“Bahar Oğlu” Azerbaycanlı Yazar Cefer Cabbarli’ya Hesr
Olunan Edebi - Bedii Gece
Tarih:
22 Mart 2016
Yer:
Azerbaycan / Bakü
TÜRKİYE AZERBAYCAN KARDEŞLİĞİ -M. Şener Bulut
“İki devlet, Bir
millet” sözü tarih boyunca Azerbaycan ve Türkiye
kardeşliğini anlatan en güzel sözlerden biri olmuştur. Bu
iki kardeş Türk halkı tarihin en çetin günlerinde, Birinci
Dünya Savaşı yıllarında omuz omuza savaşmıştır. Bakülü
Azerbaycanlı kardeşlerimizin Ermeni ve Rus zulmüyle inlediği
ve yolumuzu gözledikleri o zor anlarda Ahmed Cevad’ın “Selam
Türk’ün Bayrağına” diyerek kastettiği Nuri Paşa
önderliğindeki Kafkas İslam Ordusuna katılan binlerce
Anadolu Türk’ü, Azerbaycan’ın yanında olurken; Çanakkale’de
ise Türklüğün ve Müslümanlığın ayakta kalması için bu uğurda
şehit olan 253 bin Mehmetçikle aynı kaderi paylaşan yaklaşık
3000 Azerbaycan Türk’ü Anadolu’daki kardeşlerinin yanında
savaşarak şehit düşmüştür. Bu savaşlarda bu iki kahraman
Türk halkı tüm dünyaya savaş sanatı, savaş ahlakı ve
medeniyet dersi vermenin yanında en büyük ders olarak ise
Türk’ün kardeşliği dersini vermiştir.
Bu tarihi olaylardaki birlikteliğimizin
bugün de devam ettiği ve kardeşliğimizin gün geçtikçe daha
da perçinlenerek kıymetlendiği, Türkiye’nin son zamanlarda
yaşıyor olduğu tüm zorluklara karşı verdiği mücadelede
Azerbaycan’ın da Türkiye’nin yanında oluşunu tüm dünyaya
duyurmasıyla daha da aşikâr olmuştur. Öyle ki geçtiğimiz
günlerde yaşadığımız Ankara’daki acı terör hadisesi üzerine
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Türkiye’yi ziyaret
ederek, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte
acılarımızı paylaşmaları kardeşliğimizin ebedi olduğunu bir
kez daha gözler önüne sermiştir.
Bir elmanın iki yarısı gibi, ayrılmaz bir
bütün olan Türkiye ve Azerbaycan Türkleri, siyasi ve
ekonomik açıdan yaşamış oldukları zorlukları aşmada
gösterdikleri kardeşliklerini aynı zamanda sosyal, kültürel
ve edebi alanlardaki platformlarda da göstermektedirler.
BAKÜ’DE ANLAMLI BİR TÖREN
Azerbaycan Medeniyet ve Turizm Nazırlığı’nın
katkılarıyla; Azerbaycan Yazarlar Birliği Cefer Cabbarlı
Komisyonu ve Yeni Yurd Sosyal İnkişaf İçtimai Birliği
tarafından Azerbaycan edebiyatının, tiyatrosunun,
kültürünün, sanatının oluşumunda ve gelişiminde öncü
isimlerden biri olan Cefer Cabbarlı için düzenlenen “Bahar
Oğlu” programı, işte bu güzel gönül kardeşliğinin bir kez
daha sergilendiği anlamlı toplantılardan biri
oldu. 22 Mart 2016 tarihinde Bakü’nün Beynelhalk Mugam
Merkezi’nde saat 18:00’da gerçekleştirilen bu anlamlı
faaliyet Fırat Üniversitesi’nin Fahri Doktoru, Azerbaycan
Yazarlar Birliği Başkanı Anar’ın konuşmalarıyla başladı.
Sonrasında ise Azerbaycan Milli Meclisi’nin milletvekili
Nizami Ceferov “Milli Edebi ve Nazari Düşüncemizde Cefer
Cabbarlı” ve yine Azerbaycan Yazarlar Birliği Cefer Cabbarlı
Komisyonu Başkanı sayın Prof. Dr. Asif Rüstemli “Cefer
Cabbarlı’nın Edebi Dünyasında Milli-İstiklal Mefkûresi”
konulu konuşmalarıyla devam etti. Programda Azerbaycan
diline, sanatına ve kültürüne hizmet etmiş olması itibariyle
Türkiye’den davet edilen ve her ikisi de Elazığlı olan
Devlet Sanatçısı Mustafa Turan’a “Büyük Yurtsever” ödülü ve
ayrıca Fırat Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ercan
Alkaya’ya “Cefer Cabbarlı Ödülü” takdim edildi. Ayrıca
programda Cefer Cabbarlı’nın şiirleri ve sözleri üzerine
yazılmış şarkılar seslendirildi. Programda seslendirilen bu
şarkılar sırasıyla:
Senin Ardınca- Melekhanım Eyyubova, Halk
Sanatçısı
Ülkem- Tünzale Ağayeva- Emektar Sanatçı
Turan Ellerine Selam- Metanet İsgenderli,
Emektar Sanatçı
Ana- Hüsniyye Mürvetova, Emektar Sanatçı
Güzellik- Elza Seyidcahan, Emektar Sanatçı
Yaraşsın (C. Cabbarlı’ya ithaf)- Aşık
Ehliman Rahimli
Azad Bir Kuştum- Reşad İlyasov, Popüler
Sanatçı
Mahkum Şarka- Zeynalabdin Bağırzade, Cefer
Cabbarlı şiir yarışmasının galibi
Zalim Yar- ART Grubu
Sensiz- Gülşen İbadova, Azerbaycan Devlet
Akademi Opera ve Bale Tiyatrosu
Seslendirilen şarkıların ardından Cefer
Cabbarlı’nın edebi kişiliğini anlatan videolar ve Cefer
Cabbarlı Mükafat Komisyonu’nun çeşitli yerlerde düzenlediği
etkinliklerden görüntüler izletilerek Elazığ’ımızı
gururlandıran bu muhteşem gecede ayrıca Elazığ Belediye
Başkanı Mücahit Yanılmaz ile Elazığ Kültür ve Tanıtma Vakfı
Başkanı Mehmet Çağlar’ın telgraflarının okunması toplantıya
katılan Azerbaycanlı kardeşlerimiz tarafından alkışlarla
karşılandı.Elazığ Belediye Başkanı Mücahit Yanılmaz
tarafından gönderdiği kutlama mektubu toplantıya başkanlık
yapan Azerbaycan Yazarlar Birliği Cefer
Cabbarlı Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Asif Rüstemli
tarafından okundu.
“Saygıdeğer
ve Muhterem Azerbaycanlı kardeşlerim;
Aynı ortak kaderi yaşayan, iki devlet ve tek
millet olarak her zaman gurur duyduğumuz, birlikte sevinip
birlikte üzüldüğümüz ve gerektiğinde de birlikte
savaştığımız siz Azerbaycanlı kardeşlerime Türkiye’nin aziz
diyarı Elazığ’dan sevgi ve muhabbetlerimi
sunuyorum.Azerbaycan ve Türkiye arasında sarsılmaz bağlar
vardır. Bizim dilimiz, inançlarımız, adetlerimiz, medeniyet
tasavvurumuz birdir. Tarih boyunca hep aynı kaynaklardan
beslendik. Aynı masalları dinledik, aynı manilerle büyüdük,
ayni müzikle duygulandık.Azerbaycan bizim için sadece
devletlerden bir devlet, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de
milletlerden bir millet değildir. Biz aynı dili konuşan,
aynı inanca mensup, ortak bir tarihi geçmişi paylaşan, sözde
değil, özde kardeş iki milletiz.
Türkiye ile Azerbaycan arasında kültür ve sanat köprüsü rolü
üstlenen Bakü ve Elazığ şehirlerinden gönül erenlerinin
katkısı oldukça fazla. Uluslar arası Hazar şiir
Akşamları’nda her yıl sizlerin en saygın şairlerini
ağırlıyor ve onların “kardeş” kokan dizelerinden oldukça
duygulanıyoruz. Her yıl bu iki kardeş şehrin idarecileri ve
kültür elçilerinin gayretleri ile çok güzel programlar icra
edilerek tarihsel bağımız daha da
güçlendirilmektedir.Azerbaycanlı sanatçımız Cefer Cabbarlı
için düzenlenen bu programa da Elazığ’dan Fırat
Üniversitesi’nden bir ses ve soluk verelim istedik. Programa
katılan Türkiye’den bilim insanı ve sanatçılarla birlikte
Elazığ Belediye Başkanı olarak da selamlarımızı
muhabbetlerimizi iletiyoruz.Bu program dolayısıyla,
Azerbaycan başta olmak üzere, Orta Asya’dan Balkanlara kadar
tüm coğrafyamızın bu 5 bin yıllık ortak bayram olan
Nevruz’un birliğimize, beraberliğimize ve kardeşliğimize
vesile olmasını diliyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”Mücahit
Yanılmaz / Elazığ Belediye Başkanı
Bu önemli toplantıda Türkiye’yi başarıyla
temsil ederek gurur kaynağımız olan Devlet Sanatçısı Mustafa
Turan ve Fırat Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan
Alkaya’ya Azerbaycanlı kardeşlerimiz tarafından büyük ilgi
gösterildi. Azerbaycan Yazarlar Birliği başkanı Anar Rzayev,
Azerbaycan Yazarlar Birliği Cefer Cabbarlı Komisyonu üyeler
Gülara Cabbarlı, Kamer Bağırova, Prof. Dr. Asif Rüstemli,
Yeni Yurd Sosyal İnkişaf İçtimai Birliği Başkanı Mahire
Esat, Şair Almas Yıldırım’ın yeğeni Hacıağa Almaszade ve
Kafkas İslam Ordusuna katılan Harputlu Bekir Efendinin
torunu Muhammed Quliyev’e şükranlarımızı sunuyoruz.
HAZAR’DAN HAZAR’A KÜLTÜR KÖPRÜSÜ
Düzenlenen bu program kardeş iki ülke
Azerbaycan ve Türkiye arasında var olan gönül köprülerini
güçlendirmenin yanında kardeş iki şehir Bakü ve Elazığ
arasındaki münasebeti de artırmaktadır. Türkiye ve
Azerbaycan kardeşliği söz konusu olduğunda bu konuda hizmet
eden ve ilk akla gelen şehirlerin başında Elazığ
gelmektedir. Çünkü Elazığ uzun yıllardır Azerbaycan
edebiyatının, kültürünün, sanatının tanıtıldığı birçok
etkinliğe ev sahipliği yapmış bir kültür şehridir. İlimiz
Azerbaycan’ı çok öncelerden tanımasına ve ona gönül
vermesine rağmen
“Aç koynunu, uzaktan gelmişim, çok yaslıyım;
Éli, yurdu çalınmış bir garip Kafkaslıyım;
Zannetme ki, yoksulum, Kür’lüyüm,
Aras’lıyım;
Bakü’den ayrılalı yakın zamandır Gölcük.”,
diyen Elmas Yıldırım ile çok yakından
tanımıştır. Hem Elazığ’da hem de Bakü’de Elazığlıların
katılımıyla Azerbaycan’ın edebiyat ve kültür hayatına hizmet
etmiş çok önemli isimler için geniş katılımlı sayısız
program yapılmıştır. Bu programlar ve programlara
Azerbaycan’dan iştirak eden önemli isimler şöyledir:
5 Aralık 1992 tarihinde Elazığ’ın
yetiştirdiği kültür adamı Fikret Memişoğlu anısına
düzenlenen Fırat Şiir Akşamları’na Azerbaycan’dan katılan
Prof. Dr. Alaattin Memmedoğlu;
17-19 Aralık 1993 tarihinde gerçekleşen ve
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu anısına düzenlenen Fırat Şiir
Akşamları’na katılan Azerbaycanlı şair Nebi Hezri,
22–24 Eylül 2005 tarihinde Elmas Yıldırım
hatırasına tertip edilmiş olan 13. Uluslararası Hazar Şiir
Akşamları’na Elmas Yıldırım’ın oğlu Azer Elmas ile birlikte
şairin yeğeni Hacıağa Almaszade,
6-8 Kasım 2008 tarihinde Uluslararası Hazar
Şiir Akşamları’nın 16.’sı;
“Deyirem sefası bitdi ömrümün
İndi dağ çıhıram, düze elveda
Göze duman çökür, başa gar yağır
Bahara elveda, yaza elveda.”
diyen edebiyat dünyasının yakından tanıdığı
ünü ile Türk dünyasının sınırlarını çoktan aşan Bahtiyar
Vahapzade onuruna tertip edildi. Azerbaycan Devleti bu
önemli toplantıya 11 kişiden oluşan bir heyet ile iştirak
etti. Cengiz Alioğlu, Zelimhan Yakup, Asif Rüstemli, Elhan
Talıboğlu, Pervane Memmedova, Azad Şükürov, Ramin Garayev,
Azerbaycanlı Mugam üçlüsü; Sekine İsmayilova, Ramin Rızayev,
Oktay Şerifov ve Azerbaycan Devlet Televizyonu adına program
yapımcısı Zernişan Azayeva bu etkinliğe katılanlar
arasındaydılar. Bu toplantıda rahatsızlığı
nedeniyle Elazığ’a gelemeyen Vahapzade, Elazığ halkına
Azerbaycan Devlet televizyonu aracılığıyla göndermiş olduğu
mesajında kendisine gösterilen büyük ilgiden duyduğu
memnuniyeti şöyle dile getirmiştir: “Evvela ben Türk
milletine teşekkürlerimi bildiriyorum, minnettarlığımı
bildiriyorum benim için büyük bir şereftir bu. Ama
teessüfler olsun ki sıhhatim imkân vermiyor beni davet
ediyorlar ama gitmeye imkânım yoktur. Çok sağ olsunlar benim
mütevazı yaratıcılığımı kıymetlendiriyorlar. Ben bütün
Türkiye milletine, Türkiye Halkına selamlarımı gönderiyorum.
Beni affeylesinler, bağışlasınlar. Sıhhatim müsait değildir
bu uzun mesafeye gitmeye onun için özür dilerim ama bu
televizyon vasıtasıyla Türkiye devletine teşekkürlerimi
bildiriyorum Elazığ halkına teşekkürlerimi bildiriyorum.”
4-6 Mayıs 2006 tarihinde gerçekleştirilen
Manas Yayıncılık’ın Açılış Törenine Azerbaycan Yazarlar
Birliği Başkanı Anar, onur konuğu olarak katılmıştır.
Yine 2007 yılı Elazığ’da Elmas Yıldırım yılı
olmuştur. Doğumunun 100. yılında Elazığ, Azerbaycanlı
kardeşleri ile birlikte Elmas’ını yeniden kucakladı. Büyük
ve görkemli törenler tertip etti. Törenlere Elmas
Yıldırım’ın oğlu Azer Elmas başta olmak üzere Kardeş
Azerbaycan’dan Medeniyet
ve Turizm Nazırlığı Neşriyat, Şubesi Müdürü Vagif
Behmenli, Azerbaycan Yazarlar Birliği Başkanı Anar, Milli
İlimler Akademisi Edebiyat Şubesi Başkanı Prof. Dr. Bekir
Nebiyev, Yazarlar Birliği üyelerinden Fikret Goca, Edalet
Esgeroğlu, İlgar Fehmi, Marif Teymur, Reşad Mecid, Nazif
Gahramanlı, Meleyke Memmedova, Azerbaycan İçtimai
Televizyonundan Refik Semender ve Füzuli Orucov ile Elmas
Yıldırım’ın Bakü’de yaşayan yeğeni Hacıağa Almaszade
düzenlenen etkinliklere katıldılar. Ayrıca Elmas Yıldırım’ın
100. Doğum yılı münasebetiyle Fırat Üniversitesi öğretim
üyesi Yrd. Doç. Dr. Enver Aras tarafından hazırlanan
“Hazar’dan Hazar’a Elmas Yıldırım” adlı kitap Elazığ’da bir
kültür ocağı olan Manas Yayıncılık tarafından yayınladı.
Şair Elmas Yıldırım’ın 100. Doğum Yılı
kutlamaları kardeş Azerbaycan’da da büyük yankı uyandırdı.
Azerbaycan Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev 16 Nisan 2007 tarihinde
yayınladığı Serencam ile Şair Elmas Yıldırım’ın doğumunun
100.yılı kutlamalarının Azerbaycan’da yapılacağını ilan etti.
25–27 Eylül 2007 tarihinde Azerbaycan’da da
Elmas Yıldırım’ın hatırasına büyük bir tören tertip edildi.
Bu törene Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay, Elazığ Valisi Muammer Muşmal, Elazığ
Belediye Başkanı M. Süleyman Selmanoğlu, Fırat Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. M, Hamdi Muz, Elmas Yıldırım’ın oğlu Azer
Elmas, İl Kültür ve Turizm Müdürü Tahsin Öztürk, İl Milli
Eğitim Müdürü Nihat Büyükbaş, Fırat Üniversitesi Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Ramazan Korkmaz, Gazeteci-Yazar Bedrettin
Keleştimur, Elazığ Devlet Korosu Sanatçısı Kenan Çimtay,
Fırat Üniversitesi Devlet Konservatuvarı öğrencisi Fatma
Ünver ile Manas Yayıncılık Koordinatörü Şener Bulut
katılmışlardır. Her iki ülkenin bilim sanat ve edebiyat
adamları bu törende büyük şairi çeşitli yönleri ile
anlatmışlardır.
Sonraki yıllarda Azerbaycan’ın Başkenti
Bakü’de faaliyet gösteren Ozan Neşriyat ile Elazığ Manas
Yayıncılık’ın 2008 yılında başlattıkları anlamlı ve güzel
çalışmanın ürünü olan ve Azerbaycan’da yayınlanan Elazığ
Çelengi adlı kitabın tanıtım toplantısı 13 Eylül 2010’da
Bakü’de yapıldı. Bu toplantıya Elazığlı şairlerden Günerkan
Aydoğmuş, Tarık Özcan, R. Mithat Yılmaz, Hadi Önal, Fırat
Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Recep
Bağcı, Manas Yayıncılık Koordinatörü M. Şener Bulut ve Fırat
TV adına Mehmet Demirel’den oluşan bir heyet katılmıştır.
2-4 Şubat 2012 tarihlerinde düzenlenen
“Elazığ- Bakü Kültür ve Sanat Buluşması’nda Elazığ’da
Azerbaycan’ın bağımsızlığının 20. yılı törenlerle kutlandı.
Programa; Azerbaycan Yazarlar
Birliği Başkanı Anar Rızayev, Kültür ve Turizm Bakanlığı
Basın Yayın ve Tanıtım Şubesi Müdürü Vagıf Behmenli, Kültür
ve Turizm Bakanlığı Basın Yayın ve Haberleşme Dairesi
Başdanışmanı Aslan Caferov, Elmas Yıldırım Eserleri
Araştırmacısı Hacıağa Elmaszâde, Azerbaycan Yazarlar Birliği
Gençlik Şubesi Katibi, “525. Gazete” Genel Yayın Yönetmeni
Reşad Mecid, Filoloji Uzmanı Doç.Dr.Asif Rüstemli, Antik
Eşyalar Uzmanı Şahid Habibulla, Cafer Cabbarlı Müzesi
Müdürü Kamer Bağırova, Pencere Dergisi Genel Yayın
Yönetmeni Günel Rızayeva, Şair, Yazar Ejder Ol, Sahne ve
Seslendirme Sanatçısı Mesme Ağaverdiyeva, Medeniyet Gazetesi
Muhabiri Terane Memmedova, İçtimai Televizyonundan Nigar
Alişova ve Fermail İsmayılov ile Mugam sanatçıları Almaz
Orucova, Ehtiram Hüseynov, Sahib Paşazâde, Toğrul
Esadullayev, Emin Cebrayılov’un katılımlarıyla
gerçekleştirildi.
Elazığ Belediyesi tarafından inşa edilen
Azerbaycan Şehitler Abidesinin açılış Töreni büyük heyecan
uyandırdı. Birinci Dünya Savaşının sonlarına doğru
Azerbaycan’a hâkim olan Rus ve Ermeni birliklerinin
Azerbaycan Türklerini katletmeleri üzerine Osmanlı,
Azerbaycan ve Dağıstan askerlerinden oluşan Nuri Paşa,
(Nuri Killigil 1881-1949) komutasındaki Kafkas İslam Ordusu,
Azerbaycan'ı işgalden kurtarma harekâtı başlattı.
Nuri Paşa’nın komutasında Kafkas İslam
Ordusu, Azerbaycan Türklerini soykırımdan kurtarırken
maalesef çok sayıda da şehit verdi. Şehitlerin aziz
hatıralarını yaşatmak için Azerbaycan’ın başkenti Bakü’nün
en yüksek yeri olan Dağüstü Parkı’nda bir abide dikildi ve
bu abideye bu harekatta şehit olan 938 kahraman Türk
askerinin adları yazıldı. Bu Askerlerden 174’ü Azerbaycan
ve Dağıstanlı; 764’ü ise Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden
gelerek Kafkas İslam Ordusu’nun saflarında hizmet etmiş
kahramanlardı. Bakü’deki şehitlerden ikisi Elazığlıydı:
Elazığlı Şehitler Piyade Alayı’nda Ağınlı İhtiyat Zabiti
Şevki Efendi ile aynı alaydan Harputlu Er Timur Hasan’dı.
Bu Abide, başta Bakü’de şehit olan hemşehrilerimiz olmak
üzere, tüm şehitlerimizin aziz hatıralarını yaşatmak
amacıyla, Türkiye ile Azerbaycan Türklerinin ebedî
kardeşliğinin bir nişanesi olarak Azerbaycan Cumhuriyeti’nin
bağımsızlığının 20. Yılı münasebetiyle dikilmiştir.
Geniş katılımlı bu programda Azerbaycan Yazarlar Birliği
Gençlik Şubesi Kâtibi Reşat Mecid, Elazığ’da kendileri ve
1918 yılında Azerbaycan’ın kurtuluşu esnasında şehit düşen
Elazığlı iki şehit için açılan Azerbaycan Parkıyla ilgili
memnuniyetini dile getirerek teşekkür etmiştir. Yine
Azerbaycan Medeniyet ve Turizm Nazırlığı Basın Yayın ve
Tanıtım Şube Müdürü Vagıf Behmenli ise yaptığı
konuşmalarında; Azerbaycan’ın bağımsızlık uğruna çok
mücadele verdiğini, bu mücadeleler esnasında Türkiye’nin her
zaman Azerbaycan halkının yanında olduğunu belirtmiş ve
Elazığ’daki bu sıcak buluşma için Elazığlılara teşekkür
etmiştir. “Elazığ- Bakü Kültür ve Sanat Buluşması”
etkinliğinde ön plana çıkan en önemli hususlardan biri de
Azerbaycan’ın ünlü tiyatro yazarı ve Azerbaycan’ın
bağımsızlık sembollerinden biri olan Cefer Cabbarlı’nın
tanınmış olmasıdır. Çünkü bu programda Prof. Dr. Asif
Rustemli’nin yazdığı, Yrd. Doç. Dr. Süleyman Kaan Yalçın
tarafından Türkiye Türkçesine aktarılan ve ilimizde faaliyet
gösteren Manas Yayıncılık tarafından yayınlanan “Cafer
Cabbarlı Hayatı, Sanatı ve Mücadelesi” adlı kitabın tanıtım
toplantısı Fırat TV toplantı salonunda gerçekleştirilmiş ve
ilimiz Türkiye’de bu konuda yayınlanmış olan en kapsamlı
kitabın yayınlanmasına ve tanıtılmasına imza atmıştır.
Ayrıca bu toplantı Cefer Cabbarlı ödülünün Azerbaycan
dışında ilk defa takdim edildiği toplantı olmuştur. Bu
münasebetle Azerbaycan dışında Cefer Cabbarlı ödülüne;
kitabın sunuş metnini yazan ve kitaba editörlük yapan Fırat
Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Buran, kitabın
Azerbaycan Türkçesinden başarılı bir şekilde Türkiye
Türkçesine aktarılmasını sağlayan Fırat Üniversitesi Öğretim
üyesi Yrd. Doç. Dr. Süleyman Kaan Yalçın ile kitabın
yayınlanmasına ev sahipliği yapan Manas Yayıncılık’ın
Koordinatörü M. Şener Bulut layık görülmüştür. Ayrıca Yrd.
Doç. Dr. Süleyman Kaan Yalçın, Azerbaycan Türkiye arasındaki
edebi ve kültürel ilişkilerin kurulması ve Cefer Cabbarlı
ile ilgili çalışmalarından ötürü 2014 yılında Azerbaycan
Yazarlar Birliği’nde düzenlenen toplantıda “Cefer Cabbarlı
Hususi Diploması”yla da ödüllendirilmiş ve Azerbaycan
Yazarlar Birliği “Cefer Cabbarlı Mükafat Komisyonu”na üye
olarak seçilmiştir. Elazığ- Bakü Kültür ve Sanat
Buluşmasının önemli ve anlamlı faaliyetlerinden birisi de
Türk ve Azerbaycan dili ve medeniyetine yaptığı katkılardan
dolayı Türk dünyasının yaşayan önemli değerlerinden olan
Anar Rzayev’e Fırat Üniversitesi Senatosu’nun kararıyla Türk
Dili ve Edebiyatı alanında fahri doktora unvanı verilmesi
olmuştur. Elazığ- Bakü Kültür ve Sanat Buluşması’nda ayrıca
Elmas Yıldırım’a saygı toplantısı ile Türk edebiyatının en
görkemli şairi olan Fuzuli için saygı gecesi de yapılmıştır.
Elazığ- Bakü Kültür ve Sanat Buluşması, edebiyat ve kültür
hayatındaki yansımasını Bakü’de bulmuş ve bu yansıma
sonucunda Manas Yayıncılık; Elazığ Valiliği, Elazığ Belediye
Başkanlığı ve Türk Edebiyatı Vakfı’nın desteğini alarak
yürüttüğümüz Türk dünyasıyla sosyal ve kültürel ilişkilerin
geliştirmesi programı çerçevesinde 4-7 Temmuz 2012
tarihlerinde Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Fuzuli
Elyazmaları Enstitüsü tarafından Azerbaycan’da düzenlenen
etkinliklere davet edilmiştir. Programa, Elazığ Belediye
Başkanı M. Süleyman Selmanoğlu’nun başkanlığında Türk
Edebiyatı Vakfı Başkanı Servet Kabaklı, Türk Edebiyatı Vakfı
Başkan Yardımcıları Serhat Kabaklı, Cengiz Özdemir, Türk
Edebiyatı Vakfı Üyeleri; İsa Kocakaplan, Lütfullah Parıltı,
Elazığ Anadolu İletişim Meslek Lisesi Müdürü Ali Canpolat,
Şair Hadi Önal ve Yayın Koordinatörümüz M. Şener Bulut’tan
oluşan bir heyet ile katılmıştır. Bu faaliyet kapsamında;
Ahmet Kabaklı’nın yazdığı “Harput Efsaneleri” kitabın
tanıtım toplantısı yapıldı. Türk Edebiyatı Vakfı Başkanı
Servet Kabaklı’ya “Fahri Doktora Diploması” verildi.
Elazığ’ın Cadde ve sokaklarını Azerbaycanlı kardeşlerinin
adları ile süsleyen ve onlara bir park hediye eden Elazığ
Belediye Başkanı M. Süleyman Selmanoğlu ile birlikte her iki
ülke arasında kurulan gönül ve kültür köprülerinin mimarı M
Şener Bulut’a Azerbaycan Milli İlimler Akademisi tarafından
“Azerbaycan Edebiyatının Dostu” diploması verildi.
Azerbaycan’ın bağımsızlığının 20. Yılı münasebeti ile
Elazığ’da yapılan törenler esnasında tanıtımı yapılan “Cefer
Cabbarlı’nın Hayatı, Sanatı ve Eserleri” konulu kitap, bu
defa da Cefer Cabbarlı’nın doğduğu yer olan Hızı’da
düzenlenen görkemli bir törenle tanıtıldı.
25 Mayıs 2012 tarihinde Ankara’da Elazığ Kültür ve Tanıtma
Vakfı ve Elazığ Kültür Derneği tarafından Anadolu Gösteri
Merkezi’nde “Çaydaçıra Işığında Elazığ, Şanlıurfa, Kerkük,
Bakü” gerçekleştirildi. Mehmet Özbek’in yönetiminde
gerçekleşen bu muhteşem geceye Kerkük’ten gelerek saz ve
sözleri ile katılan sanatçılar; Ali H. Ali Muhammed, Ayad
Burhan Haseeb, Harbı Shakor Ader, Jalıl Muhammed Jameel
Rashıd, Mouayad M. Tawfek, Nıhad Mustafa Hasan, Nashat N.
Muhammed, Rebaz Hoshyar Ismael, Suhail Kasım Jabbar ve
Yalman Zeynelabidin Ali yürekleşti. Kerküklü sanatçılar,
okudukları hoyrat ve ezgilerle Anadolu Gösteri Merkezi’ni
dolduran sevdalıların sevdalarına tercüman oldular. Bakü’den
geceye teşrif eden; Abdullah Gurbani, Almaz Orucova, Ehtiram
Hüseyinov, Elshad Jabarov, Mirnazım Asadullayev, Melekhanım
Eyubova, Mohlat Müslümov, Ogtay Bayram, Nizami Allahverdiyev
ve Sultan Aliyev ile bir büyük coğrafyanın ortak sesini
paylaşmanın bahtiyarlığına erişildi. Şanlıurfa’dan bu büyük
toya saz ve sözleri ile şeref veren İsmail Altıngöz, Bekir
Çiçek, Şeyhmüslüm Yavuk, İbrahim Halil Karakaş, Kalender
Yorgun, Cumaali Yolaçan, Abdurrahman Baydağ, Osman Deveci,
Mehmet Nacak ve Mustafa Büyükgürses’in sundukları biri
birinden güzel gazellerle, türkülerle kendimizden geçtik,
gururlandık. Elazığlı sanatçılar; Muzaffer Ertürk, Adile
Kurt Karatepe, Çiğdem Gürdal, Zülfü Demirtaş, Hasan Öztürk,
Adnan Çilesiz’ M. Şerif Çeçen, Turgay Coşkun, Burak Çakır,
Cemil Altan, Ertuğrul Coşkun, Mehmet Üçer ve Şehmus Çeçen
ile yücelere çıktık, tek yürek, tek beden olduk.
Bayraklaştık, sonra da Harput kalesinin burçlarında çıktık,
dalgalandık.
14- 16 Mart 2013 tarihlerinde
gerçekleştirilen “Ali Emiri’ye Saygı” etkinliklerine
Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Fuzûlî Elyazmaları
Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Paşa Kerimov ile Azerbaycan
Milli İlimler Akademisi Nizami Gencevî Edebiyat
Enstitüsü’nden Prof. Dr. Asif Rüstemli de davetli olarak
katılmış ve bu faaliyet kapsamında Elazığ Valisi Muammer
Erol’a “Azerbaycan Edebiyatı’nın Dostu” ödülü verilmiştir.
Azerbaycan ile ilgili Elazığ’da düzenlenen
bir başka toplantı ise ölümü ile Türk dünyasını yasa boğan
Azerbaycanlı şair Zelimhan Yakup ile ilgilidir. 9 Ocak
2016’da hayata gözlerini yuman Zelimhan Yakup, Manas
Yayıncılıkta 11 Ocak 2016 tarihinde Elazığlı
akademisyenlerin, sanatçıların ve şairlerin katılımı ile
anılmış ve programa Azerbaycan’dan da Milli İlimler
Akademisi Nizami Adına Edebiyat Enstitüsü Şube Müdürü Prof.
Dr. Asif Rüstemli, merhum şairin oğlu Sayın Behlül
Zelimhanoğlu ve Nizami Edebiyat Enstitüsünün İlmi Kâtibi
Prof. Dr. Bedirhan Ahmetov gibi önemli isimler de
katılmıştır.
Elazığ, konu Azerbaycan ve Bakü olduğunda
bütün kurum ve kuruluşlarıyla tek yumruk olabilen bir şehir
hüviyetindedir. Elazığ Belediye Meclisi’nin kararıyla
ilimizdeki iki caddeye Bahtiyar Vahapzade ve Elmas Yıldırım
isimleri verilmiş ve yine Azerbaycan Parkı ve Azerbaycan
Şehitler Anıtı’nın açılışı gerçekleştirilmiştir.
Türkiye ile Azerbaycan arasındaki bilim,
kültür ve sanat faaliyetleri; Elazığ Valiliği’nin, Elazığ
Belediye Başkanlığı’nın, Fırat Üniversitesi’nin, Elazığ
Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün, Elazığ Ticaret ve Sanayi
Odası’nın katkı ve katılımlarıyla ve başta Manas Yayıncılık
olmak üzere Elazığ’da faaliyet gösteren sivil toplum
kuruluşlarımızın ve ayrıca son yıllarda Ankara-Elazığ Kültür
ve Tanıtma Vakfı’nın örnek çalışmalarıyla Türkiye’de ve Türk
dünyasında büyük bir takdir ile karşılanmıştır.
CEFER CABBARLI
-
Yrd. Doç. Dr. Süleyman Kaan Yalçın
Azerbaycan edebiyatının, tiyatrosunun,
kültürünün, sanatının oluşumunda ve gelişiminde,
Azerbaycanlılık, Türkçülük ve Türkçecilik anlayışının
şekillenmesinde; Azerbaycan’ın bağımsızlık ve istiklal
mücadelesinin dile getirilmesinde öncü isimlerden biri olan
Cefer Cabbarlı, 1899 yılında Azerbaycan’ın Hızı köyünde
doğmuştur. Şahbike Hanım ve Gafar Cabbarlı’nın sağ kalan
dört çocuğunun sonuncusudur. İlköğrenimini 7. Müslüman ve
Rus İlkokulunda gerçekleştiren Cabbarlı, bu okulda Ahundov
ve Abdullah Şaig tarafından düzenlenen yarışmalara
katılmıştır ve çocuk yaşta hayat ve tabiat kaynaklı
konularda şiirler yazmıştır. Sonra Cabbarlı, 3. Ortaokulda
Mirza Bala Mehemmedzade ile sınıf arkadaşı olmuş. Edebiyat
ve siyasi hayatında ondan etkilenmiştir. Daha sonra
Cabbarlı, Bakü Aleksiyev Okuluna ve oradan da 1915 yılında
Bakü Teknik Okulunun Elektro-mekanik Bölümüne kaydolmuştur.
Bu okulda okurken kurulan öğrenci örgütlerinde dönemin
siyasi gelişmelerini yakından takip etmiştir. Bu okuldayken
edebiyatın ve tiyatronun sosyal olaylar üzerindeki etkisini
daha iyi gören Cabbarlı,edebiyat aracılığıyla şahsi
çıkarlarını halkın çıkarından üstün tutan Mecidovlar’ın, eli
silahlı gericilerin, esaret taraftarlarının faaliyetlerini
kötüleyen kişilerin halk nazarında kınanmasını sağlamıştır.
Cabbarlı, her zaman tiyatronun ülkenin
gelişmişliğiyle paralel olduğunu düşündüğü için onun
faaliyet alanı çoğunlukla tiyatro olmuştur. Fakat tiyatro
dışında hikâyeler ve şiirler de yazmıştır. 1916 yılında
Solgun Çiçekler, Aslan ve Ferhat, Mensur ve Sitare isimli
hikâyelerini ve Nasreddin Şah adlı tarihi tiyatrosunu yazan
Cabbarlı’nın sahnelenen ilk tiyatro eseri Solgun Çiçekler
olmuştur.Cabbarlı Rus inkılâbından sonra Gözellik ve Sevda,
Göz Aç Sen…, Böyük Türk Şairi Tovfiq Fikret’e, Gaçgın Çocuk
ve yahut Sail vb. gibi yeni şiir örnekleri de vermiştir.
Cabbarlı, halkçılık ilkesini benimseyen
yönüyle Gardeş Kömeği adlı bir dergi yayınlar ve burada
Birinci Dünya Savaşının halka verdiği zararları en aza
indirme amacı güder. Bu dergi aynı zamanda milli, edebi ve
kültürel faaliyetlerinin bir ocağı olarak da
nitelendirilebilir.1918 Mart Soykırımı onun edebi
kişiliğinde ve siyasi olgunlaşmasında önemli bir yer tutar.
Bu soykırımda şehit olanların hatırasını anmak için “Dur ey,
har olan millet” mersiyesini yazar.
Cabbarlı için en önemli ve verimli devir
Azerbaycan Halk Cumhuriyeti devridir. Bu dönemde maddi
sıkıntılardan ötürü üniversite eğitimini yarım bırakarak
Millet Meclisinde stenograf, Azerbaycan gazetesinde ise
tercüman ve yazar olarak çalışmayı bir şeref saymıştır.
Sonra Bakü Üniversitesi Tıp Fakültesine kaydolmuş. Bu
yıllarda daha çok edebi eleştiri yazılarına yöneldiği
görülen Cabbarlı, cim imzasıyla Kommunist gazetesinde “O
Olmasın Bu Olsun”, Emir Ebilula, Peri Cadu, Dağılan Tifag,
Othello gibi tenkitleryayınlamıştır.
1922 yılı Cabbarlı için uğurlu bir yıl olmuş
ve Sona Hanım ile evlenmiştir. Tıp Fakültesi 2. sınıfa devam
ederken 5 Haziran 1923 yılında ilk kez tutuklanmış ve Azçeka
tarafından ansızın hapsedilmiştir. Ekim ayına kadar
aralıklarla hapis hayatı yaşayan yazarın serbest kaldıktan
sonra Menim Tanrım isimli şiiri, onun siyasi düşüncelerinin
temsilcisi ve yeni bir hayat manifestosu ile yazarlık
beyannamesi olmuştur. Cabbarlı 1924 yılında Bakü
Üniversitesi Doğu Bilimleri Fakültesinde Filoloji Bölümünde
eğitim görmeye başlamış ve Bekir Çobanzade’den dersler
görmüştür. Tarih alanında da önemli eserler okuyan Cabbarlı
Türk tarihine ve diline önemli ölçüde vakıf olmuştur. Od
Gelini piyesinin yazılışı da bu yıllardadır. Cabbarlı 1924
tarihinde dünyaya gelen oğlunun adını en sevdiği piyes olan
“Aydın” piyesinin başkahramanından esinlenerek koymuştur.
Eserleri kurulan edebi mahkemelerde
yargılanan Cabbarlı, tüm eleştiri, aşağılama ve hatta
hapislere rağmen bildiği yoldan geri dönmemiş ve Azerbaycan
edebiyatının ve bağımsızlığının sesi olmuştur.Cabbarlı
tutukluluk öncesi dönemde Kommunist gazetesinin bir çalışanı
olmasına rağmen tutukluluk sonrasında gazete ile ilgisi
kesilmiştir. Fakat 1930 yılından önceki dönemde edebi,
medeni ve kültürel faaliyetlerdeki başarısı dolayısıyla
Azgoskino (Azerbaycan Devlet Sinema Örgütü)da danışman ve
senarist olarak çalışmakla beraber yazdığı eserleri
dolayısıyla Azerbaycan Merkezi İcra Komitesi Tiyatronun 60.
Yılı dönümü münasebetiyle 25 Nisan 1933’te Türk tiyatrosunun
gelişmesine büyük katkılarından dolayı “Emektar
Güzelsanatlar Ustası” unvanına layık görülmüştür.
Şubat 1917’de Rusya’da meydana gelen karmaşa
Azerbaycan’da bazı yerlerde irticanın geri çekilmesine yol
açtı. Bu çekilişin yaşandığı yerlerde milli şuur canlanmaya
başladı. Bu yıllarda öğrenciler arasında da siyasi
hareketlilik bariz bir şekilde hissedilir olmuştur. Bu
hareketlerin öncülüğünü ise Cabbarlı’nın da öğrencisi olduğu
Bakü Sanayi Okulu yapmıştır. Bu harekette aktif olan Mirze
Bala, arkadaşı Cabbarlı’yı da bu mücadeleye dâhil etmiştir.
Zamanla bu mücadelenin tanınmış siması durumuna gelen
Cabbarlı, kendi üzerine düşen vazifeleri samimiyetle yerine
getirmekle birlikte, yazarlık yeteneğini geliştirme fırsatı
da bulmuş ve bu dönemde “Heyat ve Mübarize” adlı şiirini
kaleme almıştır.
Bu mücadelelerin de katkısıyla 28 Mayıs 1918
tarihinde Azerbaycan özgürlüğüne kavuşmuş. Azerbaycan
Cumhuriyeti resmen kurulmuştur.Cabbarlı, Azerbaycan’ın
bağımsızlığını kazanmasında çok büyük bir pay sahibi olan
Kafkas İslam Ordusu’nun komutanı Nuri Paşa’ya bir davette
takdim edilmiş. Cabbarlı bu davette Nuri Paşa’ya bir sözü
yerine getirerek, Nuri Paşa’nın kahramanlığından bahseden
beş perdelik Bakı Müharibesi adlı eserini kaleme almıştır.
1919 yılında Cabarlı’nın Musavat Partisine
katılmışve katıldığı kurultaylarda en çok Türkçenin idare ve
eğitim kurumlarında devlet dili olarak yeterli derecede
işlenmediğini eleştirmiştir. Kurultayda genellikle halkçı
bir tutum sergilemiştir. Yaptığı bir nutukta şöyle demiştir:
Hür vatanda herkes hür ve mutlu olmalıdır. Büyük milliyet
düşüncesini gerçekleştirecek idealist zümre ayağı çarıklı
köylüye dayanacaktır…
Azçeka çalışanları ve Kızıl Ordu’nun Özel
Şubesi’nin emektaşları toplumda sosyal anlamda mühendislik
yapabilecek, kültür, edebiyat ve sanat adamlarını
hapsediyor, onların evlerini yağmalıyorlardı. Cabbarlı’nın
da evinin yağmalanması sırasında “Bakü Muharibesi” ve “Araz
Çayı” gibibazı piyeslerine el konulmuştur.
Cabbarlı o dönemde birkaç kez tutuklanmış
fakat sonrasında serbest bırakılmıştır. Cabbarlı, hapis
yıllarında işkence dışında iki çeşit baskıya daha maruz
kalmıştır. İlki onu siyasi faaliyetlerden uzaklaştırmak,
ikincisi ise onu bir Sovyet yanlısı yazar yapmaktı; ama
ikisi de olmadı. Öyle ki, o, İstiklal gazetesinin ilk
sayısında çıkan milli mücadeleye davet niteliğindeki
beyannameyi de Mirza Bala ile kaleme almış olan cesur bir
milliyetçidir. Ayrıca sonraki bildirilerde ve yazılarda 28
Nisan faciasını Azerbaycanlı köylü ve işçilerin bir inkılâbı
olarak değil, sadece Rus ordusunun vahşice bir istilası
olduğunu her zaman dile getirmiştir. Bu 28 Nisan faciasını
ve Azerbaycan’ın bağımsızlığına tecavüzü “Gülizar”
hikâyesinde de işlemiştir. Cabbarlı’nın bu mücadelesi
bağımsızlık ve özgürlük tarihinin iftihar ve gurur verici
şerefli sayfalarındandır.
O, sözü mukaddes sayıyor, söze tapıyor,
sözle güzellik yaratıyor, güzelliği sözle tasvir ederek
Tanrı yüceliğine yükseltiyordu. Biliyordu ki söz, ona
yüreğini verenleri sırtlayarak yüceltir. Söz onu yaşından
büyük gösterirdi. Kendinden çok sözünün yeri ve değeri onu
düşündürürdü. Sözünün cevheri, altında yatan anlamı ile
kendisinin itibarı aynı idi. Dili söz söylediğinden, eli
kalem tuttuğundan beri edebiyat düşkünü idi.
Cabbarlı’nın ilk matbu eserinin nerede ve ne
zaman yayınlandığı ile ilgili çeşitli düşünceler vardır;
ancak “Cabbarlı’nın Matbuatta İlk Çıkışı” makalesinin yazarı
olan Emin Abid onun ilk yazısının Babayi Emir dergisinin 7.
sayısındaki “Geyyar Eyyar” imzası ile çıkan (El Götür) mizah
yazısı olarak değerlendirir. Fakat araştırmacılar
Cabbarlı’nın ilk matbu eserlerinin 1911 yılının Kasım ayında
“Hagigat-i Efkâr” gazetesinde çıkan “Eşidenlere” ve
“Şüceatim” başlıklı şiirlerdir.Tiyatroya olan ilgisi ise
ortaokul arkadaşı Hacı Cabbarzade Hacınski sayesinde
artmıştır. Sonraki yıllarda Vefalı Seriyye piyesini kaleme
almıştır.
Cabbarlı’nın ilk eserleri onun yazarlık
sorumluluğunun ağırlığını çok erken kavradığını gösterir
niteliktedir. Öyle ki, onun acemilik yıllarında yazdığı
Kazım Bey romanı bile Rusya İmparatorluğu’ndaki
adaletsizliğin, başıboşluğun, maneviyatsızlığın ve
yabancılaşmanın çamurdan boy gösteren portresini ustalıkla
yansıtmıştır.
Yine 3. ortaokulun 6. sınıf öğrencisi iken
Mektep dergisinin 6. sayısındaki “Bahar” şiiri dikkat
çekicidir. Ayrıca Babayı Emir dergisinde “Görmemişem,
Eşitmemişem”, “Dübare-Sebare”, “Gaç Baba!”, “Berekallah
İrana!”, “Yumrug”, “Hürriyeti Nisvançılara Protesto”,
“Gelir”, “Giyametimi Gopar”, “Gızıma” gibi mizahları onun
genç olmasına rağmen sanatçı kişiliğini konuşturduğu
eserlerdir.
Cabbarlı savaşların ve özellikle de Birinci
Dünya Savaşı’nın halklara getirdiği sefaleti, acıları, ölüm
ve kanla sonuçlanan değişimi de eserlerinde konu
edinmiştir.Ayrıca şiirlerinde toplumun üst seviyesinde
servet sahibi olan ve kendisine Kur’an ehliyim, Müslümanım
deyip de Türk askerinin halini görmeden yaşayan kişilere
eleştiriler de yöneltmiştir.
Cumhuriyet yıllarında özellikle “Edirne
Fethi”, “Ulduz veya Trablis Müharibesi”, “Bakı Müharibesi”
piyesleri dikkat çekerken bu piyeslerde tarihin tam
anlamıyla edebiyat içinde eritildiği ve ustalıkla
sahnelendiği görülür.
Cabbarlı bağımsızlık mücadelesine katılmış
gerçek bir yurtsever, sadık mili ruhlu bir Türkçü idi.
“Sevimli Ölkem”, “Türk Sağ İken” ve “Yaşasın Azerbaycan”
şiirleri milli marş niteliğindeki şiirleridir. O,
Azerbaycan’ın bağımsızlığının dışında Turan düşüncesini de
her zaman zihninde barındıran bir coşku şairi olmuştur ve
“Turan Ellerine Salam Söyliyin” redifli “Salam” şiirinde de
bunu anlatmıştır.
Cabbarlı sanata, kültüre, edebiyata ve
Azerbaycan’ın bağımsızlığına hizmet eden milliyetçi bir kişi
olması münasebetiyle 10 Aralık 1934’te Bakü şehir meclisine
seçilen çeşitli tiyatrocular ve sinemacılar tarafından
önerilen bir teklifle milletvekilliğine seçilir. Fakat bu
durum fazla sürmez ve aynı yıl içerisinde 35 yaşındayken
kalp krizinden ölür. Cabbarlı Bakü şehrinin son 15 yıldır
görmediği bir izdihamla son yolculuğuna uğurlanır. Özelikle
Haydar Aliyev Cumhurbaşkanı olduktan sonra sonsuzluğa
kavuşan büyük sanatkârın adının ebedileştirilmesi,
eserlerinin duyurulması ve hak ettiği değerin verilmesi
doğrultusundaki işler daha da hız kazanmıştır. Bu kapsamda
1982 yılında Cefer Cabbarlı’nın 80. yılı münasebetiyle geniş
yıldönümü etkinlikleri gerçekleştirilmiş vetiyatrocunun
muhteşem heykeli ile güzel ev müzesi açılmıştır. Ayrıca
Cabbarlı her yıl Azerbaycan’da
Cefer Cabbarlı
Medeniyet, İlim ve Tahsilin İnkişafına Yardım İçtimai
Birliği ve edibin ev-müzesi tarafından düzenlenen “Cefer
Cabbarlı Mükâfatı” etkinliği ile anılmaktadır.
Azerbaycan mücadelesinde mihenk taşlarından
biri olan ve Azerbaycan’ın aydınlık geleceğine ışık tutan
Cafer Cabbarlı, Azerbaycan’ın ve Türk dünyasının unutulmaz
aydınlık simalarından biri olarak ebediyete kadar
yaşayacaktır.
AYNURE PAŞAYEVA
AMEA Nizami adına
Edebiyyat
İnstititu
Metbuat
tarihi ve
publisistika şöbesinin
elmi işçisi
Bu günlerde Azerbaycan Yazıçılar
Birliyinin Cefer Cabbarlı Komissiyası, AMEA Nizami adına
Edebiyyat İnstitutu, Azerbaycan Medeniyyet ve Turizm
Nazirliyi Medeniyyetşünaslıg Merkezi, Cefer Cabbarlının Ev
Muzeyi ve Yeni Yurd İctimai Birliyinin teşkilatçılığı ile
Beynelhalg Muğam Merkezinde Azerbaycanın böyük senetkarı,
görkemli dramaturg, nasir, şair, tercümeçi, teatrşünas,
kinossenarist, emekdar incesenet hadimi Cefer Cabbarlıya
hesr edilmiş “Bahar oğlu” adlı edebi-bedii gece
keçirilmişdir. Tedbirde görkemli elm, medeniyyet ve
incesenet hadimleri, Milli Meclisin deputatları, Türkiyeden,
İrandan ve İragdan gelmiş nüfuzlu gonaglar, tanınmış
ziyalılar, ictimaiyyetin nümayendeleri iştirak etmişler.
Merasimde Azerbaycanın Dövlet Himni
sayğı duruşu ile dinlenilmiş, Cefer Cabbarlının heyat ve
yaradıcılığından behs eden vidio-çarh nümayiş etdirilmişdir.
Azerbaycan Yazıçılar Birliyi Cefer
Cabbarlı Komissiyasının sedri, AMEA Nizami adına Edebiyyat
İnstitutunun şöbe müdiri, filologiya üzre elmler doktoru,
professor Asif Rüstemli giriş sözü söylemiş veedebi-bedii
geceni idare etmişdir. Deyerli ohucuların diggetine
çıhışları tegdim edirik:
PROF. DR. ASİF RÜSTEMLİ
AYB Cefer.Cabbarlı Komissiyasının sedri.
Eziz gonaglar, möhterem tedbir
iştirakçıları! Önce Sizi salamlayır, Bahar bayramınızı
tebrik edirem. Halgımızın güdretli senetkarı Cefer
Cabbarlının doğum günü münasibetile teşkil olunmuş “Bahar
oğlu” adlı edebi-bedii geceyehoş gelmişsiniz.
Cefer Cabbarlı düz 117 il evvel Hızıda,
Gafar Cabbar oğlunun ailesinde, tebietin tebessüme
büründüyü, novruzgülünün, nergizin cilvelenib boy gösterdiyi,
göründüyü Baharın ilk gününde dünyaya göz açıb. Bugünkü
tedbirimiz yalnız ona göre “Bahar oğlu” adlanmır ki, o
baharda doğulub. Hem de ona göre ki, Cefer edebiyyata
“Bahar” şeiri ile gelib, ömrünün, taleyinin, heyatının
yalnız bahar çağını yaşayıb, ictimai düşüncemize bahar
ovgatı, bahar ab-havası getirib, edebiyyatımıza, dilimize
bahar teraveti, bahar duyğusu, sevgisi behş edib...
Ümummilli lider Heyder Eliyev görkemli
dramaturgun milletimiz garşısındakı hidmetlerini yüksek
deyerlendirerek demişdir: “C.Cabbarlı edebiyyatımızın,
medeniyyetimizin böyük, dahi insanlarından biridir.
Azerbaycan edebiyyatının, Azerbaycan milli şüurunun
inkişafına onun negeder böyük hidmetleri olubdur! Onun
yaratdığı eserler neçe-neçe nesilleri terbiye edib ve
yükseldibdir”.
C.Cabbarlı yaradıcılığa çoh erken
yaşlarından başlayıb. Onun heyat ve yaradıcılığındakı
“ilk”leri hronoloji ardıcıllıgla nezerden keçirsek maraglı
menzerenin şahidi olarıg: Cefer Cabbarlı ilk defe 1905-ci
ilin sentyabrında Bakıdakı “7-ci Rusi ve müselmani
mekteb”inin birinci sinfine dahil olub, ilk müellimi
görkemli pedagog-yazıçı Süleyman Sani Ahundovdur. “Cefer
Cabbarzade” imzası metbuatda ilk defe “Taze heyat” gezetinin
1907-ci il 8 aprel tarihli 7 sayında görünüb. Cabbarlı ilk
pyesi olan “Vefalı Seriyye”ni “1912, noyabrın 1-de, Gurban
ayının 3-de” bitirdiyini geyd etmişdir. Edib ilk edebi
mükafatı 1915-ci ilde “Gurtuluş” jurnalının “Yazı yarışı”
müsabigesinde “Gürub çağı bir yetim” şeirine göre almışdır.
Müellif “Ana” şeirini ilk defe 100 il evvel – 1916-cı ilde,
Novruz bayramında telebe yoldaşı Hanlarovun evinde belağetli
sesle söylemişdir. Onun ilk defe üzv olduğu cemiyyet – M.E.Resulzadenin
1917-ci il yanvarın 4-de yaratdığı “Müherrirler veedibler
cemiyyeti”dir. Bu teşkilat indiki Azerbaycan Yazıçılar
Birliyinin selefi ve ilk gurumudur. C.Cabbarlının Haşım bey
Vezirov ve Mirze Bala ile hemmüellif olduğu ilk kitabı
“Kefim gelende” adlanır ve 1917-ci ilde Bakıda Elekberov
metbeesinde çap olunmuşdur. Dramaturgun 1917-ci ilin
dekabrın 15-de Abbas Mirze Şerifzadenin rejissorluğu ile
tamaşaya goyulan ilk pyesi “Edirne fethi” eseridir. Edib
“Cabbarlı” soyadından ilk defe 1920-ci ilde istifade etmeye
başlamışdır. Bu vahta geder ise o Cabbarzade (Cabbarov) kimi
tanınırdı. C.Cabbarlı sovet rejiminegarşı gizli milli
mügavimet herekatında iştirak etdiyine göre ilk defe 1923-cü
ilin iyunun 14-de Azçeka terefinden hebs olunmuş, iki ay
işgencelere meruz galmışdır.
Cefer Cabbarlıya dövlet terefinden ilk
defe 1933-cü il 25 aprelde “Emekdar medeniyyet işçisi” fehri
adı verilmiş, 1934-cü il dekabrın 10-da ise Bakı Sovetine
deputat seçilmişdir.
Böyük senetkar vefatından sonra en
yüksek deyeri ümummilli lider Heyder Eliyevin Azerbaycana
rehberlik etdiyi dövrde almışdır. Bakının merkezinde
veHızıda abidesi ucaldılmış, ev muzeyleri açılmış, kitabları
neşr olunmuş, yubileyleri böyük tentene ile keçirilmişdir.
C.Cabbarlı milli senetkardır. Milli
istiglal mefkuresine, milli dövletçiliye ruhu, yardıcılığı
ile sıh bağlı yazıçıdır. Bugünkü “Bahar oğlu” adlı
edebi-bedii geceni milli-menevi deyerlerediggetin,
gedirşünaslıgenenelerinin davamı kimi de deyerlendirmek
olar. Diggetinize göre teşekkürler.
ANAR
halg yazıçısı, Azerbaycanın
ve
Türkdilli Dövletlerin
Yazıçılar Birliyinin sedri.
Evvela, hamınızın Novruz bayramını
tebrik etmek isteyirem. Novruz bayramı bize Cefer Cabbarlını,
Semed Vurğunu, Memmed Seid Ordubadini, Almas İldırımı ve
başgalarını behş edib. Bu elametdar hadisedir. Novruz yeni
gün demekdir ve adlarını çekdiyim senetkarlar edebiyyatımıza
yeni ruh getiribler, bahar teraveti getiribler. Men bir defe
demişem. Ohuya bilmediyim uşaglıg çağlarımda anam (Halg
şairi Nigar Refibeyli) mene “Laylalar”ı, “Koroğlu” dastanını
ve Nazim Hikmetin “Güneşi içenlerin türküsü”nü ohuyardı.
Amma, sonralar özüm ohumağı başlayandan sonra ise anamın
tövsiyesi ile bir sıra kitabları ve Cefer Cabbarlının
pyeslerini - “Aydın”ı, “Ogtay Eloğlu”nu mütalie etdim.
Genclik zövgümün formalaşmasında, terbiyesinde, yetişmesinde
Cefer Cabbarlı dramaturgiyasının şübhesiz ki, çoh böyük
rolu, çoh böyük hidmeti var.
Cefer Cabbarlı bizim parlag ve ölmez
senetkarımızdır. Men onun haggında bir yazı yazmışdım ve
onun bir şeirini nümune getirerek orada senetkar taleyinin
eksini gördüm:
Azad bir guşdum,
Yuvamdan uçdum,
Bir bağa düşdüm
Bu genc yaşımda.
Bu, Cefer Cabbarlının taleyidir. O,
Rusiya İmperiyası dövründe dünyaya gelmişdi. Azerbaycan
Halg Cümhuriyyetini algışlamışdı, ona şeirler hesr etmişdi.
Gardaş Türkiyeye şeirler yazmışdı, türk halgının şanlı
tarihinden pyesler – “Trablis müharibesi”, “Edirne fethi”,
“Bakı müharibesi” eserlerini yazmışdı. Melumdur ki, Gafgaz
İslam Ordusunun komandanı Nuri Paşa Cefer Cabbarlıya divar
saatı bağışlamışdır... Yeni, o azad bir ölkenin azad
senetkarı idi. Sonra o başga bir bağa düşdü...
Bir ovçu gördü,
Köksümden vurdu,
Torpağa düşdüm
Bu genc yaşımda.
Onu vuran “ovçu” Sovet ideologiyası
idi. C.Cabbarlını mecbur edirdiler ki, üreyince olanı
yoh, ideologiyanın dikte etdiyini
yazsın.
Cefer Cabbarlının çoh böyük istedadı
ondan ibaret idi ki, o, guruluşun ehkamları içerisinde,
gebirleri içerisinde ürek sözlerini deye bilirdi. Onun
eserleri bizim edebiyyatımızın servetidir. “1905-ci ilde”
eserinde bugünkü hadiseleri orada görürük. “Atan
kazaklardır!” – yeni, iki halgı gızışdıran üçüncü güvve
var. “Sevil” eserindegadınların azadlığından danışılır. Bu
mövzunu ilk defegeleme alan Cefer Cabbarlı olub. “Od
gelini”nde fanatizmegarşı mübarizeni eks etdirib.
“Aydın”da, “Sevil”de, “Almaz”da menfi
personajlar en canlı personajlardır, o dövrün insanlarıdır.
Müsbet personajlar bir az plakat harakteri daşıyırsa, menfi
obrazlar heyatidir, müellif onları şirin bir gelemle,
müfessel, yerli-yataglı tesvir etmişdir. Nehayet özünün de
bezen beyendiyi, bezen de beyenmediyi bir pyesi var -
“Dönüş” eseri. Men onu diger pyeslerinin içinden ayırmıram.
O bizim teatrın heyatından behs eden deyerli pyesdir.
Cefer Cabbarlı Sovet guruluşunun menfi
tereflerini tebii ki, görürdü ve eyni zamanda müsbet
tereflerinden behrelenerek Azerbaycan teatrını, kinosunu,
hetta operasını inkişaf etdirmek isteyirdi. O bütün
varlığıyla, istedadıya, bacarığıyla Azerbaycan
medeniyyetinin yeni merhelesini gurmağa, zenginleşdirmeye
çalışırdı ve bu istigametde de uğurlara nail olmuşdu.
Lakin, teessüf ki, o çoh erken dünyasını deyişdi, çohgısa
ömür yaşadı. Belke de bu gısa ömür onu sonrakı facielerden
gorudu. Onun nesildaşlarından çohu - Cavid de, Cavad da,
Müşfig de 1937-ci il repressiyasının gurbanı oldular.
Amma, her halda Cefer Cabbarlının
bizegoyub getdiyi irs, onun yaradıcılığı ölmezdir. Negeder
ki, Azerbaycan edebiyyatı, Azerbaycan medeniyyeti,
Azerbaycan ruhu var, Cefer Cabbarlı da bizimle olacagdır.
Cefer Cabbarlı haggında danışmag
Azerbaycanın ictimai, medeni, menevi fikrinin en tezadlı, en
mürekkeb dövrünün harakterini müeyyenleşdirmek demekdir.
Anar müellimin dediyi kimi, Cefer Cabbarlı Cümhuriyyet
dövründe yazıçı kimi formalaşıb: hem şairdi, hem nasirdi,
hem dramaturgdu. Ve eyni zamanda Sovet dövründe yaşayıb.
Meselen men düşünmürem ki, Cefer Cabbarlının Cümhuriyyet
dövrü yaradıcılığı ile Sovet dövrü yaradıcılığı arasında
Cabbarlı kontekstinde, onun düşüncesi kontekstinde ciddi
fergler olsun. Üslub kimi bütövdür. Bu onunla bağlıdır ki,
Cümhuriyyet dövründen sonrakı illerde, tehminen 1930-cu
illerin evvellerinegeder müeyyen derecede müstegillik
gorunub sahlanılıb. Hemin dövr ile Cefer Cabbarlının, Hüseyn
Cavidin yaradıcılığını mügayise etsek bu meyl hiss olunur.
Çünki onlarda eynikeyfiyyetli enerji, eynikeyfiyyetli
istedad var. Amma, o da doğrudur ki, edebiyyat zamanın
diktesine, tezyigine reaksiya vermelidir. Ve nezere alag ki,
söhbet o yazıçıdan gedir ki, o öz içerisinegapılan,
yazdığını gelecek üçün düşünen, yazıçı deyil, publisistik,
aydın düşüncesi, tefekkürü var bu yazıçının. Cefer Cabbarlı
ilk eserlerinden başlayarag cemiyyetin, dövrün, zamanın
gündelik suallarına cavab verir ve bu çohesasdır,
çoh mühüm meseledir. Bu menada Cefer
Cabbarlı hegigeten ictimai hadimdir, ictimai-felsefi düşünce
adamıdır. Amma siyasetçi deyil. Eger mügayise etsek onun
“Vefalı Seriyye ve ya göz yaşı içinde gülüş”, “Solğun
çiçekler”, “Aydın”, “Ogtay Eloğlu”. Bu eserlerde Cümhuriyyet
dövrünün siyaseti yohdur, amma meneviyyatı var, ictimai
münasibetler var. Bu dövrdeki insanın tebieti var. İctimai
hadiseler de bütün gerginliyi, migyası, enerjisi ile bura
mehz insan taleyi kimi getirilir, insan taleyinin zemininde,
fonunda tegdim olunur. Dövrün ictimai-siyasi münasibetlerine
o geder de fikir verilmir. İnsan nece reaksiya verirse onu
ele tetbig ve tegdim edir. Cefer Cabbarlı emosionallığı,
menevi-ruhi sarsıntıları gabartmağa meyllidir. Bu hüsusiyyet
şeirlerinde de var. Onun şeirlerinde siyaset görünür,
türkçülük görünür. O dövrde bunlar Abdulla Şaigde, Hüseyn
Cavidde ve diger şairlerde de vardı. Amma Cefer Cabbarlını
seciyyelendiren cehet odur ki, o düşüncelerini açıglığı ile,
siyasi konyuktura, ideoloji konyuktura ile vermir. İnsan
taleyi kimi, Sovet dövründe yenilikçi, ingilabçı insan kimi
verir. Ve bu insanlar Cümhuriyyet dövründe de yenilikçi,
ingilabçı idi. İngilabçılıg Cefer Cabbarlı yaradıcılığında
bir dövrle, bir mühitle mehdudlaşmır. Amma bununla yanaşı
dövrün reaksiyasını onun tarihi eserlerinde de görürük. “Od
gelini”ndeki ingilab, insanın oyanışı, insanın dahilinde
olan azadlıg hissi. “Bizim aramızda hele bu mübahiselidi.
Bilmirem o meni yaradıb, ya menmi onu yaratmışam” - mentigi!
Yeni bunlar o geder de asan deyilen, ağıla gelen ve derhal
da ictimai-siyasi ideologiyanın ortalığa çıhardığı bir
mehsul deyil. Cefer Cabbarlının bu hegigeti en aydınlığıynan
ortaya çıhardığı en semimi, munis bir ifadesi idi.
Cefer Cabbarlı Azerbaycanın en semimi
yazıçılarından biri olub. Onun her bir eserini dövrden de
çıharıb, her bir dövrün kontekstine salıb böyük bir
semimiyyet hadisesi kimi de tegdim etmek olar. Cefer
Cabbarlı üçün en ağır mesele özünün o canlılığını,
reaksiyalarını, semimiyyetini dövrün ne derecede semimi
olub-olmaması ile mügayise etmek olur. Bu ciddi bir
meseledir, bu yazıçı vicdanı demekdir. Ve hem de Cefer
Cabbarlı öz vicdanını halgının vicdanı kimi yaşamağa imkan
tapıb. Hem de çalışıbdı ki... onun eserlerini sıraynan,
hronologiya ile düzseniz ahırdan evvele veevvelden ahıra
bütöv bir sistemdir. Yalnız üslubi, poetika sistemi yoh, hem
de ideya sistemidir. Bir-birini açan, bir-birinden doğulan
bütöv bir hadisedir.
Cefer Cabbarlının en gözel
şeirlerinden biri de “Ölkem”dir ve onu Tünzale Ağayeva
ohudu. Teessüf ki, müğennilerimiz hemin şeirin bu bendini
ohumurlar:
Coşğun Hezer oynar ayaglarında,
İşıg saçar nefti torpaglarında.
Tarihlerin gızıl yarpaglarında,
Dadlı-dadlı sözleri var ölkemin.
Her misra öz yerinde, her söz üslubi
terminologiyadır. Her kelme ele yazılıb ki, ele bil
Azerbaycanı ifade edir.
Cefer Cabbarlı haggında tragik sözünü
işletmek mümkündürse - elbette bu sözü onun şehsiyyeti,
harakteri haggında demek çoh çetindir, bahmayarag ki, onun
bütün yaradıcılığı tragediyadır, yeni dünyanı derk
ziddiyyetler, suallar üzerindegurulub. Belke de hemin
suallara cavab aramag Cefer Cabbarlı üçün bir o geder
deehemiyyetli deyildi. Belke de o simvollaşdırırdı ki,
dünyanın özü de ziddiyyetler üzerindegurulub ve onun
bütövlüyü de ele bu ziddiyyetlerdedir. Cefer Cabbarlı üçün
Cümhuriyyet dövründe milli müstegillik düşüncesile yazan bir
şair, yazıçı, dramaturg Sovet dövründe sovet poeziyası
haggında megale yazır, Azerbaycan Sovet dramaturgiyasının
banisi olub. Amma bir şey de var ki, onun Azerbaycan Sovet
dramaturgiyasının banisi olmagdan başga bir çaresi de
olmayıb. Bu istedadı nece tegdim edesen?! İmtina etmek
mümkün deyil, danmag mümkün deyil?! Ona göre de Cefer
Cabbarlı yaradıcılığının dahilinde olan milli hissiyyatların
namine ideoloji razılaşmalara da gede bilirdi. Niye? Çünki
bu, dövrün harakteri idi. Meselen, Üzeyir Hacıbeyli hem
Müstegil Azerbaycanın himnini yazıbdı, hem de Sovet dövrü
Azerbaycanının himnini yazıbdı. Amma Üzeyir Hacıbeyli galdı,
ola bilerdi ki, Üzeyir Hacıbeyli Sovet musigisinehidmet
etmesin. Onda bizim halımız nece olardı?!
Cefer Cabbarlının çoh zengin dili var.
Onun dil siyaseti, onun dil felsefesi bu gün bizim dilimizi
yaradan mentigin esaslarından biridir. Cefer Cabbarlı
dilimize çohsaylı sözler getirib. Onun “Kommunist”
gezetinde, başga organlarda işlediyi vaht dilin saflığı,
temizliyi uğrunda apardığı praktik mübarize özü ayrı bir
tarihdir. Cefer Cabbarlının dili geder gözel, semimi, duru,
subyektiv ve konyuktur metaforalar ile korlanmamış, açıg
düşünceli bir dil - elbette dilçilik tarihimizde keşf kimi
giymetlendirilir.
Tamamile doğru bir genaetdir ve onun
bütün yaradıcılığını tehlil edib inana bilmirsen ki, Cefer
Cabbarlı 1937-ci il repressiyasından sağ-salamat çıha
bilerdi. Belke de bu, taleyin Cefer Cabbarlıya böyük bir
iltifatıdır ki, 37-ci ilegalmadı. O, 37-ci ilegalmadığına
göre 40-cı ile degaldı, 50-ci ile de, 60-cı ile de... 37-ci
ilde onu da hebs etseydiler, Müşfig kimi mehv etseydiler
uzun iller onun baresinde danışa bilmeyecekdik. Uzun iller
o tedgigatdan, Azerbaycan halgının dünyagörüşünden kenarda
galacagdı. Onda da Azerbaycan edebi mühitinde daha böyük
tehlüke ola bilerdi.
Cefer Cabbarlı “Bahar oğlu”dur ve Asif
Rüstemli bu adı yahşı müeyyenleşdirib. Baharda doğulduğuna
göre yoh, hem de bizim edebiyyatımızda, ictimai fikrimizde
hemişe genc galdığına, yaşıl galdığına göre. Bu menada men
de ele bilirem ki, Cefer Cabbarlı Bahar oğludur ve bele
senetkarlar bizim düşüncemizi hemişe Bahar kimi teravetli
edir. Sağ olun!
PROF. DR. ASİF RÜSTEMLİ
Eziz dostlar! Tedbirimizin bu
megamında Elazığ paneline keçid alırıg. Elazığ Türkiyenin
kültür, adet-enene bahımından fergli bir bölgesidir.
Azerbaycanın didergin şairi Almas İldırımın ikinci
vetenidir. Elazığda Azerbaycan parkı salınıb, şehidlerimizin
hatiresine bu parkda abide ucaldılıb. Behtiyar Vahabzadenin,
Almas İldırımın adına prospektler verilib. Cefer
Cabbarlının, Almas İldırımın, Behtiyar Vahabzadenin
kitabları bu şeherde fealiyyet gösteren “Manas Yayıncılık”
neşriyyatı (direktoru Şener Bulut) terefinden neşr edilib.
Elazığın “Günişığı” gezetinde Cefer Cabbarlı ile bağlı iki
sehife material çap olunub. Hemin vilayetin belediyye
başganı, hörmetli Mücahit Yanılmaz bu merasime tebrik
mektubu gönderib. Tedbirimize Fırat Universitetinin
professoru Ercan Alkaya ve dövlet senetçisi Mustafa Turan
Elazığ’dan teşrif getiribler. Prof. E.Alkaya C.Cabbarlı
adına Medeniyyet, Elm ve Tehsilin İnkişafına Yardım İctimai
Birliyinin “Cefer Cabbarlı mükafatı”na, M.Turan ise Yeni
Yurd İctimai Birliyinin “Böyük yurdsever” mükafatına layig
görülmüşler. Laureatlara mükafatları tegdim etmek üçün söz
ictimai birliklerin rehberlerine verilir.
GEMER SEYFEDDİNGIZI
Cefer
Cabbarlının nevesi
ve
Ev Muzeyinin direktoru.
Möhterem tedbir iştirakçıları,
hörmetli gonaglar!
Cefer Cabbarlı Mükafatı ilk defe Cefer
Cabbarlı Ev Muzeyinin layihesi esasında C.Cabbarlı adına
Medeniyyet, Elm ve Tehsilin İnkişafına Yardım İctimai
Birliyinin iştirakı ve “BP” şirketinin sponsorluğu ile
2001-ci ilde tesis olunmuşdur. Mükafat böyük yazıçının 100
illiyi münasibeti ile Cefer Cabbarlı teatrının ve
yaradıcılığının sehne tecessümü, tedgigi ve tebliği
sahesinde müstesna işlere, eserlere, Azerbaycan
edebiyyatının ve teatrının, estetik fikrinin inkişafında
hüsusi hadise olan bedii nümunelere göre teatr hadimlerine
ve dramaturglara tegdim edilmişdi.
Cefe Cabbalı Mükafatının ilk galibleri
C. Cabbarlının “Aydın” tamaşasının rejissor işine görehalg
artisti Mikayıl Mirze, “Sevil” operasında Balaş obrazına
görehalg artisti Azer Zeynalov, Sevil obrazına göreemekdar
artist Zemfira İsmayılova olmuşdur. “En yahşı bedii eser”
nominasıyasında yazıçı Firuz Mustafanın “Adsız” pyesler
kitabı mükafata layig görülmüşdür.
Edibin yaradıcılığının zenginliyi ve
incesenetin mühtelif sahelerindeki evezsiz hidmetleri nezere
alınarag sonrakı illerde Mükafat mühtelif nominasiyalar üzre
müeyyenleşdirilmiş, edebiyyat, teatr ve kino, jurnalistika,
musigi saheleri üzre çalışan yaradıcı insanlar, edebiyyat ve
incesenet hadimleri bu Mükafata layig görülmüşler.
Cefer Cabbalı Mükafatı 2012-ci il
tegdimatını gardaş Tükiyenin Elazığ şeherinde heyata
keçirmişdir. Professor Asif Rüstemlinin Azerbaycanın
görkemli dramaturgu, türk dünyasının böyük şehsiyyetlerinden
olan Cefer Cabbarlının heyat ve yaradıcılığına hesr etdiyi
“ Cefer Cabbarlı: Hayatı, sanatı ve mücadilesi” adlı kitabı
2011-ci ilde Türkiyenin
“Manas” neşriyyatında işıg üzü
görmüşdür. Bu monografiya C. Cabbarlı haggında
Türkiyede çap olunan ilk iriihecmli
monografik eserdir ve bu bahımdan kitab, dramaturgun edebi
irsinin Türkiyede tanınması ve tebliği sahesindeehemiyyetli
rol oynamışdır. Mükafat komissiyasının gerarı ile 2012-ci
il Cefer Cabbarlı Mükafatına Türkiyenin Firat
Universitetinin alimleri - Prof. Dr.
Ahmet Buran, Dos.Dr. Süleyman Kaan Yalçın ve Manas
Yayınçılık neşriyyatının koordinatoru Mühemmet Şener Bulut
layig görülmüşler.
Cefer Cabbarlı Mükafatı 2015-ci il
noyabrın 25-de AYB-nin Natevan klubunda sahiblerine tegdim
olundu. Mükafata halg yazıçısı, professor Elçin,
kinorejissor Ogtay Mirgasımov, teatrşünas, professor Meryem
Elizade, halg artisti Zernigar Ağakişiyeva, professor Elman
Guliyev ve Türkiyenin Fırat Universitetinin professoru
Ercan Alkaya layig görülmüşler. Cefer Cabbarlı Mükafatını
tegdim etmek üçün prof.Ercan Alkayanı sehneye devet edirem
(Mükafat E.Alkayaya tegdim edilir).
PROF. DR. ERCAN ALKAYA
Türkiye
Cümhuriyyeti
Fırat Universitetinin professoru.
Hörmetli dostlar, hamınızı Novruz
bayramı münasibetile tebrik edirem, Sizleri salamlayıram. Az
önce Asif Rüstemli hocam Elazığla Bakı arasındakı
bağlardan, elagelerden behs etdi. Elazığla Bakı arasında
sıh dostlugelageleri keçmiş zamanlardan mövcuddur.
Azerbaycan şairi Almas İldırımın ikinci veteni Elazığdır. O
sonralar Hezer adı verdiyi Elazığ gölcüyüne üz tutub
deyirdi:
Aç gоynunu, uzagdan gelmişem, çох
yaslıyam,
Еli, yurdu çalınmış bir gerib
Gafgaslıyam,
Zenn еtme ki, yохsulam, Kürlüyem,
Araslıyam,
Bakıdan ayrılalı yaхın zamandır,
Gölcük!
Ana Hezerden ad alan, bala Hezeri bal
dadan bir şeherdi Elazığ... Azerbaycanı üreyimizde,
gelbimizde yaşadırıg her zaman. Sizlerin deveti ile, dövlet
senetçisi Mustafa Turanla beraber olarag ilk defe Bakıya
geldik. Burada Sizinle bir arada, beraber olmagdan
çohhoşbehtem, behtiyaram. Evvela ona göre ki, çoh genc
yaşlarından heyatdan getse de, zengin edebi irs yaratmış,
böyük senetkar Cefer Cabbarlı mükafatına layig görüldüyüm
üçün çohgürurluyam. İkincisi de sizin kimi çoh deyerli elm,
medeniyyet, edebiyyat ve incesenet hadimlerinin hüzurunda,
can Azerbaycanda bu mükafatı aldığıma göre sevinc ve heyecan
hissi yaşayıram. Üçüncüsü de Mustafa Turan beyle beraber bu
mükafatı aldığım üçün iftihar hissi keçirirem. Mustafa
Turan bey türk halg regslerinin böyük bilicisidir,
şeherimizin gürurudur. O dövlet senetçisidir. Türkiyede
dövlet senetçisi çoh yüksek bir fehri addır. Türk
medeniyyeti tarihinde yalnız 60 nefere dövlet senetçisi
fehri adı verilmiş ve onlardan türk halg regsleri sahesinde
bu titulu birinci alan Mustafa Turandır.
Bir daha demek isteyirem ki, Cefer
Cabbarlı mükafatı almağımla fehr edirem. Allah Cefer
Cabbarlıya rehmet elesin. Cefer Cabbarlı Mükafatı
Komissiyasının sedri, böyük dramaturgun gızı Gülarehanım
Cabbarlıya veemeyi olanlara minnetdarlığımı bildirirem.
MAHİREESED
Yeni Yurd İctimai Birliyinin sedri.
Eziz gonaglar, möhterem ziyalılar!
Önce men Sizi salamlayıram.
Temsil etdiyim Yeni Yurd İctimai
Birliyi on ilden çohdur ki, fealiyyet gösterir. Esas
meramımız milletimize ve dövletimize temennasız hidmet
etmekdir. Tevazökarlıgdan kenar seslense de, hesabat
formatında diggetinize çatdırmag isteyirem ki, yeniyurdçular
her il temas hettindehidmet eden esgerlerimizle görüşmeyi,
onların arzusunu nezere alarag iş planı tertib etmeyi vacib
sayır. Ümummilli liderimiz Heyder Eliyevin doğum ve anım
günleri münasibetile Türkiyede konfranslar teşkil etmeyi,
Azerbaycanda tedbirler keçirmeyi vacib veehemiyyetli missiya
olarag yerine yetirir. Yeni Yurdun sifarişi ile Çanaggala
zeferine, Bakının gurtuluşuna hesr edilmiş senedli filmin
keçen il Bakı, Budapeşt şeherlerinde tegdimat merasimi
olmuşdur. AMEA Nizami adına Edebiyyat İnstitutu ile birge
keçirdiyimiz silsile tedbirleri fealiyyet
tarihimizdeehemiyyetli hadise hesab edirik.
Yeni Yurd İctimai Birliyinin tesis
etdiyi “Böyük Yurdsever” mükafatı 2015-ci ilde görkemli elm,
edebiyyat ve medeniyyet hadimlerine tegdim olunmuşdur. Bu il
isehalg regsleri üzre Türkiyenin YUNESKO-dakı temsilçisi ve
jüri başkanı, dövlet senetçisi Mustafa Turan Azerbaycan –
Türkiye arasında medeni elageler sahesinde gösterdiyi
semereli hidmetlere göre “Böyük Yurdsever” mükafatına layig
görülmüşdür. Halg oyunlarının, gedim milli türk regslerinin
üze çıharılmasında, tekmilleşdirilmesinde ve heyata yeni
vesigegazanmasında Mustafa Turanın Türk halgları garşısında
hidmetleri misilsizdir. Bildiyiniz kimi türklerin halg
oyunlarının, regslerinin gedimliyini daş kitabeler,
Gobustanın gayaüstü tesvirleri de tesdigleyir. Regsler
mensub olduğu halgın heyat terzini, dünyagörüşünü,
medeniyyet enenelerini, zövgünü, ovgatını, mübarizliyini
gösteren ve yaşadan incesenet növüdür. Regsler – milli
düşüncenin hereketle ifadesidir. Türk halg regslerinin
inkişafı üçün yarım esrden çoh fedakarlıgla çalışan sayın
Mustafa Turan eslinde türk dünyasının medeniyyetine,
incesenetinehidmet göstermişdir. Yeni Yurd İctimai
Birliyinin “Böyük Yurdsever” mükafatın tegdim etmek üçün
Türkiyenin Dövlet senetçisi Mustafa Turanı sehneye devet
edirem (Mustafa Turan “Böyük Yurdsever” mükafatı ve
gül-çiçek desteleri tegdim edilir).
MUSTAFA TURAN
Türk Halg Regsleri
üzre
Türkiyenin
YUNESKO-dakı temsilçisi,
Dövlet
Senetçisi.
Önce Novruz bayramınızı tebrik edirem,
bütün Türk dünyasına sağlıg ve hüzur getirmesini dileyirem.
Bu gün, bu gözel şeherde, bu gardaş ölkede olmağımdan
çohhoşbehtem. Men, Yeni Yurd İctimai Birliyinin başkanı
MahireEsed hanıma ve Mükafat Komissiyasının başkanı,
hörmetli Asif Rüstemliye Sizin hüzurunuzda derin
minnetdarlığımı bildirirem. Medeniyyete çoh böyük deyer
verilen bu ölkede menim hidmetlerimi yüksek
giymetlendirdiyine göre İctimai Birliye şükranlığımı
çatdırır ve men de Azerbaycan kültürünehidmetleri olan halg
artisti, milli regslerin bilicisi, hörmetli Afag Melikovaya
Türkiyede keçirilmesi nezerde tutulan Uluslararası halg
oyunları üzre yarışların jüri üzvlüyüne resmi devet mektubu
getirmişem. Afaghanım İstanbulda olduğu üçün hemin devet
mektubunu Asif Rüstemliye tegdim edecem. Bilirem ki, Afag
Melikova Azerbaycan kültüründe, incesenetindehidmetleri
olan bir hanım efendidir.
Bu seher bizi Gala kendine aparıb
gezdirdiler. O, Gala kendine ki, 1907-ci ilde orada Almas
İldırım dünyaya gelib. İller keçir, sovet rejimi şairi
tehdid edende Almas İldırım Türkiyenin Elazığ şeherine
sığınır. Elazığ gollarını açarag şairi doğma övladı kimi
bağrına basır. Almas İldırım buradakı mekteblerde müellim
işleyir, nahiye müdirliyindehidmet gösterir, 1952-ci ilde
Elazığ yahınlığında, Gala kendinde dünyasını deyişibdir.
Tarihin geribe tesadüfüne bahın: Azerbaycanın Gala kendinde
dünyaya gelen Almas İldırım Türkiyenin Gala kendinde
dünyadan köçübdür. Bizim üçün Almas İldırım Azerbaycanın ve
Türkiyenin müşterek, ortag şair övladıdır. Bu bahımdan
Almas İldırımın abidesini, onun doğulduğu kendi ziyaret
etmek bizim üçün çoh önemli idi.
Azerbaycanın diger bir şair övladı,
ünlü senetkar Cefer Cabbarlının heyatı, seneti ve
mücadilesinden behs eden Asif Rüstemli beyin kitabı Elazığda,
Manas Yayıncılıgda beş il önce neşr edilmişdir. Bu kitab
Türkiyede Cefer Cabbarlını milli senetkar kimi tanıtdı ve
sevdirdi. Elazığda fealiyyet gösteren Fırat Universitetinin
dosenti Süleyman Kaan Yalçın bu gün ünvanına edebi-bedii
gece yapılan Cefer Cabbarlının eserlerini Türkiye ohucusu
üçün neşre hazırlayır.
Sizlere, bu fövgeladegedirşünaslığa
göre, verdiyiniz yüksek deyere göre çoh teşekkür edirem.
Senetkara vefa göstermek, medeniyyete, incesenete deyer
vermek menim fikrimce insani hasiyyetlerin en ucası, en
gözelidir. Tekrar minnetdarlığımı bildirir, bayramınızı
tebrik edirem.
***
Edebi-bedii gecede Cefer Cabbarlının
şeirlerini ve sözlerine yazılmış mahnıları halg artisti
Melekhanım Eyyubova, emekdar artistlerden Tünzale Ağayeva,
Metanet İsgenderli, Elza Seyidcahan, Hüsniyye Mürvetova,
ADMİU Aşıg
seneti kafedrasının müdiri, senetşünaslıg üzre felsefe
doktoru, dosent AşıgEhliman Rehimli, İ.Ebilov adına
Medeniyyet Merkezinin “Oğuzlar” musigi grupu, ART Grupu
(bedii rehberi Niyazi Şeydayev), Azerbaycan Dövlet Akademik
Opera ve Balet Teatrının solisti Gülşen İbadova, C.Cabbarlı
şeir müsabigesinin galibi Zeynalabdin Bağırzade ve b. ifa
etmişdiler.
P.S.
Cefer Cabbarlıya hesr edilmiş “Bahar oğlu” adlı edebi-bedii
gecenin materialı “Edebiyyat gezeti” üçün hazırlanarken
Elazığda fealiyyet gösteren Kanal Fırat Televiziyası (30
mart 2016-cı il, saat 22-00-dan 00-45-dek) tedbirin tam
görüntüsünü nümayiş etdirirdi...