hazırlanan Notaların Kanatlarında Elazığ adlı
kitap yayınevimizin kültür eserleri dizisinin (7) numaralı
eseri olarak yayınladı. 126 sayfadan oluşan kitapta A. Murat
Kuşçubaşı, Tuncer Sönmez, Dr. Ali Öztürk, Mahir Gürbüz, M.
Şükrü Baş, Hüsamettin Septioğlu, Recep Bağcı, Çiğdem Işım,
Yıldız Müget, Mağcan Cumabay, Hadi Önal, Ziya Çarsancaklı,
Bedrettin Keleştimur ve Doğan Sever’e ait 78 esere yer
verildi.
Toplantıya, Elazığ Belediye Başkanı M. Süleyman Selmanoğlu,
Belediye Başkan Yardımcısı İbrahim Özgen Erdoğmuş, Fırat
Üniversitesi Su Ürünleri Dekanı Prof. Dr. Mustafa
Sarıeyüpoğulları İzzetpaşa Vakfı Genel Sekreteri Dr. M. Naci
Onur, Notaların Kanatlarında Elazığ adlı kitabı yayına
hazırlayan Neyzen Doğan Sever, Elazığ Musiki Konservatuvarı
Derneği başkanı Feti Ahmet Deniz, Karakoçan Kültür Derneği
Başkanı Ahmet Yıldız, Palu Kültür Derneği Başkanı Mustafa
Demirkıran, Elazığlı yazarlar Bedrettin Keleştimur, Günerkan
Aydoğmuş, R. Mithat Yılmaz, Hadi Önal, M. Şükrü Baş, A.
Murat Kuşçubaşı, Berika Küçük, Recep Bağcı, M. Faik Güngör,
Muammer Aksoy, Lütfi Parlak ile birlikte kalabalık bir
davetli topluluğu katıldı..
Toplantının sunuculuğunu Devlet Korosu sanatçısı Şengül
Kacaroğlu yaptı. İstiklal Marşı’nın okunmasından sonra
program, açılış konuşmalarıyla başladı. İlk konuşmayı Elazığ
Musiki Konservatuvarı Derneği’nin uzun yıllar başkanlığını
yapan Naci Sönmez yaptı. Daha sonra gazeteci yazar Bedrettin
Keleştimur, Elazığ Musiki Konservatuvarı Derneği Başkanı
Feti Ahmet Deniz, son olarak da Elazığ Belediye Başkanı M.
Süleyman Selmanoğlu bir konuşma yaptı.
Açılış konuşmalarının tamamlanmasından sonra Kültür ve
Turizm Bakanlığı Elazığ Devlet Klasik Türk Müziği Korosu,
davetlilere Doğan Sever tarafından bestelenen eserlerden
oluşan bir konser verdi. İki bölüm halinde sunulan konserin
ilk bölümü, güftesi Doğan Sever’e ait olan Yedigöz’e Gel
Gidek adlı eserin Nihat Kazazoğlu tarafından okunması ile
başladı. Bu şarkının ardından güftesi Berika Küçük’e ait
Eğin’im adlı eseri Filiz Çetinay, Güftesi Doğan Sever’in
Çıktım Gülmez Tepesine ve Güftesi Mahir Gürbüz’ün olan Baba
Çıha Seni Sevmim Demez mi adlı eserleri Mehtap Sarıkaya,
Güftesi: Mehmet Şükrü Baş’a ait olan Hâlâ Beni Sağ Sandılar
ve Güftesi Dr. Ali Öztürk’ün Ne ki adlı eserlerini Suat
Kılıç, Güftesi Dr.Ali Öztürk’ün Harput’a Özlem ve Güftesi
Doğan Sever’in olan Almış Başın Gidersin adlı eserleri Erdal
Özer seslendirdi. Büyük ilgi ile izlenen konserin birinci
bölümü güftesi Recep Bağcı’ya ait Bu Dağların Karı Kolay
Erimez ile Güftesi Hadi Önal’a ait Kofik isimli eserlerin
Şengül Kacaroğlu tarafından okunmasıyla sona erdi.
Konserin ikinci bölümü, Güftesi Hüsamettin Septioğlu’na ait
Dedim-Dedi adlı şarkının Mircan Özel tarafından okunmasıyla
başladı. Ve yine sanatçı Mircan Özel tarafından
seslendirilen Güftesi Doğan Sever’e ait olan Götür Beni Sen
Gardaş adlı eser ile devam etti. Solist Levent Ergen’in
okuduğu Güftesi Doğan Sever’e ait olan Kul Olup Kapında
Bağlanıp Durdum ile Sevgi Meleği adlı şarkılarının ardından
bu kez Koro sanatçılarından Filiz Çetinay güftesi Doğan
Sever’in olan Sana Bir Dünya adlı eserini okudu. Devlet
Korosu Ud Sanatçısı Naci Sönmez’in okuduğu Güftesi Bedrettin
Keleştimur’a ait Seyreyle Aşk Nehrini ve ardından Güftesi
Çiğdem İşim’in Bakma Beyazlanmış Saçlarıma adlı eserleri
okuduktan sonra Konserin son eseri güftesi A. Murat
Kuşçubaşı tarafından yazılan Elazığ Musiki Konservatuarı
Marşı bütün sanatçıların topluca okumalarıyla sona erdi.
Konserin ardından Neyzen Doğan Sever alkışlar eşliğinde
sahneye davet edildi ve davetlilere hitaben bir teşekkür
konuşması yaptı. Bu konuşmadan sonra Sever’e yapmış olduğu
bu çalışmadan dolayı Elazığ Belediye Başkanı M. Süleyman
Selmanoğlu tarafından plaket verildi. Plaket takdiminin
ardından toplantı sona erdi.
Şengül Kacaroğlu
Elazığ Belediye Başkanlığının Katkılarıyla Kültür ve Turizm
Bakanlığı Elazığ Devlet Klasik Türk Müziği Korosu, Palu
Kültür Derneği, Karakoçan Kültür Derneği, Baskil Kültür
Derneği, Ağın Kültür Derneği ve Manas Yayıncılık’ın
işbirliği ile ilimizin kültür adamı Doğan Sever’in
bestelerinin bir araya getirildiği Notaların Kanatlarında
Elazığ adlı eserin tanıtım amacıyla düzenlenen toplantımıza
hoş geldiniz efendim. Program akışını sizlere duyurmadan
önce Sayın Doğan Sever’in özgeçmişi hakkında sizlere kısaca
bilgi vermek istiyorum.
Doğan Sever’in babası; Elazığ Sivrice İlçesi Güney Köyü’nden
Reşit Ağa’nın oğlu Hüseyin Efendidir. Hüseyin Efendi, 1903
yılında Güney Köyü’nde dünyaya geldiğinde ağabeyi Mahmut
altı yaşındaydı. İki kardeş önce babaları Reşit Efendi’yi
kaybettiler. Ardından anneleri Güllü Hanım’ı. Annelerinin
vefatında Doğan Sever’in babası Hüseyin Efendi iki, Amcası
Mahmut sekiz yaşındaydı. Öksüz kalan çocuklar Elazığ’da
bulunan yakın akrabaları tarafından büyütüldü.
Akrabalarından kendilerine en fazla emek veren Tuğgeneral
İsmail Hakkı Talay’ın annesi Hatice Hanım ve onun kız yeğeni
Dilaver Talay Hanım oldu. Doğan Sever’in babası, gezici
jandarma eri olarak dört yıl askerlik yaptı. Soyadı kanunu
çıktığında ailenin sevecenlik hali nüfuz müdürünün hoşuna
gitmiş olacak ki “Sana Sever soyadını verdim”, demesi ile
nüfusa öyle kaydedildi. Bu arada ağabey Mahmut Efendi,
Amerika’ya işçi olarak gitti. Kısa bir zaman çalıştı.
Amerika’daki intibaksızlığı ve kardeşine olan özlemi nedeni
ile geri döndü. Doğan Sever’in babası Hüseyin Efendi,
askerden geldikten sonra Büyük Meydan da bakkallık yaptı. O
yıllarda kadın olarak bakkallık yapan “Gule Bacı’nın” dükkân
komşusuydu. Babasının, okuyup yazması yoktu. Hesabını
zihinden mecidiye olarak yapardı ve bunu TL’ye çevirirdi.
Onun bu durumundan istifade eden kötü niyetli bir arkadaşı
hak etmediği halde önce Hüseyin Efendinin bu dükkâna ortak
oldu, daha sonra da ortaklıktan çıkarttı. Hüseyin Efendi
arkadaşının haksızca elinden aldığı bu dükkânın önünde meyve
ve sebze satarak geçimini sağlamaya çalıştı. Doğan Sever’in
babası 27 Mayıs 1961 yılında vefat etti. Hüseynik Köyü (Ulukent
Mahallesi) mezarlığına defnedildi.
Doğan Sever’in annesi Malatya’nın Doğanşehir İlçesi Gürovası
Köyü’nde 1908 yılında dünyaya geldi. Nüfus adı Güllü olan
annesi evlilik sonrası Elazığ’a geldikten sonra Fatma Hanım
olarak bilindi. Fatma Hanım, yedi çocuk annesi olarak
zorlukları göğüsleyerek uzun bir ömür yaşadı. 23 Kasım 2000
tarihinde 92 yaşındayken İstanbul’da vefat etti.
Bağcılar-Habipler Köyü’ndeki Cebeci Mezarlığı’na defnedildi.
Aile: Mehmet (Mamoş), Hikmet, Nihat, Nermin, Doğan, Fikret
(Fikri) ve Necati olmak üzere yedi çocukluydu. Doğan
Sever’in haricinde ki kardeşlerinden hiç biri musikiyle
uğraşmadı.
Doğan Sever, 04 Mayıs 1942 yılında Mustafapaşa (Seko)
Mahallesi, Albayrak Sokak 8 nolu evde mahallenin tecrübeli
ve yaşlı ebesi Güllü Hanım tarafından dünyaya getirildi.
Kundak ve höllükle büyütüldü.
O yıllardaki evlerde içme suyu ve elektrik yoktu. Sever
ailesinin evi de kerpiçten yapılı, damlı tek katlı bir evdi.
Evin ön kısmında iki, arka kısmında bir dut ağacı vardı.
Doğan Sever, ortaokul yıllarında iken eve, su ve elektrik
alındı. Eve 1970’li yıllarda büyük bir tadilat yapıldı ve
evin üstüne sacdan çatı konuldu. Doğan Sever, 15 Şubat 1973
tarihinde evleninceye kadar bu evde yaşadı.
1980 yılında ailesinden Doğan Sever’in haricindekilerin
hepsi İstanbul’a taşındı. Evi satmak zorunda kaldılar. Doğan
Sever’in zaman zaman sokağından geçtiği hatıralarla dolu bu
yuva, 25 Ekim 2013 tarihinde bir dozerin kepçesiyle
yıkılarak yok edildi.
Doğan Sever’in okul öncesi çocukluğu, sokaktaki yöresel
oyunları oynamakla geçti. O yıllarda çanaktan yapılı halk
tabiriyle “dönbek” dediğimiz darbukasını evde ve sokakta
çalar, türkü söylerdi.
Severlerin evinin karşısında “Hıdır Çakı” isminde biri
kirada otururdu. Hıdır Çakı, akşamları evinin bahçesinde
klarnet(gırnata) çalardı. Bu ses Doğan Sever’i oraya
çekerdi. Hayranlıkla dinler ve Hıdır Çakı’nın dizinde
uyurdu. Hıdır Çakı, Doğan Sever’i kucağına alır evine
götürürdü.
Doğan Sever, 1949 yılında İsmetpaşa İlkokulu’nda okula
başladı. İkinci ve üçüncü sınıflarda birer yıl kayıbı oldu.
Üçüncü sınıf öğretmeni Hürrem Bulut’la mezun oldu. Öğretmeni
müzik derslerinde ona şarkı ve türkü söyletirdi. Ortasına
bir delik delinmiş 25 cm boyunda sıva üstü elektrik borusu
olan müzik aletini Doğan Sever, yanından hiç eksik etmezdi.
Borunun bir tarafını sigara kâğıdıyla kapatır; deldiği
delikten üfler mey sesine benzer bir ses elde ederdi. Bu
aletle sınıf içi konserler verirdi.
Doğan Sever’in zengin bir müzik repertuarı vardı.
Repertuarın zenginliğini sinemalarda film öncesi çalınan taş
plaklardan, radyolardan, düğünlerde söylenen türkü ve
şarkılardan edinmişti.
Doğan Sever, çocukluk yıllarına ait bir anısını şöyle
anlatmıştı:
“İlkokul yıllarındaydı. Sokağımızda bahçe içinde bir düğün
yapılıyordu. Çalgıcılar arasında çıkan bir itilaf sonucu
düğünün ritim çalıcısı çaldığı darbukayı bırakarak oradan
ayrıldı. Ritimsiz kalan düğünde ritimcinin yerini ben aldım.
Düğün sonuna kadar da diğer çalgılara refakat ettim. Düğün
sonrası ekip başı bana bir miktar para verdi. Bu para
müzikten kazandığım ilk ve son para oldu. Eve geldiğimde
Nihat Ağabey’imden unutamayacağım bir dayak yedim. Ağabeyim:
‘Bu çocuk eninde sonunda çalgıcı olacak’ dedi.” O yıllarda
müzisyenliğin adı “çalgıcılıktı.” Toplum tarafından hoş
karşılanmayan bir meslek olarak bilinirdi.
Doğan Sever, ilkokul 5. sınıfta iken okul müsamere
hazırlıklarında yöresel halk oyunlarını Fikret
Memişoğlu’ndan halk türkülerini de eşi Ayşe Memişoğlu’ndan
öğrendi. Doğan Sever; Mevlüt Canaydın’ı, davulcu Hıdır
Sezgin’i ve Yeniceli Kemal’i bu çalışmalar esnasında tanıdı.
Katıldığı çalışmalar Doğan Sever’in kültürel faaliyetler
yönünden açılımına neden oldu.
Doğan Sever, 1956 yılında ortaokula Elazığ Lisesi’nin
ortaokul kısmında başladı. Okul açılışının ilk gününde okul
müdürü Ziya Sönmez, okul bahçesinde bir açılış konuşması
yapmış. Yeni öğrenim yıllının neşe ile başlaması amacıyla
türkü ve şarkı söylemek isteyenleri mikrofona davet etmişti.
Doğan Sever, arkadaşlarının teşvikiyle kendini mikrofon
başında bulmuştu. Kendisine Ayşe Memişoğlu tarafından
öğretilen;
“ Odasına vardım, olur mu böyle
Ellerim koynumda merhamet eyle” türküsünü mükemmel bir
şekilde söylemiş. Öğretmenlerimin ve arkadaşlarımın takdir
ve teveccühlerine mazhar olmuştu.
Doğan Sever, ortaokulda sınıf yokluğu nedeniyle bir sömestri
İsmetpaşa İlkokulu’nda okudu. Bu süre içinde Cumartesi
günleri okul kapanışında ve pazartesi günleri okul
açılışında İstiklâl Marşı kendisi tarafından yönetildi.
Burada yine kendisinin anlattığı bir hatırasından
bahsedelim; “ortaokul 2. sınıftaydım. Boş geçen bir ders
saatinde okulun müzik öğretmeni Ömer Teker sınıfa girdi.
Adımı, soyadımı sordu. Söyledim. Sınıf numaramı müzikal
olarak söylememi istedi. 664 olan okul numaramı nota
bilmediğim halde 6 ve 6’yı aynı sesle 4 rakamını da iki ses
olarak pesten seslendirdim. Müzik öğretmenimin çok hoşuna
gitmiş olacak ki bana; “liseye geldiğinde müzik dersinden 10
numara alacaklı olduğunu hatırlat” dedi. (Lisede, fen-
edebiyat, resim – müzik, branş ayrımı ikinci sınıfta
yapılmaktaydı.)
Doğan Sever, fen derslerindeki başarısızlığı nedeniyle
edebiyat bölümünü tercih etti. Okullarındaki resim hocası
Nurettin Orhan’ın yaptığı heykel çalışmaları, Doğan Severi
derinden etkiledi. Bu etki, resim yapmadaki maharetini
geliştirdi.
Doğan Sever, lise mezuniyet sınavları döneminde salgın olan
tifo hastalığına yakalandı. Buna rağmen 1963 yılı güz
döneminde edebiyat bölümünden mezun oldu.
Lise mezuniyetine kadar Elazığ dışına çıkamayan Doğan Sever,
üniversite öğrenimi için 1963 yılında gittiği İstanbul’da
çok büyük zorluklarla karşılaştı. İstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Klasik Filoloji Bölümü’ne kaydını
yaptırdı. Bir yıl boyunca derslere devam etti. O yılın yaz
tatilinde Türk Hava Kurumu’nun Eskişehir-İnönü ilçesindeki
planör uçuş kampına katıldı. Maddi imkânsızlıklardan dolayı
üniversite öğrenimini ikinci sınıfa başlamadan yarıda
bırakarak yeniden Elazığ’a döndü. 1 Kasım 1965 tarihinde
Elazığ Kız Öğretmen Okulu’nun fark derslerini vererek sınıf
öğretmeni oldu.
Doğan Sever, öğretmen olarak ilk görevine Bursa’nın İznik
ilçesinin Kutluca köyünde başladı. O yıllarda halk
tarafından Mesudiye Köyü olarak bilinen bu köy, İznik’e 27
km. mesafedeydi. Köye ulaşım dağ yolundan hayvan veya kağnı
arabası ile sağlanıyordu. Köyde elektrik, okul binası,
öğretmen evi yoktu. Su ihtiyacı çeşmeden sağlanıyordu.
Ormanlık bir alanda kurulmuş olan bu köyde evler tamamıyla
ahşaptan yapılmıştı ve biri birine uzak mesafelerde
bulunuyordu. Öğretmen Doğan Sever, her gece bir köylünün
misafiri olarak konaklama ihtiyacını gideriyordu. Caminin
bahçesindeki odunluk, bazı ilaveler yapılarak sınıf haline
getirilmişti. İki katlı bu binanın alt katı caminin
odunluğuydu, Üst katı da sınıf olarak kullanılıyordu. Doğan
Sever, beş sınıfı bir arada okutmaya çalıştı. Köy halkı
Gürcüce konuşuyordu. Öğrencilerden bazıları Türkçe
bilmiyordu. Doğan Sever, bu köyde, bu şartlar altında görev
yaparak büyük zorluklar yaşadı.
Öğrenim yılı bittikten sonra Elazığ’a döndü ve askere gitti.
Askerlik görevinin temel eğitimini üç ay Sivas’ta yaptı.
Müteakiben bir yılını Amasya’da 6. Er Eğitim Tugayı 4.
Bölük’te Silahlı Kuvvetler Okuma-Yazma Okulu’nda, ikinci
yılını İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü emrinde Eyüp İlçesi
Kemerburgaz Beldesi İlköğretim Okulu’nda öğretmen olarak
tamamladı.
Askerlik hizmetinin bitiminden sonra Elazığ’a döndü. Kısa
bir müddet ticaretle uğraştı. Doğan Sever, 18 Mayıs 1970
tarihinde Elazığ’da Türk Hava Yolları’nda göreve başladı. 23
yıl süren THY hizmeti yıllarında 17 meslek sertifikası,10
başarı belgesiyle toplam 27 Kursa katıldı. Birçok ilde
istasyon ve satış müdürlüklerinde geçici görev ile çalıştı.
1998 yılında iş yerinde ödüllendirmeye layık personel olarak
ödüllendirildi. Çalıştığı iş yerindeki mesai arkadaşları
tarafından “Baba Oğlan” lakabıyla çağrılırdı. Türk Hava
Yolları’nda çalıştığı yıllarda 1978’de görevli gittiği Suudi
Arabistan’da hac farizasını yerine getirerek döndü. Doğan
Sever, 30 Kasım 1998 yılında Anadolu Üniversitesi Açık
Öğretim Fakültesi’nden ön lisans mezun oldu. THY’den 14 Ocak
1993 tarihinde kendi arzusuyla emekli oldu.
15 Şubat 1973 tarihinde öğretmen Yüksel Yener Hanım’la
evlendi. Bu evlilikten Fatih Doğsel ve Hüseyin Taçlan isimli
İki erkek çocuğu oldu. Her iki çocuğu da Elazığ’da aile
hekimi olarak görev yapmaktadır. Fatih Doğsel ve Hüseyin
Taçlan, çocukluk yıllarında musiki eğitimi aldılar. Fatih
öğrendiklerini keman ve klavye çalarak devam ettirmektedir.
Yüksel Hanım sınıf öğretmeni olarak Elazığ’da 37 yıl görev
yaptıktan sonra 15 Eylül 1998’de emekliye ayrıldı. 12 Ocak
2014 tarihinde vefat etti.
Doğan Sever, 1963-1964 tarihlerinde Üniversite öğrenimi için
bulunduğu İstanbul’da Üsküdar Musiki Cemiyeti’nin
faaliyetlerine katılarak ilk defa musiki eğitimine başladı.
Türk musikisinin en büyük sanatkârlarını yetiştiren Üsküdar
Musiki Cemiyeti, faaliyetlerini o tarihlerde Üsküdar
iskelesi karşısında iki katlı, ahşap, küçük bir evde
sürdürüyordu. Bu Cemiyet, 1918 yılında Anadolu Musiki
Cemiyeti olarak kurulmuş; 1946 yılında Üsküdar Halk Musikisi
Derneği adını almış ve 4 Ekim 1953 yılında da Üsküdar Musiki
Cemiyeti adı altında faaliyetlerini sergilemeye başlamıştı.
Doğan Sever’in, Üsküdar Musiki Cemiyeti’ne yaptığı müracaat,
o tarihlerde cemiyetin Başkanı olan keman sanatçısı Emin
Ongan Bey tarafından bizzat değerlendirilerek bir mülakat
sınavına alındı. Emin Ongan’ın huzurunda okuduğu o yılların
sevilen bir şarkısı olan; “Kalbimin yoldaşı ol / Gönlüme bir
neşe bırak” şarkısıyla Cemiyet’in faaliyetlerine kabul
edilme onurunu yaşadı. Emin Ongan Bey’den meşk, Şeref Çakar
Bey’den nazariyat dersleri aldı. Kısa zamanda cemiyetin
İstanbul Radyosu programlarında ve konserlerinde korist
olarak da görev almaya başladı.
Doğan Sever, İstanbul’da öğretmenlik yaptığı 1968-1969
yıllarında Fatih Semtinde bulunan İleri Türk Musikisi
Konservatuarı Derneği’nde musiki derslerine devam etti. O
dönem, derneğin başkanlığını yapan Dr. Teoman Önaldı Bey’den
meşk dersleri yanında ud dersleri de aldı. Aynı dönem
Kemerburgaz İlkokulunda öğretmenlik yaparken okul bünyesinde
oluşturduğu müzik korosu ve izci trampet takımı ile birlikte
ilk defa bir tiyatro oyununu sahneye koyarak okulu, kültür
ve sanat faaliyetleriyle ön plana çıkmasını sağladı.
Elazığ’da 1968 yılından itibaren, evlerde, okullarda daha
sonra da Halk Eğitim merkezinde yapılan musiki
faaliyetlerine katıldı. Bu çalışmalar esnasında Naci
Sönmez’le tanıştı. 30 Eylül 1971 tarihinde Naci Sönmez’in
öncülüğünde kurulan Elazığ Musiki Cemiyeti’nin kurucuları
arasında yer aldı. Türk musikisini öğrenmek, öğretmek, geniş
halk kitlelerine tanıtmak, sevdirmek ve yetenekli gençlere
bu hususta eğitim verilmesi amacıyla faaliyetlerine başlayan
Elazığ Musiki Cemiyeti, Elazığ halkının desteğini de alarak
büyük başarılara ulaştı. Doğan Sever, bu müstesna derneğin 5
nolu üyesi olarak faaliyetlere katıldı ve bugüne kadar Ud
Öğretmenliği, Ney Öğretmenliği, İdari Müdürlük, Yönetim
Kurulu üyeliği ve 2002’den 2004 yılına kadar da başkanlık
görevini yürüttü.
Doğan Sever, 1973 yılının Aralık ayından itibaren Elazığ
Musiki Konservatuarı Derneği ismiyle faaliyetlerine devam
eden bu derneğin hazırladığı konserlerde solist ve ud
icracısı olarak görev yaptı. Ud öğretmeni olarak da çok
sayıda öğrenci yetiştirdi. Doğan Sever, ortaokul yıllarında
tanıdığı Agâh İçmeli’nin ney üflediğini biliyordu. Hatta onu
bir Çanakkale Şehitleri için düzenlenen bir etkinlikte
dinlemişti. Ney, Elazığ’da henüz üflenen bir çalgı aleti
değildi. Kültür Bakanlığı İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği
Korosu, Nevzat Atlığ’ın yönetiminde 15 Ekim 1985 tarihinde
Elazığ’da bir konser vermişti. Bu konserde Selami Berktuğ
tarafından yapılan ney taksimi Doğan Sever’i çok etkiledi.
“Bunu ben de üfleyemez miyim? Düşüncesi ile ney üflemeye
başladı. Dernekte bulunan bozuk akortlu bir neyden ses
çıkarmak için günlerce üflemeye çabaladı. Sabah akşam
demeden günde bir kaç saat çalıştı. Ney’den ses elde etme
inceliklerini Süleyman Erguner’in “Ney Metodu” kitabını
inceleyerek öğrendi. 15 Mart 1986 tarihinde faaliyetlere
başlayan ney kürsünün başkanlığına getirildi ve bu kürsüde
bugüne kadar çok sayıda öğrencinin yetişmesini sağladı.
Doğan Sever, 1993 yılında Kültür Bakanlığı Elazığ Devlet
Klasik Türk Müziği Korosu’nda misafir sanatçı statüsünde
dört yıl boyunca neyzen olarak görev yaptı.
Elazığ Musiki Konservatuvarı Derneği’nin bugünkü Mor zemin
üzerine sarı renkli arp ve üzerindeki üç mumlu amblemi Doğan
Sever tarafından tasarlandı. Konserlerdeki sahne ve salon
dekorları, Doğan Sever tarafından tasarlanarak düzenlendi.
Doğan Sever, 2001 yılında Elazığ Musiki Konservatuarı
Derneği’nde İdarî Müdür olarak görev yaparken bir gün
derneğin üyelerinden Avukat Doğan Özdal ile şair Tuncer
Sönmez, tarafından ziyaret edildi. 11 Ağustos 2001 tarihinde
Pertek’de yapılacak olan Festival için yeni bir Pertek
türküsünün bestelenmesini ve bu festivalde de okunmasını
istediler. Avukat Doğan Özdal’ın ifadesine göre, 1944-45
yılları arasında Pertek’te görev yapan hâkim Bahri Kurban’ın
Pertek’i anlatan altı kıtalık bir şiir yazdığını, bu şiirin
Pertekliler tarafından çok beğenildiğini, uşşak makamında;
ritmik, şen şakrak bir melodi dizisiyle anonim bir türkü
söylendiğini; sonra da beraberlerinde getirdikleri dosya
Doğan Sever’e teslim edildi. Musiki hayatında gün yüzüne
çıkartmadığı bir kaç denemesinden sonra Tuncer Sönmez’in
Perteğim adlı bu şiiri Doğan Sever tarafından bestelendi.
Muhayyer makamında türkü olarak bestelenen bu eser Kemaliye
Ses Kayıt Stüdyosu’nda dernek üyelerinden Ceyhun Gülcü
(klarnet), Metin Çağlar (ud), Numan Tuncer (kanun), Mehmet
Demir (ritim) sazları eşliğinde Mehmet Demir tarafından
seslendirilerek arşivlendi. PERTEĞİM
Süpürgeç ’ten eser seher yelleri
Okşar bahçelerde gonca gülleri
Candan dostlukları, tatlı dilleri
Bir başka güzeldir şirin Perteğim.
En büyük güzellik bahçesi, bağı
Canlara can katar Murat Irmağı
Göğü omuzlamış Süpürgeç Dağı
Bir başka güzeldir şirin Perteğim.
Doğan Sever, bu tarihten sonra beste çalışmalarına daha
fazla zaman ayırarak yeni eserler üretmeye başladı. O
yıllarda beğenilen bir diğer eseri de şair A. Murat
Kuşçubaşı’nın yazdığı şiir Doğan Sever tarafından
bestelenerek Elazığ Musiki Konservatuvarı Derneği Marşı
olarak söylenmeye başladı.
Bin asır ötesinden
Harput’un nefesinden
Mızrap bizi anlatır
Türklüğün güftesinden.
Musiki derneğiyiz
Sanatın neferiyiz
Ak alınla yürürüz
Edebin esiriyiz
Doğan Sever’in Musiki hayatında; Fikret Ek’in
başkanlığındaki Elazığ Halk Evi, Emin Ongan dönemindeki
Üsküdar Musiki Cemiyeti, Dr. Teoman Önaldı’nın başkanlığını
yaptığı İleri Türk Musikisi Konservatuvarı, Naci Sönmez’in
öncülüğündeki Elazığ Musiki Cemiyeti ve 2006 yılından
itibaren de Manas Yayıncılık’ın çok önemli bir yeri
olmuştur.
Manas Şiir ve Musiki Günleri kapsamında Elazığlı şairler: A.
Murat Kuşçubaşı, Tuncer Sönmez, Mahir Gürbüz, R. Mithat
Yılmaz, Bedrettin Keleştimur, Mehmet Şükrü Baş, Hüsamettin
Septioğlu, Recep Bağcı, Çiğdem İşim, Elmas Yıldırım, Mağcan
Cumabay, Hadi Önal, Ziya Çarsancaklı, Mevlâna, Mehmet
Ergönül, Günerkan Aydoğmuş, Gazi Özcan, Nimri Dede, Yurdal
Demirel, Faruk Nafiz Gürakar, Yıldız Müget, Nihat Gülle, Dr.
Nejat Yılmaz, Hüseyin Poyraz, Ahmet Tevfik Ozan, Hasan Ergün
Yılmaz, Dr. Ali Öztürk, Berika Küçük ve sözleri kendisine
ait çok sayıda şiiri besteleyerek musiki repertuvarımıza
kazandırdı. Doğan Sever, bestelediği bu eserlerini Notaların
Kanatlarında Elazığ adlı kitapta bir araya getirdi. Eser
2007 yılında Manas Yayıncılık tarafından basılarak
yayınlandı.
Doğan Sever’in beste çalışmaları sonraki yıllarda da devam
etti. Yunus Emre, Süleyman Bektaş, Fikret Memişoğlu, Niyazi
Yıldırım Gençosmanoğlu, Mustafa Sabri Efendi, Âşık İlhami,
Efdaluddun-i Kâşânî, M. Naci Onur, İzzet Altınmeşe, İdris
Çağlar, Kahyazade Arif Efendi, Şükrü Kacar, Zekeriya Bican,
Neyzen Tevfik, Abdulkadir Nur Gördük, Zeynel Abidin Başaran,
Nevzat Türkten, Hacı Bayram Veli, Celal Kalezade, Mustafa
Kurt, Şinasi Erdoğan ve Gufran Taş’ın şiirlerini notalarla
buluşturdu.
Doğan Sever, güfteyi mana ve yazımlarına göre ayırmış. Türk
Halk Müziği, Türk Sanat Müziği, İlahî, Marş türlerinde
çalışmalar yapmıştır. Yapıtlarında Uşşak, Hüseyni, Muhayyer,
Hüzzam, Acem Kürdi, Rast, Gerdaniye ve Nihavent makamlarını
işlemiştir. Yine en fazla aşina olduğumuz 3/4 Semai, 4/4
Sofya’n, 8/8 Düyek, 10/8 Aksak semai usullerini
kullanmıştır. Doğan Sever, bugüne kadar;
1 Kayabaşı oyun havası,
7 Marş; ( Manas Destanı, EMK Marşı, Elazığ Lisesi Marşı,
Elazığ Spor Marşı, Kıbrıs Şehitleri Marşı, Salim Hazardağlı
İlkokulu Marşı ve Andımız Marşı)
3 Çocuk şarkısı;
44 Türk Sanat Müziği formunda şarkı
99 Yöresel ve Halk Müziği formunda türkü
35 İlahi, olmak üzere toplam 189 bestesi vardır.
Doğan Sever, Hazar Şiir Akşamları’na ve Manas Yayıncılık
tarafından düzenlenen etkinliklere yaptığı besteleriyle
katkı sağladı.
Efendim, iki bölümde oluşan gecenin önemi hakkında
programımızın ilk bölümü bu toplantı ile ilgili konuşmalarla
başlayacak ben ilk konuşmacıyı şimdi davet edeceğim. Kendisi
Elazığ Musiki Cemiyeti’nin kurucusu Elazığ Devlet Klasik
Türk Koromuzun eski şeflerinden ve hâlen Elazığ Devlet
Koromuzun ud sanatçısı olarak görev yapan -hepinizin çok
yakından tanıdığı- Sayın Naci Sönmez’i huzurunuza davet
ediyorum.
Naci Sönmez
Sayın Belediye Başkanım, Sayın Daire Müdürlerim, muhterem
musikişinas dostlarımız, değerli şairler... Musiki
Konservatuarı Derneğimizin sayın başkanı, yönetim kurulu
üyelerimiz, sevgili üyelerimiz, basınımızın değerli
temsilcileri, muhterem halkımız. Sayın Doğan Sever’in bu
akşamki mutlu gecesinde onunla ilgili ilk konuşmayı yapma
şerefini bana verdiler, kendilerine teşekkür ediyorum. Bizim
Sayın Sever ile tanışmamız. 1966-1967 yıllarına rastlar,
dile kolay tam 40 yıl geçmiş, kırka yakın bir yıl geçmiş.
Bizi buluşturan, tanıştıran duygu; hepimizin ortak duygusu
yani musiki. O yıllarda Şehit İlhanlar Caddesi, Muharrem
Göktayoğlu Pasajı; o köşede bu pasaj yoktu. O binanın
bulunduğu sokakta Halk Eğitim Merkezi vardı. Büyüklerimiz,
bize yakın kuşaklar hatırlarlar. Halk Eğitim binası sobalı,
beton bir bina, ama eski bir bina. Biz 1966-1967’lerde o
binada müzik çalışmaları için toplanırdık. Sayın Sever’le
ilk tanışmamız orada oldu ve ilk hatırlayabildiğim kişiler;
hayatta iseler sağlıklı ömür niyaz ediyoruz. Tarih Öğretmeni
Sayın Fikri Mertayak, Sayın Ünal Çöteli, Sayın Güzel Çakmak,
Mehmet Ekmen, şimdiki Konservatuar Müdiremiz Güldeniz Ekmen
Hanımefendinin abisi kanun çalardı. O zaman Elazığ’da payton
vardı. Paytonla uzak yerlerde oturan bazı üyelerimizi alır
getirirdik. Çalışmalara bu şekilde katılan bir arkadaşımız
da Mehmet Ekmen’di. Hatırlar mısın Doğancığım; zaman zaman
onun kanununu paytonla taşırdık ki çalışmalara gelsin diye.
Böyle bir hatıramız vardı. Derken o yıllar bizi okullara
sevk etti. Okullarda musiki çalışmaları başlattık. Ve
sonuçta şu konseri, bu mutlu geceyi yaşadığımız şu salon
1970’li yıllarda Elazığ Halk Eğitim Merkezi müzik kolunun
kurulmasına vesile oldu. Merhum Diş Tabibi Metin Kurdoğlu,
musiki kolumuzun ilk başkanıdır. Musiki kolunu birlikte
kurduğumuz Sayın Doğan Sever ile yine birlikte
hatırlayabileceğim isimler arasında Sayın Nihat Kazazoğlu,
merhum Süleyman Yenice, Sayın Ferzan Alagök üniversitemizde
uzun yıllar görev yaptı. İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun da
müdürlüğünü yaptı. Şu anda bu isimleri hatırlayabiliyorum
kurucu üyeler arasında. Yine bu binada Halk Eğitim müzik
kolundan 1971 yılında hepimiz bu kelimeyi çok sık duyarız;
“Naci Sönmez yine Semerciler Çarşısı’ndan bahsetmeye
başladı.” diye. Semerciler Çarşısı’nda 1971 yılında Elazığ
Musiki Cemiyeti’ni kurduk. Bir Şener Bulut klasiği daha
yaşıyoruz. Bu güzel faaliyetlerin hepsi de o muhterem, o
sevgili kültür adamına ait. İnşallah ondan daha üstün
vasıflı ve daha üstün kabiliyetli; bu işleri daha iyi
yapabilen bir kişi çıkar. Onun hakkında da bir dosya halinde
programlar hazırlanır. Bu kitabı, bu eseri önümüze getiren
Elazığ’daki kültür faaliyetlerinin Musiki Konservatuarı ile
birlikte özellikle 1990’lı yıllardan sonra Sayın Şener
Bulut’un daha sonra kurduğu Manas Yayıncılık’ın ki; emeği
geçen şair dostlarımızı, isimlerini saymakla
bitiremeyeceğim; bütün mensuplarını sevgiyle, şükranla anmak
istiyorum. Manas Yayıncılık’a da bu güzel eserden dolayı
tekrar teşekkürlerimi sunuyorum. Sizlere de katıldığınız
için minnet ve şükranlarımı arz ediyorum. Sayın Doğan Sever
ailesine, değerli evlâtlarına… -İki doktor evlat
yetiştirmişlerdir.- Sayın Dr. Doğsel Fatih Sever ve Sayın
Dr. Hüseyin Taçlan Sever ilimizin tabip camiasına da, Allah
sağlık ve afiyetler versin iki tertemiz pırıl pırıl doktor
kazandırmışlardır. O birliktelik, o izdivaç, o temelinde
küçük bir hissemiz olan bu evlilik ki, onlar da
küçüklüklerinde Musiki Cemiyetimizin rahleyi tedrisatından
geçmişlerdir ve Sever ailesine ömür boyu saadetler
diliyorum, hepinize minnet ve şükran duygularımı sunuyorum.
Sağ olun, var olun.
Şengül Kacaroğlu
Naci Sönmez Beyefendiye konuşmalarından dolayı teşekkür
ediyoruz.
Konuşmalarını yapmak üzere şimdi de ilimizin çok değerli
gazetecilerinden, yazarlarından Bedrettin Keleştimur’u
kürsüye davet ediyorum. Buyurun Sayın Keleştimur.
Bedrettin Keleştimur
Sayın Belediye Başkanım, daire müdürlerim, dernek
başkanlarım, kıymetli sanat dostları, basınımızın değerli
temsilcileri. Bu güzide akşamda bizleri onurlandırdığınız
için hepinize teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu şehri kendi şairinin güfteleriyle kanatlandıracak; ılık
esintilerle gönül tellerini titretecek nadide bir eser;
bütün Türkiye’ye örnek olabilecek zarif ve kendi içerisinde
uyumlu bir çalışmayla okuyucusu ve dinleyicisi ile
buluşuyor.
Doğan Sever ismini Elazığ’ımızın Musiki çevreleri gayet iyi
bilirler! Şair ve Sanat dostları gayet yakından tanırlar! Bu
narin ve zarif insan Harput Musikisi ile belki de bir ömür
boyu haşır neşir olmuş bir sima!.. Elazığ Musiki
Cemiyeti’nin başkanlığını da yapmış bulunan Sayın Sever’i,
bizler, yıllarını vererek meydana getirdiği bu güzide
eserinden dolayı tebrik ediyoruz.
Doğan Sever, bu şehirde çok önemli ve tarihî diyebileceğimiz
bir boşluğu sadece doldurmuyorlar, bir tarihe, bir döneme
imzalarını atıyorlar.
İçimdeki bir duygu bana ne diyor biliyor musunuz? Bu şehir,
bir doğuşun müjdesini bizlere veriyor… Hacı Hayriler, Ömer
Naimi Efendiler, Rahmi-i Harputîler, Kanbalakzade Hazmiler,
Dede Efendiler, Mehmet Faik Efendiler… ruhlarını şâd edecek
eserlerle sanki yeniden doğuyorlar!
1960’larda yakalanan bir zengin iklim vardı; Fikret
Memişoğlu, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, Ahmet Kabaklı.
Cenani Dökmece gibi zirve isimlerin bu şehirde açtıkları
bayrak; 2007’li yılların şu güzel ikliminde tekrar neşvü
nema buluyor!
Doğan Sever’in musiki ve sanat dünyasına kazandırdığı bu
müstesna eseri ile birlikte,‘—şiirimiz kanatlanacak.’
Şuna yürekten inanıyorum ki, musiki dünyamızda da rağbet
bulacak bu eserlerin sahipleri arasında; A.Murat Kuşçubaşı,
Tuncer Sönmez, Dr. Ali Öztürk, Mahir Gürbüz, M. Şükrü Baş,
Hüsamettin Septioğlu, Recep Bağcı, Çiğdem Işim, Yıldız Müget,
Mağcan Cumabay, Hadi Önal, Ziya Çarsancaklı, Bedrettin
Keleştimur ve Doğan Sever’e ait 78 eser…
Bu eserler arasında, 2 marş, 1 çocuk şarkısı, 44 yöresel
türkü kapsamında, 18 şarkı, 13 tasavvufî eserden oluşuyor.
Eziyetli, çileli ama, tarihimize çok şeyler kazandıracak
olan bu nezih çalışma!..
8 Mayıs 2007 tarihinde, saat 20.00’de yapılacak tarihi
programın birkaç önemli yönünü de burada sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Böyle bir çabaya, ‘—çevreden merkeze doğru’ sivil toplum
örgülerinin dirençli bakışının vurgusu yapılacak! Nasıl mı?
“Notaların Kanatlarında Elazığ Şiirleri” organizasyonu,
Palu, Karakoçan, Ağın ve Baskil Derneklerimizin katılımı ile
bir hoş seda kazandıracak! Ve bu organizasyon; Elazığ Musiki
Konservatuarı Derneği, Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet
Klasik Türk Müziği Korosu ve Manas Yayıncılık ile tarihî iz
bırakacak! İşte, ‘—birlik meşalesinin yakılması’ budur
diyebiliriz! Ve Elâzığ Belediyesi bu sivil örgüye unutulmaz
desteklerini veriyorlar!
Rast Makamını dinlerken bu şehrin gönül ikliminde; neşe ve
huzur içerisinde gezindiğimi söyleyebilirim. Neva makamının
bu coğrafyanın insanına lezzet ve ferahlık verdiğini
söyleyebilirim. Hele uşşak makamı ile yüzlerdeki tebessümü
okurum. Saba makamı bizlere cesaret ve kuvvet veriyor.
Hüseyni makamında bir Harput velisinin haleti ruh iyesi
içerisinde sükûnet ve rahatlık buluyorum. Hicaz makamında
şehrin tevazu kanatlarıyla yücelikleri seçtiğini bir daha
yaşarım.
Şairlerimizin sözlerinde, nutk-u ilahi vardır. Aynı
kaynaktan beslenen cihanşümul bir idealin şuurunu yaşarım.
Onlar için ‘Bayrak Şairi’ dedik, ‘Destan Şairi’ dedik,
‘Vatan Şairi’ dedik, ‘Divan Şairi’ dedik! İlahi aşkımızı
onlarla terennüm ettik! Ağıtlarımızı asırlar boyu onlar
unutulmaz yaptılar! Onlar, taşıdı bu milleti milli tefekkür
iklimine! Türkülerimizle asırlar boyu hatıralarımızı bir
daha bir daha yaşar olduk! Dağ, nehir, vadi bütün coğrafya
şarkılarımızla dillenir oldu!
Bugün, bir büyük tarih yazılıyor burada! Bu tarihi
gönüllerde kendi fermanlarını kazıyarak yazanlar şüphesiz
ki, Elazığ ikliminin çıkardığı nadide şairlerdir. Bu
şairlerimiz, son on beş yıldır, Türk Dünyasının en seçkin
şairleriyle birlikte aynı sofrayı paylaştılar, aynı pınardan
birlikte yudumladılar!
“Beyaz gül, kırmızı gül; güller arasından gelir.” Ey sevgili
şehir, senin her mısran, senin her satırın bir gönül
diyarından süzülerek gelir! Türkçe’m benim, zarif ve kibar
dilim benim; ‘—sözün kaynar kaynar ruhunun derinliklerinden’
bir deruni sese bürünür! İnan, o sesle dillenir bir koca
âlem! O sesle yankılanır sevda şelaleleri!
Şiiri, sanatı, edebiyatı ve de, ‘—musikiyi’ bir millî
tefekkür olarak görürüm. Harput denince ilk aklımıza gelen
nedir; ‘—Üç kıtayı birbirine yaklaştıran musikisidir’
Yüzlerce eserin, ‘—bestelendiği’ nesiller boyu dilden dile
söylendiği bir hoş seda!
Bizim musikimiz; Türkçe’miz kadar zarif, ince ruhlu,
insanımızın duyguları kadar narin, doğunun tefekkür
ikliminin ritmine has bir duyarlılığa sahip!
Harput, ‘—tarihi buluşturan bir şehirdir’ O buluşmada neler
yok ki?. Hasreti terennüm edersiniz! Hatıraları bir ince
sedayla yaşamaya çalışırsınız!.. Gurbet yüklü bir tema ile
bazen ağıtlar yakarsınız!.. Bazen de, sıla özlemi sizleri
içten içe coşturur!..
Harput musikisinde, çok geniş bir coğrafyanın izlerini
görürsünüz. Nedim vardır, Fuzûlî vardır, Şeyh Galip vardır,
Şehriyar vardır!...
1970’li yıllarda, Elazığ Musiki Konservatuarı Derneği
faaliyete geçiyor. 36 yıllık temiz ve soylu mazisinde, on
binlerle ifade edebileceğimiz genç yetenekler, ‘—bir okul
terbiyesinde’ yetişmiştir. Su kabından nasıl taşarsa,
‘—Musiki Cemiyeti de öyle’ gün gelmiş, kendi kabından
taşmaya başlamıştır. Bugün Türkiye’nin birçok illerinde, bu
ocakta ilk terbiyesini almış, ‘—devlet sanatçılarımız’ görev
yapmaktadır.
Bu yürek, ‘—devlet korosunun’ şehrimizde açılmasına vesile
olmuştur! Bu ufkun giderek nasıl büyüdüğünü, Fırat
Üniversitesi bünyesinde, ‘—akademik hizmeti’ ile cazibesi
topluma sevdirerek artıran bir konservatuara kavuşuyordu!...
Harput musikisi denince, elbet bütün Fırat Havzasını kuşatan
ve onun da ötesine taşan bir zengin musiki, hoş seda
aklımıza gelir. TRT repertuarlarımızda bunlar mevcut! Sadece
Elazığ insanının değil, bu coğrafya insanının kulakları bu
musikiye aşinadır.
Evet! Elazığlı şairlerin meydana getirdikleri onlarca
eserin/veya şiirin ‘notalarla kanatlandığını’ göreceğiz!
Şüphesiz ki, bu eseri yenileri takip edecek! ‘—şiir ve
sanatın başkenti Elâzığ’ yeni ufuklara doğru yelken açacak…
Şengül Kacaroğlu
Efendim, Bedrettin Keleştimur’a çok teşekkür ediyoruz.
Şimdi de konuşmalarını yapmak üzere Elazığ Musiki
Konservatuarı Derneği Başkanı Sayın Feti Ahmet Deniz’i
mikrofona davet ediyorum.
Feti Ahmet Deniz
Efendim, bu güzel konuşmalardan sonra bana sanıyorum ki
söyleyecek söz kalmadı. Doğan Sever ile ilgili çok şey
anlatıldı ve söylendi. Kıymetli Belediye Başkanım, daire
müdürlerimiz çok kıymetli misafirler; kurulduğu günden bu
güne kadar ülkemizin sanat hayatına büyük hizmetler ve
sayılamayacak eser kazandıran Elazığ Musiki Konservatuarı
Derneğimiz bütün bu hizmetleriyle şehrimizin gururu
olmuştur. 1971–2007; dile kolay! Aralıksız tam 36 yıl! Bu
gün şehrimizin her üç evinden birinde mutlaka saz aletine
rastlamak mümkün. Yüzlerce insan bu derneğin eğitim
faaliyetlerinden faydalanmış, eğitim almış ve yetişmiş.
Sayılamayacak kadar kültür ve sanat faaliyeti gerçekleşmiş.
1991 yılında Kültür Bakanlığı Elazığ Devlet Klasik Türk
Muziği Korusu’nun temelleri atılmış; on yıl sonra da Fırat
Üniversitesi’nde Devlet Konservatuarı kurulmuş. Bütün bu
güzel hizmetlerin meydana gelmesinde derneğimizin gayretli
çalışmaları vardır. 7’den 70’e her yaştaki insanımıza müzik
eğitimi veren derneğimizin bu hizmetlerinde hiç şüphesiz ki
Doğan Sever’in de büyük katkıları olmuştur. Sayın Doğan
Sever, birkaç yıldan beri üzerinde yoğunlaştığı beste
çalışmalarını bu akşam sizlere sergileyecek. Zannediyorum ki
onun bestelediği bu eserleri sizler de beğeneceksiniz.
Umuyoruz ki Doğan Sever tarafından bestelenen eserler kültür
ve sanat dünyamızda gerektiği kadar destek ve ilgi görür ve
şehrimizin değerli sanatçılarına örnek teşkil eder. Biz
inanıyoruz ki gelecekte bu şehrin bağrından bütün
Türkiye’nin tanıdığı sanatçılar ve bestekârlar yetişecektir.
Doğan Sever gerek yaptığı beste çalışmalarıyla, gerekse
Harput müziğine katkı sağlamıştır. Kendilerine sanat camiası
olarak teşekkürlerimizi sunuyorum. Bu çalışmayla Elazığ’da
yapılan edebî faaliyetlerle taçlanmıştır. Bu vesileyle
şehrimizin kıymetli şairlerini de kutluyorum ve kendilerine
huzurlarınızda yine teşekkür ediyorum. Bu faaliyetin
hazırlanmasında hiç şüphesiz kurum ve kuruluşlar önemli
katkılarda bulunmuşlardır. Burada onlara da teşekkür etmek
istiyorum. Elazığ Belediye Başkanlığına, İl Kültür Turizm
Müdürlüğü’ne, Ağın Kültür Derneği’ne, Palu Kültür
Derneği’ne, Karakoçanlılar Kültür Derneği’ne, Elazığ Devlet
Korosu ve Manas Yayıncılık’a çok teşekkür ediyorum. Burada
değerli kültür adamı Şener Bulut ve gazeteci yazar Bedrettin
Keleştimur’a gösterdiği gayretli çalışmalardan dolayı ayrıca
teşekkür ediyorum. Ve son olarak da bu akşam bu toplantıya
katılarak bizleri yalnız bırakmayan Sayın Sever dostlarımıza
da şükranlarımı sunuyorum.
Şengül Kacaroğlu
Son konuşmacımız Elazığ Devlet Klasik Korosu Şefi Sayın
Hakan Çetinay’ı konuşmalarını yapmak üzere mikrofona davet
ediyorum. Buyurun efendim.
Hakan Çetinay
Sevgili sanatseverler. Efendim sevgili büyüğümüz Neyzen
Doğan Sever için toplandığımız bu akşamda şahsım ve bütün
sanatçı arkadaşım adına böyle bir programda yer almış
olmaktan büyük mutluluk duyduğumu ifade etmek istiyorum.
Koromuzda bir süre ney sanatçısı olarak görev yapmış olan
Doğan Sever’in bugün bestelerini icra etmek üzere
huzurlarınızdayız. Saz ve ses sanatçıları olarak bestelerini
icra edecek olmaktan da ayrıca mutluluk duymaktayız.
Kendilerine böylesine değerli bir çalışmayı yaptıklarından
dolayı teşekkürlerimizi sunuyorum.
Sevgili sanatseverler; değerli ağabeyimize bundan sonraki
sanat hayatında da gönülden başarılar diliyorum.
Şengül Kacaroğlu
Koro Şefimiz Sayın Hakan Çetinay’a teşekkür ediyoruz ve
sizleri Elazığ Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’yla baş başa
bırakıyoruz.
…………
…………
Şengül Kacaroğlu
Bu güzel konserleriyle bizlerin gönül dünyamızı renklendiren
Koro’ya ve onun değerli elemanlarına teşekkür ediyoruz.
Son olarak bu müstesna eserleri kültür ve müzik dünyamıza
kazandıran Sayın Doğan Sever’e plaket takdim olunacaktır.
Kendilerini alkışlarınızla sahneye davet ediyorum.
Şimdi de plaketlerini Doğan Sever’e vermeleri için Belediye
Başkanımız Sayın Süleyman Selmanoğlu’nu davet ediyorum.
Ancak bu güzel atmosferi bizimle paylaşan Sayın Başkanımızın
da zannederim diyecekleri vardır. Buyurun Sayın Başkanım;
mikrofon sizin.
M. Süleyman Selmanoğlu
Kıymetli gönül dostları; bu akşam burada hep beraber Doğan
Sever tarafından bestelenmiş olan eserleri büyük bir zevkle
dinledik ve âdeta mest olduk. Kendilerini yürükten
kutluyorum.
İnsanların olduğu kadar milletlerin de birbirlerini
tanımalarını ve sevmelerini sağlayan müzik, gönülleri
fetheden bir müşterek insanlık değeridir. Duygu, düşünce ve
hayalleri seslerle anlatma sanatı olan müzik, insanları
sadece eğlendirmekle kalmaz, aşıladığı yaşama şevki ile de
ruhları besler, olgunlaştırır.
Dünü bugüne bağlayan kültürün içerisinde müziğin ayrı bir
yeri ve önemi vardır. Alt yapısını muhteşem kültür
zenginliğimiz Harput’un derinliklerinden alan ve gönül
dünyamızda eşsiz bir konuma sahip olan Elazığ musikisi
memnuniyetle ifade edeyim ki bugün emin ellerdedir.
Elazığ’ın, üç güzide kuruluşu “Musiki Konservatuvarı
Derneği”, “Devlet Klasik Türk Müziği Korosu” ve “Fırat
Üniversitesi Devlet Konservatuvarı” her geçen gün yaptıkları
çalışmalarla duygu dünyamızı bezemekte ve halkımıza yeni
yeni güzellikler yaşatmaktadırlar. Ben bu şehrin Belediye
Başkanı olarak bu üç güzide kuruluşumuza, onun yönetici ve
çalışanlarına minnet ve şükran duygularımı ifade ediyor,
çalışmalarının devamını diliyor, yaptıkları ve yapacakları
her çalışmada yanlarında olduğumu bilmelerini istiyorum.
Bir yandan sanat müziğini, diğer yandan halk müziğini sarmal
bir biçimde barındıran Harput-Elazığ müziği, Türk müziği
içerisinde özel bir konuma sahiptir. İnce ruhlu, sevginin
her türlüsüne gönül gözü açık Gakgoşların diyarı Elazığ’ın
elbette ki müziği de zengin ve bir o kadar çeşitli
olacaktır. Kürsübaşı, ocakbaşı meşkleri ile elezber’den
hoyrat’a, maya’dan nevruz’a; beşir-i rast’tan muhalif
hüzzam’a kadar geniş makam ve söyleyiş yelpazesine sahip
olan Elazığ müziği, köklerini Harput’tun o muhteşem
ikliminden almakta ve geleceğe taşımaktadır.
Ruhumuza kattığı güzelliklerle milletimizin millî birlik ve
beraberliğinin harcı olan Harput-Elazığ müziği bugün emin
ellerde ve yüce gönüllerde yükselişini sürdürmektedir.
Nitekim Elazığ Musiki Konservatuvarı Derneği’nin
yetiştirdiği ve Elazığ’ımızın gönül gözlü şairlerinin
şiirlerini besteleyen Sanatçı Doğan Sever de bu
görüşümüzdeki isabetin canlı örneğidir.
Doğan Sever, Elazığ müziği ile yetişmiş, Elazığ Musiki
Konservatuvarı Derneği’nin başkanlığını yapmış, uzun
çalışmalarının sonucunda eserlerini topladığı kitabı ile de
gelecek kuşaklara örnek olacak bir sanatçıdır. Ben,
yaptıklarının gençlerimiz tarafından örnek alınacağına
inanıyorum
Elazığ’ımız gerek geçtiğimiz yıl 14.sünü gerçekleştirdiği
Uluslararası Hazar Şiir Akşamları, gerekse yoğun olarak
yaşadığı ve yaşattığı kültür faaliyetleri ile şiirin ve
kültürün şehri olduğunu bir değil, birçok defa
ispatlamıştır.
Başta valiliğimiz, belediyemiz, üniversitemiz olmak üzere
ilimizin sivil toplum örgütleri ve gönüllü kuruluşları
kültür dünyamızın değerlerini sahiplenmekte ve yaptıkları
çalışmalarla onları taçlandırmaktadırlar. Bu şehrin bir
ferdi olarak, bu durum beni ziyadesi ile memnun etmekte ve
onurlandırmaktadır.
Elazığ- Harput müziği hakkında bugüne kadar çeşitli
çalışmalar yapıldı. Değerli sanatçımız Doğan Sever’in
yaptığı bu çalışmalar ve “Notaların Kanatlarında Elazığ”
adlı kitabı bu güzel çalışmalardan biridir. Kendilerini
yaptıkları bu güzel çalışmadan dolayı kutluyorum. Ve bu
güzel programı gerçekleştiren Manas Yayıncılık’a teşekkür
ediyorum.
Sayın Doğan Sever’e plaketlerini takdim ederken sağlık dolu
bir ömür ve başarı dolu yıllar diliyorum.
Şengül Kacaroğlu
Başkanımıza teşekkür ediyoruz.
Değerli misafirler; mikrofonu son kez Doğan Sever’e vermek
istiyorum. Buyurun efendim.
Doğan Sever
Sayın Belediye Başkanım, Kıymetli Davetliler. Bu akşam 50
yıldan beri sürdürdüğüm sanat hayatımın en müstesna
günlerinden birini yaşadım. Beni yalnız bırakmadığınız için
sizlere gönülden teşekkür ediyorum..
Ne mutlu bana ki geçmişin kültür durağı Elazığ’da dünyaya
merhaba demişim. Annemin ninilerindeki Harput âhengine
alışık kulaklarım çocukluk yıllarımda da bu müziğin tatlı
nağmeleri ile hemhâl oldu. Zaman, bana bu çok güçlü ve
zengin Harput müziğini öylesine sevdirdi ki, artık müzik,
hayatımın bir parçası oldu. Gönül dilimizi terennümü ile
okşayan Harput müziğini tanımaya başlayınca da ondan bir
türlü kopamadım. Böylece musiki dünyasında önce iyi bir
dinleyici, sonra da onun icracısı olarak hayatım boyunca hem
büyük bir zevk aldım, hem de bu işi yapmaktan onur duydum. .
Yarım asrı geçen bir süreden beri bu musiki dünyasının
içerisindeyim. Bu zaman diliminde, Harput musikisinin ciddi
anlamda yeni eserlerle süslenmesi gereğine inandım. Zengin
ve deruni yöresel müziğimizi takviye etmenin gereğine ve
önemine inandığım için de çalışmalarımı bu alanda
yoğunlaştırdım. Elazığlı gönül gözlü şairlerimizin şiir ve
şarkı sözlerinden seçtiklerimi bestelemeyi uygun gördüm.
Yaklaşık altı yıl gibi uzun ve yorucu; ama bir o kadar da
zevkli bir çalışma sonucu şair arkadaşlarımın eserlerini
notaya döktüm. Pek çoğunu muhayyer, hüseyni, uşşak, rast
makamlarından seçerek oluşturduğum bestelerimdeki şiirler
notalarla kanatlandıkça ve sazımdaki nağmelere düştükçe
yaptığım iş doğrusu bana hem güç, hem onur verdi.
Sizlerin huzurlarınızda “Notaların Kanatlarında Elazığ” adlı
kitabımla ve bestelerimle bulunmak hayatımın en büyük
mutluluğudur.
Bu mutluluğumu sizlerle paylaşmak ne güzel!
Bütün bu güzelliklerin oluşmasına vesile olan ve Elazığ’daki
kültür ve sanat faaliyetlerine her türlü yardım ve desteği
sağlayan, İlimiz Valisi Sayın Muammer Muşmal ile, Belediye
Başkanımız Sayın M. Süleyman Selmanoğlu’na şükranlarımı
sunuyorum.
Çalışmalarımda beni yalnız bırakmayan eşim Yüksel Hanım’a,
çocuklarım Hüseyin Taçlan ve Fatih Doğsel’e; eserlerin
notaya dönüşmesi aşamasında yardımlarını esirgemeyen Elazığ
Devlet Klasik Türk Müziği Korosu Ses Sanatçısı Sayın Levent
Ergen’e ve Fırat Üniversitesi Devlet Konservatuvarı
hocalarından Sayın Nurettin Demirbaş’a, notaları bilgisayar
ortamına aktaran Nadir Kara’ya, Kitabın yayınlanması
boyutunda yardımları ile desteklerini gördüğüm Manas
Yayıncılık sorumlusu Sayın Şener Bulut’a ve Bedrettin
Keleştimur’a, Fırat Üniversitesi Grafik Bölümü Başkanı Dr.
Tamer Kavuran’a; Fırat Üniversitesi İletişim Fakültesi
Öğretim görevlisi Recep Bağcı’ya; Manas Ailesine, R. Mithat
Yılmaz’a ve Hadi Önal’a; değerli şairlerimize ayrıca Elazığ
Musiki Konservatuarı Başkanı Feti Ahmet Deniz’in şahsında
derneğimizin bütün üyelerine, kitabın tanıtım gecesinde
görev alan başta Koro Şefi Hakan Çetinay’ın şahsında;
koromuzun bütün saz ve ses sanatçılarına teşekkürlerimi arz
ederim.